sağlık. sigara içen bünyeler için ben de dahil tabi , yavaş yavaş sağlımızı kaybediyoruz. farkındayız ancak işimize gelmiyor ya da tiryakisi olmuşuz bırakamıyoruz. neyse ne işte. her sabah sigarasız bi hayat için uyansam da , gece yatmadan yakıyorum bir tane daha.
Öncelikle bu entryi yazarken bana eşlik eden the smithse teşekkür ediyoruz.
Çocukluğumuz...
Birden çok cevabı olan hayatımızın, birden çok cevabı olan konusu bu.
Elimizden kayıp gidenleri saymaya kalksak, bir o kadar zaman daha kaybederiz. Arkasından bakmayı denesek, önümüzdekine çarpar, yuvarlanırız.
Gün geçtikçe, zaman geçtikçe, ona yenilişimiz aslında kaybettiğimiz.
Eşsiz bir gülümsemeyle başladıklarımızı düşünelim, mutluluğun şelaleden üzerimize çarpması gibi, yaz gününde. Dibini gördüğümüz deniz gibi... üzüntüler peşinden geliyor, desem küfür edersiniz biliyorum. Ama öyle. Bitiyor. Gözyaşı geliyor, akıyor, akıyor, şelaleden üzerimize akanlar biriken gözyaşlarımız belki. Belki başkalarının... Görüyoruz ki durmuyor. Acılar bitmiyor demek.
Bir cümle öncesini kaybediyoruz bazen, kendimizi kaybediyoruz farkında olmadan... güzel sanıyoruz. Adıyoruz şarkıları uzayın derinliklerine yudumlar arasında...
içimize hüzün çökerse ansızın, farkında olmamışızdır, bir şeyi daha kaybettiğimizi.
Acısı en çok koyan, adama en çok vuran, içinde bir hevesle, sahip olduğunu sanıp ona doğru koştuğunda onun orda olmaması. Çoktan gitmiş olması...
Kimse, hiçbişey beklemiyor.ve ne yazık hiçbişeye bir anda kucak açamıyoruz onları alamıyoruz önümüze. Bir çocuğun bütün oyuncaklarını bacaklarının arasına koyup onlarla bambaşka dünyalarda yaşaması gibi...
Ve farkında olmadan kaybediyoruz çocukluğumuzu, büyüdükçe, oyuncaklarımızı elimizden alıyorlar. Ya da biz kırıyoruz.