Arabi şöyle der; ''Birbirleriyle zıt taifeler arasındaki farklı inançların tümü haktır. itikatların tamamı da doğrudur.''
işte bu: zındık, ibahiyye, mülhid ve vahdeti vücutçuların görüşüdür. kaynak olarak muteber derecede görülecek bir şahıs değildir fethullah gülen. çünkü itikadi manada kendisi sakat görüşe sahip bir kimsedir.
dinler arası diyalog olarak uygulamaya geçen bu görüşün temelleri sakat bir iitkada bağlıdır.
irandaki islamdışı mezheplerden birisdi olarak diğerlerinin ise; Mazdekle başlayarak sonra sırasıyla, Hürremiye Mezhebi, Babek, ismailiye ve hasan Sabbah, Hurufiler( yaşar nuri öztürk ), Cavidaniye, Babilik... bu mezhepler farklı isimler taşımalarına karşın aslında aynı mezhebir devamıdır. Çünkü, sık sık iran Devletine ve Halifeliğe karşı ayaklanan bu mezhepler, başarısız olunca yollarına devam edebilmek için isim değiştirmiştir. Yoksa eylemleri de inançları da farklı değildir.
Batıni tarikatlarının en önemli özelliği yasak kimliklerini saklayarak takiyye yapmalarıdır. Batıniler takiyye yaparak gerçek inançlarını gizlerler, Müslümanlarla kaynaşırlar ve devleti içten içe fethetmeye çalışırlar. Aynen Fethullahçılar gibi...
Batıniler, şeyhlerinin kitabını Kuran yerine kabul ederler. Cavidaniyeler, şeyhleri Fazlullahın Cavidannamesini, Babiler ise şeyhleri Muhammed Babın kitabı Kitabün Nuru Kuran kabul ederler. Ne hikmetse, Saidi Nursînin Risalei Nuru isim olarak ve cemaatin gösterdiği saygı bakımından, içerik olarak, Kitabün Nura çok benzemektedir!
Türkiyedeki Nurculara göre, Kuran anlaşılması zordur, bu nedenle şaritlere Nur Risaleleri önerilir. Risalelere adeta ikinci bir Kuran mualemesi gösteren Fethullah Müslümanlığa da aykırı hareket etmiş olmaktadır.
bir muvahhid olarak şunu belirtmek isterim ki;
sözlük içersindeki ateist, kemalist diğer bütün ...istlere prim vermekten ziyade mevcut mevlevi yani nurcu camianın ezberini biraz bozarak islami ilimlerin temel kaynaklarına yönelmeleri maksadıyla açmış olduğum başlık türüdür. önemlidir.
Ruhani kendi çerçevesi dahilinde pek çok şeyi müşahede edebilir. Ruhanilerin cismaniyete ait şeyleri görmeleri, onlar için zahmetsiz sıkıntısız bir şekilde gerçekleşebilir. Bazen Allah onlara, mükâfat-ı cismaniye de verir. Ancak bu, hiçbir zaman hulul ve ittihad şeklinde gerçekleşmez. Bu ruhun, cismaniyetle iç içe münasebeti şeklinde tecelli eder. Dolayısıyla ruh-cesed beraber olarak kendilerine ait şeyleri müşahede ederler. Siz, bir dürbünle dağları gördüğünüz, daha hassas bir dürbünle yıldızları müşahede ettiğiniz gibi, ruhlar da, cismaniyete ait şeyleri böyle çeşitli dürbünler kullanarak, cismanîlerin görme ve duyma buudları içerisinde müşahede ederler.
Madde ile kayıtlı olmayan ruhlar, dünyadaki cesetlerine benzer misalî cesedleriyle tekrar görülebilirler. Bunun sayısız denecek kadar misalleri vardır.