Baki nin beyiti ile tamamladığı hacave nin beyitini görünce sözlükte kaliteli insanların da az olmadığına inanmamı sağlamış yazardır. Eline yüreğine sağlık.
fil incelemeye devam etse çok güzel olacak olan "yardakçı" yazar.
ayrıca hala inceltme işareti kullandığımı da ifade etmek isterim kendisine.
her gün türk dil kurumu'ndaki işgüzarların uydurduğu saçmalıkların peşine düşülecek olsa, türkçe kelimesi de özel isim olmaktan çıkıp, yukarıdan kesme işaretinden azade olabilirdi evet.
sanırım kendisi ali püskülloğlu filan, "ben saksı değilim, en çok ben biliyorum, en çok bana soracaksınız" demiştir zira da merak ediyorum bu nasıl saçma bir imla kuralı ya, kim uydurdu lan bunu. sen bu yazdığına inandın mı? *
"yapım eki almış kelimelere çekim eki geldiğinde kesme işareti kullanılmaz." mış.
sözcük dağarcığının zayıflığı da iki okumada ortaya çıkan kişi.
"işte bu, bilmeyen, bildiğini zanneden ve bu yüzden de çok tehlikeli olan insandır...
bu insan, doğu kökenli kelimeleri çocuğu gibi sevip de batı kökenli kelimelerden düşmanı gibi nefret eden insanla aynı kefeye koyulmalıdır...
zira bu insan da, özleştirmeyle ilgili en küçük bir fikri olmadığı halde bu konuyu bildiğini zanneden insandır. al birini vur ötekine"
üç cümlede "bu insan, bu insan, bu insan, insan, kişi.." diye diye akıcı ve kendisini okutan bir yazı nasıl yazılır diye kimseye bir şey öğretebileceğini sanmadığım yazar.
evet ya, al birini vur ötekine. *
ayrıca sosyalizm kelimesini de sürekli yukarıdan kesme ile ayırdığının farkında mısın?? o da mı yeni kural. eski köye yeni adet felan mı? cidden kendisinin türkçe üstadı olduğu zannına filan kapılmış. sanırım biraz osmanlıca görünce insanda böyle sanrılar hasıl olabiliyor.
türkçe öğretmeni midir nedir, bi havalar bi havalar, "evladım" filan... *
tdk başkanlarının bile gülüp geçebildiği saçmalık harikası ve türk dilinin morfolojisine hiçbir şekilde uymayan kurallara uyma konusunda mesihlik yapan ve bunu dayatan kardeşimiz sanırım. hadi birkaç sene içinde "kesmeler geri dönsün" diye bi karar alınırsa, karpuz mu kesecek o durumda nedir yani..
neyse, ben bilmiyorum, sen bil. insan kendisini bilsin yeter zaten..
hadi bana eyvallah. evladım.
imla kurallarını kendi kafasına göre şöyle böyle değiştiren ama herkesin imla kılavuzu neferi olmasını bekleyen yazar.
en çok da türkiye türkçesi diye bi şeyi sorup soruşturmama salık vermesi ile yarmıştır.
okul açınca sorarım öğretmenim tamam. *
allasen çok zırtapoz bi kural değil mi bu ya? ayrıca imla kılavuzu kutsal kitap filan mı da bizim haberimiz yok nedir? bence her türlü kural üzerinde düşünülmeli, yeniden düşünülmeli ve aşağıdaki gibi absürd olanları da ayıklamalı.
"türkçe" kelimesiyle örneklendirdiğim imla kuralı sadece türkçe(veya türkçeleşmiş) özel isimler ve bu özel isimlere gelmiş yine türkçe yapım ekleri için geçerlidir. "
bunun pratikte bize faydası nedir.. sadece işi bu olduğu için, bin yıllık kuralları değiştirip, yerleşmesi için uğraşıp, sonra yerleşemediğini görünce yeniden değiştiren insanların karar verdikleri her kaidenin takipçisi olmak zorunda mıyız? dil nedir sayın filolog? sürekli değişen, gelişen zaman zaman tedavülden kalktığı vaki yaşayan bir organizmadır. kusursuz bir varlık sergilemez, bu yüzden de var olan ve bize dikte edilen her şeyi, diyalektik ve bilimselliğe inanmışsak, düşünüp sorgulamalı ve one göre uygulamalıyız.
demek özel isimler, akımlar, kakımlar hakkında yazıp çizerken ve bunları bu saçma ve devamlı değişen kurallara uygun yazınca ne kadar türkçe bildiğimiz ve dile hakim olduğumuz ortaya çıkıyor ve en çok imla kuralı bilen ipi göğüslüyor.. çok üzücü ya. *
yok artık! Koskoca charles bukowski'yi chuck bartowski yapmış yazarımsı. Ciddi anlamda edebi yönü sıfır, her diziyi göz ucuyla inceleyen bir tip. Yazıktır.