sanatsa sanat şimdi allah için. o kısmını eleştirecek kadar hadsiz değilim ama cidden beyin kanaması geçirecektim okurken az kalmıştı. hayır ilk bölüm yine tamam iyi hoş bi şeyler anlıyorum diyosun da periler nimfler sarpa sardı bitirene kadar canım çıktı bi de roman da değil zaten tiyatro olarak yazmış akıcılık diye bi olay yok hani okuması en zor kitaplardandı benim için. ben bu adam bunu nasıl yazdı onu merak ediyorum okurken bile insan bu kadar zorlanıyorsa.
ilkokulda doğum günü hediyesi olarak bana gelen kitap. Kitapta ne anlatılmak istendiğini hiç anlamamıştım. Nasıl koşullandıysam artık bu kitabı her gördüğümde kafamda belirsizlik oluşur. Bilinenin aksine roman değil tiyatro oyunudur.
"was soll uns denn das ewige schaffen!
geschaffenes zu nichts hinwegzuraffen!"
"`niye ki bu bitmek bilmez yaratış
yok olcaksa bir gün her yaratılmış!`" gibi çarpıcı bir söz barındıran eser.
faust ölürken uzun yaşamına dönüp bakarak zaferle şunları söyler:
"öyle güzelsin ki, dur, kal biraz!
çağlar geçse silinmez
yaşadığım günlerin izi.
öyle büyük bir saadeti sezmekteyim ki
şimdi tadına varıyorum en yüce anın."
"geçti! ne saçma söz! neden geçmiş?
geçmişle hiç olmamış aynı şey!
niye ki bu bitmek bilmez yaratış,
yok olacaksa bir gün her yaratılmış!
geçip gitmiş! yani neymiş?
ha olmuş ha olmamış,
olmuş gibi dönüp durmuş. sonsuz boşluk en iyisi bence."
Öyle güzelsin ki, dur, kal biraz !
Çağlar geçse silinmez
Yaşadığım günlerin izi.
Öyle büyük bir saadeti sezmekteyim ki
Şimdi tadına varıyorum en yüce anın.
Söz şeytana geçer. Faust ölür ölmez şunları söyler ;
Geçti ! Ne saçma söz ! Neden geçmiş ?
Geçmişle hiç olmamış aynı şey !
Niye ki bu bitmek bilmez yaratış,
yok olacaksa bir gün her yaratılmış !
'Geçip gitmiş !' Yani neymiş ?
Ha olmuş ha olmamış,
Olup gibi dönüp durmuş.
Sonsuz boşluk en iyisi bence.
yer yüzüne gökten inse bu kadar güzel olabilecek kitap.
sözlük yazarlarına gelsin: "ne acaip bir dünyada yaşıyoruz. insanlar, cehaletin kalın perdesi arkasından, gerçeği göremiyorlar. katillerine kucak açıp onları alkışlıyorlar."
" zavallı şeytan! sen bana ne verebilirsin ki? bir insanın yüksek amaçlarına doğru çırpınan ruhunu, senin gibilerin anlaması mümkün müdür? ama; yine de; doyurmayan yemeğin, elinde civa gibi kayan kırmızı altının, hiçbir zaman kazanılamayacak kumarın, senini koynunda iken, gözleri ile komşuyu işaret edecek eş için, ilahlarının sevebileceği bir türkün var mı söyle? sen bana hergün yeniden yeşillenen dalından koparılmadan çürüyen meyveyi göster! " şeklinde faust deyişlerine beşiklik eder.
secimler yaklastikta ortalikta iyice fink atmaya baslamis, cahil ve fakir halkin dini duygularini somurerek servetlerine servet katanlar icin en uygun isimdir ve cahil muslumanlarin, allah ve besmeleyle ruhlarini seytana nasil sattiklarinin en guzel orneklerini de her an gormekteyiz...boylelerine inatla iman edenler ise gizli bir anlasmayla ruhlarinin seytana pazarlandiginin farkinda dahi degiller, cahillik boyle bisey iste.
Goethe'nin mikro ve makro alemde bir insanlık tarihi turu attırdığı kitaptır. her ilmi yalayıp yutmuş ama hala hayattan zevk almayan doktor faust'a , şeytanın , dediklerinin aksini kanıtlaması halinde "öteki tarafta da sen benim hizmetkarım olursun" diye teklif getirmesi üzerine "Eğer o ana 'dur geçme , ne kadar güzelsin' diyecek olursam , beni artık zincirlere bağlayabilirsin." cevabıyla başlar hikayemiz.
"kanser olursam sebebi olabilecek kitaplar-top 3" listeme direk girdi. kitabı yarıda bırakmak gibi huylarım pek yok. o sebepten ; toparlar ümidiyle -bir şekilde- sona kadar geldik. bunda çevirmen celal öner'in* de bir payı olabilir gibi geliyor. çünkü öyle bütünlükten uzak ve saçma cümleler yazmış olamaz gibi sanki. Goethe bu kitabı 60 yılda fln yazmış , hayatını harcamış...Eğer hayatının eseri buysa , bence hayatını bildiğin boşa harcamış. hislerime tercüman olmuş: (#17801862)*
goethe...sen almansın! senin ne işin olur yunan tanrılarıyla! o değil de , yunan mitolojisi diye bir şey olmasa 50 sayfayı geçen felsefe kitabı çıkmaz bence.
işin içine homunculus girince -ilgimi çeken bir şey- hoşuma gittiydi. (bkz: full metal alchemist). sonra o da yalan oldu...aha üstün insan* filan dedik , o da ikarus gibi mındar oldu...arada birkaç güzel söz var tabi ama abartmamak lazım.
dünya klasikleri içinde, ender sürükleyen kitaplardan birisi. çok derin bir kitap olmakla beraber gayet de anlaşılır yazılmış.
kitabın sonunda, şeytanın insanların sahtekarlığını görüp, küfürü sövüp gideceğini düşünmüştüm bir ara. "ulan siz benden de betersiniz," bile diyebilirdi. tabi daha farklı gelişmeler oldu.
faust özelde bir zavallının, genelde insanoğlunun hikayesidir. ama mitolojiden hoşlanmadığım için okurken epey sıkmıştı beni. bir de yüzyıllar önce, henüz türkiye'nin t'si yokken "türkiye" kelimesini kullanması da şaşırtıcı ve hoş bir ayrıntı.
yeni aldığım daha 20. sayfasına kadar okuduğum, derin anlamlı ve yavaşça, sindire sindire okuma gerektiren bir goethe romanıdır. akıcı olmayan kitaplar sıkıcı bulunur genelde ama faust farklı. ayrıntıların önemsemesi ve sorgulamacı yönüyle aydınlatıcı, sağlam bir roman.