hedonist anlayışta hayatın değişkenleri üzerine düşündüğümüzde, değişimin dönüşüm, dönüşümün evrilme süreci olduğunu varsayarsak yanılma payımızı arttırmış oluruz ki, durumların açıklanmasına kafa yormaya başlangıç nedenimiz sekteye uğrar gibi olup bu faydacılıktan kurtulmak için gerçek doğruluğu bulma amacımızı septist bir çerçevede açıklama getirmeyi doğurur. septizm, özden ziyade öze bir eleştiri gibi algılansada eleştiride özü bulmak çokta zor bir durum değil bence, konu felsefi amaçsa. rasyonel ölçüler algıdan yoksun olduklarından bir iddiayı destekledikleri ölçüde zıtlarını da haklı gösterir oluşunu iddiaya bağlılık derecesi, o iddianın gerçekliğinden ziyade o iddiayla bütünleşme olayı (bireysel olarak) ortaya çıkarım sürecince bir anlamsal değer ifade eder ama felsefenin epistemik yönden doğru ve yanlış olduğu tarzında değil, onun pratik yönden ne derece faydalı veya zararlı olduğunu ortaya koyar ki bununda fayda getiremeyeceğini açıklamak lazım.
felsefeyi övmek veya yermekten ziyade ne derece faydacı bir zihniyette felsefi üretimin yapıldığı daha önemli dedik ve etki alanından ziyade felsefeye etki eden unsurların temizlenmesine yönelik fikirlerin nedeni bir karşıtlık ya da muhalefet olmaktan öte, öteden beri felsefenin içinde yer alan anarşist(eh) doğurganlığı su yüzüne çıkartmak amacını vurgulamaya çalıştık. böylece karşıtlıkların karşıtlılığını anlayabiliriz ve bu söz (felsefe karsiti olan felsefe) çokta anlamsız durmaz diye düşünüyorum zihinlerde.
isyan derecesindeki felsefe tabi her zaman bir inkar barındırmaz, böyle dersek yanlışa gireriz. yalnız, bilmek, beğenmek, düşünmek ve inanmak gibi insan zihninin temel fonksiyonlarının kendilerine uygun alanlarda sağlıklı işleyebilmesi için, zihnin geriye dönüp neyi bildiğini, neyi beğendiğini, neyi düşündüğünü ve neye inandığını tekrar gözden geçirmesi gereklidir. bu mekanizma çalıştırılmazsa mesela bilmediğimiz birşeye biliyormuş gibi inanabiliriz ve karşıtlıklarımızın nedeni sadece bir yanılsamadan ibaret olduğunun farkına varmayız.