entelektuel bilgisi zayıf, dili kullanamayan, saldırgan yazılar yazan ve bu mevkilere nasıl geldiği tarafımdan merak edilen kişi... rte her sıkıştığında onu programa çağıran tv programcısı...
sabah gazetesine transfer olurken 1 milyon dolar transfer ücreti almış türkçe özürlü dengesiz yazar...geçenlerde 'çukurova grubu TMSF ye olan borcunu ödesin ben de eşşek gibi anırırım demiş ve ödendikten sonra yoğun baskılara dayanamayarak köşesinde 'milyon dolarlık aiii aiii..!' başlığıyla anırmıştır kendileri...
GS lı olmam ama bazı hareketlerine gıcık olmam nedeniyle bir türlü kesin bir görüş belirtemediğim yazardır. yazıları çoğunlukla gereksiz bir agresiflik içindedir. bazen doğruları da konuşur ama genel olarak çok güven verici değildir. ünlülerle samimidir. GS yönetiminde yeri yoktur olmamalıdır
Fatih altaylı olsa olsa uzun süren kabızlıktan sonra ileri derece ıkınmalarla gıçtan düşen bir pislik olabilir. Dünya'da sadece iktidar yalakalığını ve sövdüğü gazetelere sonra transfer olayı iyi beceremektedir.
"Ordu ne için var" başlıklı yazısıyla Lübnan'a asker gönderilmesi tartışmalarına son noktayı koymuş gazeteci.
Ordu ne için var
Lübnan'a asker gönderilmesiyle ilgili olarak "Orası tehlikeli" diyenler var.
iyi de, ordu ne içindir!
Elbette tehlikelidir. Askerler bu tehlikelere karşı eğitim alır, bir yaşam boyunca bunun için hazırlanır.
Askeri tesisler turistik kamping kategorisinde değildir.
Askeri teçhizat da balık oltasından, güneş yağından oluşmaz.
Benzer bir yazıyı Türk ordusunun Irak'a gitmesi söz konusu olduğunda da yazmıştım.
O gün "Türk ordusunun ne işi var Irak'ta" diye yaygara yapanlar, bugün Türk ordusunun Irak'a girmesi niye engelleniyor diye yaygara yapanlarla aynı kişiler.
Asker, Türkiye'nin çıkarı gerektiriyorsa, neresi olursa olsun oraya göreve gider.
Zaten tanıdığım hiçbir asker de bundan gocunmuyor, bunun tersini söylemiyor. Ancak bir nokta benim için önemli.
Daha önce de yazdım.
Türk ordusu, bu tip görevler için "profesyonel" askerlerden oluşan bir birlik kurmak zorundadır. Bu tabur mu olur, tümen mi olur bilmem.
Ama bence en az 2, en çok 5 bin kişilik tam profesyonel bir "dış görev" birliği kurulmalıdır.
Böylelikle "Senin çocuğun oraya gitse hoşuna gider mi" tartışmalarından da kurtulmuş oluruz.
serdar turgut un köşesinde 2 ağustos tarihli yazısında ayar verdiği borazancıdır .bakınız:
Zaman zaman çatışsak da kendisiyle polemiklere girmekten zevk duyduğum Fatih Altaylı, bugünlerde profesyonel yaşamında değişimler yaşıyor. Daha önce benzer süreçten geçmiş bir insan olarak bugünleri en az zararla atlatması için Fatih'e bazı tavsiyelerde bulunmak istiyorum.
1- Sevgili Fatih, bir daha sakın ha photo-shop'ta muameleden geçirilmiş fotoğrafının gazetede yayınlanmasına izin verme. Ben gazetede senin fotoğrafının bulunduğu sayfayı gördüğümde, 'Bu da ne böyle acaba, kasedi piyasaya yeni çıkmış olan bir türkücüyü mü destekliyorlar gazetede' diye düşündüm. Fatih, o fotoğraf tüyü yeni bitmiş bir türkücüye benzemenin dışında sana biraz da nasıl desem ki bilemiyorum biraz hafif, gay bir hava da vermiş. Bilmiyorum eğer yeni imajının böyle olmasını istemiyorsan, karizmayı da çizdirmeye gerek yok, sen gel güzel görünme çabandan vazgeç, photo-shop'ta ne yapılırsa yapılsın ne sen ne de ben fazla güzel gözükemeyiz, neysek oyuz. O kadar işte değil mi? Bizim güzelleşebilmemizin tek yolu, ağır bir estetik ameliyattan geçer. Bunu da bil ve kabul et.
2- Fatihciğim bugünlerde çok konuşulacaksın transferin nedeniyle, sakın ha bu sürecin kendini önemli hissettirmesine izin verme. Zaten doğal olarak megalomansın daha fazlasını olma, sonra iyice tahammül edilmez olursun, ben bilirim bu tür günlerde herkes seni konuşur, aldığın paradan, oturduğun eve kadar dedikodunu yaparlar, bunlar geçicidir. Şimdi sana düşen mütevazı olmaktır. Biliyorum senin bunu yapman neredeyse imkansız, ama istersen sana bir psikolog ve meditasyon uzmanı tavsiye edebilirim. Sakinleşmende yarar var.
3- Canım kardeşim, sen ve benim gibi insanlar çalışabildiğimiz sürece varız, yazamadığımız anda biteriz. O nedenle sakın ha kendini çalıştığın kurumdan daha yükseklerde görme. Bir de eskiden çalıştığın kuruma sakın ha tek laf etme. Şimdi biliyorum ki ileride bugünlerde yaşanan gelişmelerin olacağını görebilseydin SABAH gazetesi hakkındaki o ağır lafları katiyen etmezdin. Sen ve ben heyecanlarımızla yazan insanlarız, ama artık başkaları hakkında laf ederken iki kez daha düşünmemizin vakti geldi geçiyor bile. Örneğin ben baktırdım da sen bir zamanlar 'Karamehmet borcunu öderse ben de Taksim Meydanı'na çıkar ve anırırım demişsin'. Peki ne olacak şimdi; ne gerek vardı kendini böyle zor durumlara düşürmene sevgili kardeşim, gayet tabii ki zamanı gelince ben de seni sözünü tutmaya davet edeceğim kuşkusuz. Böyle gereksiz şeylere ne gerek var, değil mi aslanım.
4- Bir daha yazında 'geçer akçe 'maganda olmak', ister tribünde ister başka yerde' diye yazma köşende. Herkes kendin hakkında açıklamada bulunuyormuşsun sanır, dalga geçer seninle, boşu boşuna kendi başına iş almaya gerek yok.
Tavsiyelerim şimdilik bu kadar. Aslında hükümetle ilişkilerin konusunda bazı şeyler de söyleyebilirdim ancak o konuda laf dinleme eşiğini çoktan aşıp kendini kaybetmiş gibisin ne yazık ki. Şimdi ben üşenmesem, talimat versem ve senin iktidara gelmeden önce AKP ve Erdoğan hakkında yazdıklarını bir çıkarttırsam, bir de onlar iktidar olduktan sonra yazdıklarını; yaptıklarını bir hatırlatsam, vallahi billahi rezil olursun rezil. Ama şimdilik bunu yaptırmayacağım çünkü zaten zor durumdasın. Benim zor durumdaki insana yüklenmek gibi bir tavrım olamaz.
erman toroğlu tarafından ayar verilen yazar.
- efendim erman hoca futboldan ne anlar o bir kabzımal.
erman toroğlu nun cevabı da gecikmeden gelir:
- futbolcu, hakemim dolayısıyla futboldan anlarım, aynı zamanda kabzımalım, hıyardan da iyi anlarım!
seçim önces akp başa geçmesin diye tayyip erdoğan hakkında bütün bir yaz boyunca albayraklar dosyasını açan ve istanbul belediyesi dönemi yolsuzluklarını gazetesinde yayınlayan; seçimi akp kazanınca da başbakana kedi hediye edecek, alacak kadar yakınlaşan, teketek i bir nevi ulusa sesleniş programına çeviren her dönemin adamı gazeteci. kısaca,
(bkz: bunca yıllık trafik polisiyim böyle u dönüşü görmedim)