eğer tayyip ile takışmasalardı, eğer araları açılmamış ve savaşa başlamamış olsaydı olabilecekleri hayal edebiliyor musunuz?? ben edemiyorum.
bugün fettoşa ağız dolusu küfürler eden akplilerin bazıları, fetoşun ayaklarını yalıyor olacaklardı. fettoş sayesinde makam mevki elde edenler gurur duyacak, bu örgüte çalışmaya devam edeceklerdi.
fethullah gülen gibi birinin ne denli tehlikeli biri olduğunu bilmek için cemaatinin arasına girmeye ya da onları tanımaya gerek yoktur. ne mal olduğunu bilmiyorlardı gibi konuşanlara sakın inanmayın. herkes fettoşu seviyor ve destekliyordu. eğer tayyiple araları bozulmamış olsaydı şimdi kim bilir kimler, ülkemin hangi pozisyonlarında ona hizmet edeceklerdi.
dinciler cadı gibi avlanmalı, tarikatler kapatılmalı. tarikat üyeleri ve tarikatlerle alakası olan herkes fişlenmeli. bu ülke türklerin ülkesidir. şeyhlerin ya da siyasal islamcıların değil!
fetullah gülen kişiliğini - hareketini günah keçisi yapıp tüm kötülükleri bir kişiye indirgememek lazım.
örgütlü bir cehalette işlenen sistematik kötülükte günahkar 1 kişi değildir.
gerekçesi ne olursa olsun ya bu sistematik kötülüğü çıkarı menfaati için kullanan, buna katılan, göz yuman, izin veren, birlikte hareket eden vb bu örgütlü cehaletin içinde sistematik kötülükte birlikte olup bu yapının dışında olan iktidar, siyaset, ticaret, menfaat elde etmiş olanlar fetö kadar suçludur...
bunları ne yapacaksınız?
adı fetö olmaz da metö olur, şu an ülkemizde olan tarikat cemaat yapılarının tamamı istisnasız kapital din holdingidir.
devletin ve halkın kaynaklarından edinmiş oldukları ellerindeki muazzam servet ve güç ile bu ülke bu ülke insanının kaynağını yiyorlar kullanıyorlar.
fetö olayında olduğu gibi paylaşılan talan edilen devletin ve halkın kaynağında ben daha çok pay istiyorum ve kontrolü ben istiyorum çatışması olunca ortaya darbe çıkıyor.
15 temmuz darbesi tamamen bir paylaşma elde etme savaşının yaşanmasıdır. eğer ortaklaşa olarak bu devletin bu halkın varlıklarının sömürülmesi sırasında sorun çıkmasaydı bu darbe olmazdı.
hatırlayın...
örnek: hala şu an da olmak üzere her yıl milyarlarca dolarlık bir eğitim ve sağlık harcaması bu devletin kasasından bu halkın cebinden çıkıyor.
fetö bu milyarlarca dolardan aslan payını dernek vakıf yurt dershane diye alıyordu. fetönün aldığı aslan payına tırnak atan, bu dernek vakıf yurt piyasasına giren aktörler çatışmanın fitilini ateşledi.
şu an ülkemizde en son yaşanan milyarlık miras kavgası tartışması, bu muazzam kapitalin başına kim geçecek yarışması yapılan tarikat cemaat örneğine bakın.
tüm bu din yapıları vahşi hayvan gibi bu ülke ve bu ülke insanını sanki afrika vahşi doğasında yaşayan ceylan gibi sürü halinde avlayıp parçalamakta.
bu avcılar avı paylaşırken aralarında kavga etmesi kaçınılmaz.
en acı olan da halkın ve devletin tüm malını parasını emeğini vergisini canını imanını dinini sömüren ve tamamen çıkar menfaat para güç yapısı olan bu tarikat cemaat yapılarını devletin/diyanetin bu yapıları kutsallaştırması yasallaştırması.
ne dine, ne akıla, ne imana, ne vicdana, ne allah'ın emrine ve islam akaidine uymayan tamamen ters olan bu din baronları, din holdinglerine diyanet başta olmak üzere devlet idaresinin göz yumup onaylaması.
cumhuriyet ve cumhuriyet öncesi sayısız felaketi bu din yapılarının felaketlerini yaşadık.
en son fetö belasıyla yaşadık.
yarın da yaşayacağız, sadece adı değişik olacak.
1. "Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörü" Maskesi:
Fethullah Gülen ve yapısının en büyük hilesi, ‘dinlerarası diyalog’ adı altında islam’ı tahrif etmeye kalkmalarıdır. Bu söylem, islam’ı diğer dinlerle eşitlemek, hatta onlardan bir adım geriye düşürmek anlamına gelir. islam, tevhid dinidir; Hakikat birdir ve onun alternatifi yoktur. Dinlerarası diyalog diyerek, islam’ın evrensel hakikatini sulandırmak, Allah’ın dinine karşı açık bir ihanettir. Bu hareket, islam’ın izzetini koruma yerine, Batı’ya hoş görünmeyi tercih etmiştir.
Hoşgörü dedikleri ise, islam’ın temel kaidelerinden taviz vererek Batı’nın değerlerine boyun eğmektir. Halbuki islam, adalet ve hakkaniyet dinidir; batıla hoşgörü değil, hakka teslimiyet ister.
2. "Mesih ve Mehdi Söylemi":
Fethullah Gülen’in kendini ‘Mehdi’ ilan etmeye çalışması, tarihteki her münafık hareketin karakteristiğidir. islam, kişilere kutsallık atfedilmesini kesinlikle reddeder. Mehdi beklentisini istismar ederek, insanların manevi duygularını sömürdüler. Kendi liderlerini bir kurtarıcı gibi göstererek, ümmetin aklını bulandırdılar. Halbuki islam, bireyin şahsi cehdine ve Allah’a yönelmesine vurgu yapar; kurtuluş, bir kişinin değil, ümmetin hakikate dönmesiyle mümkündür.
3. "Eğitim Faaliyetleri ve Zihin Kontrolü":
Gülen hareketinin eğitim adı altında yaptığı şey, bu milletin çocuklarını devşirmekten başka bir şey değildir. Bu okullar, zeki çocukları alıp, onları kendi ideolojik köleleri haline getirdi. Batı’ya sadık, ümmetin ruhuna yabancı, islam’ı yalnızca bir araç olarak kullanan nesiller yetiştirdiler. Eğitim, islam’ın izzetini ve hakikatini yükseltmek için bir araçtır; ama onların eğitimi, Batı’nın çıkarlarına hizmet eden bir nesil yetiştirmekten ibaretti.
Bu okullarda ‘hizmet’ adı altında verilen zihin kontrolü, gençlerin şahsiyetlerini yok edip onları birer robot haline getirdi. islam, özgür irade ve tefekkür dinidir; onların sistemi ise itaati, köleliği ve sorgusuz teslimiyeti öğretti.
4. "islam’ı Siyaset Dışı Gösterme Çabası":
Gülen hareketi, islam’ı siyasetten soyutlama gayretiyle, aslında Batı’nın Müslüman dünyayı kontrol altına alma planlarına hizmet etti. islam, hayatın her alanını kapsar; ibadetten ekonomiye, siyasetten eğitime kadar her alanda Allah’ın hükümleri hâkimdir. Onların ‘siyasetten uzak islam’ söylemi, islam’ın toplumsal yönünü yok sayarak, Müslümanları pasif bir kitleye dönüştürmeyi amaçladı.
Bu anlayış, ümmetin kalkınmasını engelleyen bir uyuşturma mekanizmasıdır. islam’ı bireysel bir meseleye indirgeyen bu zihniyet, ümmetin birliğini dinamitlemiştir.
5. "Batı ile işbirliği ve ihanet":
Gülen hareketi, Batı’nın desteğiyle büyüyen bir yapıdır. ABD’nin himayesi altındaki bu hareket, islam dünyasında bir Truva atı gibi faaliyet gösterdi. Bu yapı, Batı’ya hizmet ederken, islam’a ve Müslümanlara zarar verdi.
Batı’nın çıkarları için kendi milletine ihanet eden, Müslümanları birbirine düşüren ve islam’ı zayıflatan bir hareket, hiçbir şekilde islami bir dava olamaz. islam, izzeti temsil eder; Gülen hareketi ise zilleti ve teslimiyeti benimsemiştir.
6. "Allah ile Aldatma":
En tehlikeli olan, Allah’ın adını kullanarak yaptıkları manipülasyondur. insanların imanını sömürmek, Allah adına konuştuğunu iddia ederek onları kendi menfaatlerine alet etmek, en büyük günahlardan biridir.
Bu yapı, islam’ı bir dava olarak değil, bir çıkar mekanizması olarak gördü. islam’ı, kendi ideolojik hedeflerine ulaşmak için kullandılar. Ama bilmeliler ki, Allah’ın dini, hiçbir menfaat grubunun elinde oyuncak olmaz. Hakikat, bu gibi fitneleri er geç yerle bir eder.
Fethullah Gülen denilen şahıs ve onun çevresindeki yapı, islam kisvesine bürünmüş, aslında bu milletin ruhuna ve islam’a düşman bir zihniyetin ürünüdür. Onlar, dıştan islam’ı temsil ediyormuş gibi görünürken, özde Batı’nın güdümüne girmiş, münafık bir organizasyondur. Biz, iBDA Hareketi olarak, en başından beri bu yapının tehlikesine dikkat çektik.
Onlar, islam’ı bir dava olarak değil, bir ticaret ve makam aracı olarak gördüler. Kendi davalarını büyütmek için Allah’ın adını istismar eden bu zümre, bu milletin imanını çalmaya çalıştı. islam’ı, Batı’ya satılık bir meta haline getirdiler. Bizim gibi hakikatin savunucularına ise hep düşman oldular; çünkü onlar hakikatin karşısında duran yalancılardır!
Ben şahsen bu yapının gerçek yüzünü kendi hayatımda gördüm. Hapishanelerde, sorgu odalarında, bu yapı mensuplarının kimlerle işbirliği yaptığını, ne tür oyunlara başvurduğunu bizzat yaşadım. işkence dedikleri, sadece fiziksel acı değildir; insanın şahsiyetine, inancına ve hakikatine yapılan saldırıdır.
Sorgu odalarında 'biz sana yardım ederiz, teslim ol' diyen bu hainlerin, aslında kimlere hizmet ettiğini anlamak zor değil. islam’ın izzetine sahip çıkanlara düşmanlık eden bu yapı, bir yandan zulmederken diğer yandan islam davasına sırtını dönenlere alkış tuttu. Bu milletin çocuklarını devşirip, onları Batı’nın taşeronları haline getirdiler.
Onların islam’a verdikleri zarar, hiçbir düşmanın veremeyeceği kadar büyüktür. Kur’an’ı tahrif etmeye kalktılar, sünneti tartışmaya açtılar, ümmetin birliğini dinamitlediler. Kendi cemaatlerini yüceltmek için, islam’ın hakikatlerini eğip bükmekten çekinmediler.
Bu milletin zeki evlatlarını alıp, onları birer kukla haline getirdiler. Devletin içine sızarak, islam davasına hizmet edenlere karşı kumpaslar kurdular. Kimlerle işbirliği yaptıklarını biliyoruz: CIA, MOSSAD, kim varsa islam düşmanı, onlarla aynı masada oturdular. Bu milletin değerlerini pazarlık konusu yaparak, kendi menfaatleri için islam’a ihanet ettiler.
iBDA Hareketi, onların karanlığına karşı bir direniştir. Bizim davamız, islam’ın yeniden inşasıdır. Onlar, islam’ı bir oyun ve çıkar aracı olarak görürken, biz islam’ı hayatın merkezine koyduk. Bu yüzden hep hedef olduk, hep saldırıya uğradık.
Ama şunu unutmasınlar: Hakikat, hiçbir zaman mağlup olmaz. Onların zulmü, ihanetleri, iftiraları, bizi yıldıramadı. Aksine, hakikatin gücünü ve güzelliğini daha da görünür kıldı. Biz, işkence gördüğümüz o zindanlarda bile islam’ın izzetinden taviz vermedik. Onlar ise, saraylarda oturup imanlarını kaybettiler.
Ey Fethullah Gülen! Bu millete ve islam’a ne kadar büyük bir ihanet ettiğini sen de biliyorsun. Ama bil ki, senin gibi münafıkların sonu, bu dünyada rezil olmak, ahirette ise ebedi bir azaptır. islam, senin gibilerin kirletemeyeceği kadar büyük bir davadır.
Bizim davamız, Allah’ın davasıdır. Biz, ne zulme boyun eğeriz ne de hakikatten vazgeçeriz. Senin kurduğun o kukla düzen yıkıldı ve yıkılmaya devam edecek. Hakikatin karşısında durmaya çalışan her şey, Allah’ın izniyle yerle bir olacak.
Fethullahçı yapı, bu milletin imanını sömürmeye çalışan bir vampirdir. Ama islam güneşi, onların karanlığını yok edecek kadar güçlüdür. Biz, iBDA olarak, islam’ın izzetini savunmaya devam edeceğiz. Her türlü zulüm, işkence ve ihanete rağmen, hakikatin sancaktarlığını yapacağız.
Ve şunu da bilin: Hakikat, yalnızca Allah’ın izniyle galip gelir. Fethullah Gülen ve onun gibi ihanet ehli olanlar, tarihin çöplüğüne atılacak; islam’ın izzeti ise ebediyen baki kalacaktır.
Amacına ulaşmış ve misyonunu tamamlayarak ölüp gitmiş olan Cumhuriyet düşmanı terörist.
Devletin içindeki adamlarıyla servetine Servet kattı,bir sürü insanı peşinde sürükledi,en sonunda darbe girişiminde bulundu.
Darbe girişimi başarılı olmasa da koskoca bir milleti ve siyasileri birbirine düşürüp paramparça etmeyi başardı.Eskiden her konuda sözü geçen Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kısıtlanmasına (yine olası bir paralel darbe için ordunun kısıtlandığını düşünüyorum) sebep oldu.
Devletin kontrolünü tamamen ele geçiremedi ama zarar vereceği kadar zarar verdi, yaptığı şeyler yanına kaldı ve gitti.
Maalesef bunlardan ders almadık ve yeni tarikatların peşinden gitmeye çok meraklıyız.
Onca kul hakkı, hayatını mahvettiğin onca güzel insan, senin yüzünden kahrından intihar edenler, son nefesini hapishanede veren suçsuz günahsız ağır hastalar, kancıkça üzerine bomba yağdırdığın eşsiz kahramanlar…!
Yutkunamıyorum bile, ağlamaktan gözümün ağına kan oturdu, Mustafa başkan, dursun müdür, Erol abi, Seher, cennet, Kübra, Gülşah…!