Akutu ile kroniği arasında fark olan, boğaz iltihaplanmasıdır. Akut'u kişiyi manen ve madden bitirir ki bu kötü yanıdır, iyi yanı sürecini tamamlayınca vücuddan gider. Kroniği ise kişinin gündelik hayatına %30-35'lik bir etki yapar lakin gitmek bilmez, hep oralarda bir yerde olduğunu hissettirir.
Yutkunurken boğazda acıma hissi ile başlayan Akut Farenjit, bir ya da iki gün içerisinde kişinin yutkunurken boğazında cam kırıkları varmış hissi yaratırcasına verdiği acıyı arttırır. Ateş, halsizlik ve balgam yapar. Akut farenjite yakalanan kişi su içerken bile zorlanır. Yutkunmada sorun vardır lakin boğazda biriken balgamın da sonu gelmemekte kişiyi sık sık yutkunmak zorunda bırakmaktadır. Bu sebeple yutkunmada büyük acı çeken hastanın biriken balgamı yatağının baş ucundaki bir kaba tükürmesi, yutkunma sayısını ve dolayısıyla yutkunurken çekilen acıyı azaltır.
Akut Farenjitin şiddetine göre Penisilin Hap ya da Penisilin iğne ile tedaviye başlanır. Hasta kişiye üzülerek belirtmeliyim ki dördüncü iğneye kadar çok fazla bir şey ummasınlar. Boğazdaki cam kırıklarının acısının azalması 4. ya da 5. iğneden sonra olur. Ağrı kesici ve ateş düşürücü hap'lar hastanın acılarına çare için umut olsa da, bu haplar acıyı çok kısa aralarla azaltacaktır.
Özellikle hastalığın şiddetlendiği ilk gece 38-39-40 civarında ateş görülebilir. Bu süreçte hasta, her ne kadar çok üşüdüğünü düşünse de hiç itiraz etmeden soyunup, ıslak havlu ya da koltuk altlarına buz ile ateşini düşürmeye çalışanlara yardımcı olmalıdır. Bu tür ilk yardımlar ateş düşürmede etkili olmazlar ise, hastane acilinde novalgin vurulması büyük olasıkla hastanın o geceyi rahat geçirmesine yetecektir. Fakat hasta, yüksek ateş ve boğazdaki acı ile novalginin kabada yarattığı acı arasında seçim yapmalıdır. Tavsiyem, çok kasmadan novalgin'e kabayı açmaktır. Aksi takdirde o gece hem hasta için, hem de hasta yakınları için çok çok uzun geçebilir.
Akut farenjitte gelebilecek sıtma nöbetlerinde hastanın üşüyorum örtün üstümü isteklerine karşı, hasta yakınları asla kanmamalı ve mutlak suretle ateşine bakılarak, yukarıda da belirtildiği gibi ıslak havlu hatta buz ile kişinin ateşi düşürülmelidir. hastanın haykırışlarına, ağlamalarına, üşüdüğünü hatta donduğunu belirten demeçlerine onun iyiliği için asla kanılmamalıdır.
Akut ve kronik farenjit hastaları için en faydalı doğa mucizesi şüphesiz ki adaçayıdır. tecrübe ile sabittir ki ada çayı, Akut ya da kronik farenjit hastasının yanında olması gereken bir numaralı ilaçtır. Faranjitli hastalar; bir su bardağı suda bir tatlı kaşığı taze adaçayını on dakika demleyerek günde 2-3 defa gargarasını yapsınlar. Beraberinde hergün bir çay bardağı adaçayı içsinler. Önemli olarak unutmasınlar ki; demleme süresi (yani on dakika) tamamlandıktan sonra bitkiyi daha fazla suyunun içinde bekletmeyiniz mutlaka süzüp ayırınız.
“Farenjit (boğaz iltihabı);burun ve ağız boşluğunun arka duvarında oluşan iltihaplanmadır. Akut ve kronik olmak üzere iki tür farenjit görülür ve ikisi birbirinden farklıdır. Ani gelişen, şiddetli iltihaplanmalar akut farenjittir. Daha hafif seyreden fakat buna karşılık da daha uzun süren farenjit türü ise kronik(müzmin) farenjittir. Akut farenjitin belirtileri sadece boğazla ilgili değildir. Boğaz ağrısı, boğazda yanma, kuruluk gibi şikâyetlerin yanı sıra ses kısılması, ateş, halsizlik, burun akması gibi belirtiler de görülebilir. Genellikle bir tür üst solunum enfeksiyonu söz konusudur. Kronik farenjitte ise ateş ya da kırgınlık yoktur ancak yutkunma güçlüğü, gıcık öksürüğü, yanma, gerilme, yabancı cisim takılmış gibi bir his ve boğazı sık sık temizleme isteği vardır. Enfeksiyon yine bir etkendir fakat örneğin hava kirliliği gibi boğazı tahriş eden bir etken, kronik farenjitte daha büyük bir rol oynar. Akut farenjit sık sık tekrarlanıyorsa kronik farenjite dönüşebilir.“ demiştir Türk kulak burun Boğaz ve baş boyun cerrahisi vakfı.
Migrenden sonra nefretimi kazanmış ikinci hastalık. Her iki ayda bir bulma beni rica ediyorum.
eğer yutkunamıyorsanız, boğazınızda hiç bitmeyen bir acı varsa, kulak ağrınız varsa, konuşamıyorsanız evet farenjitsiniz. sakın geçsin diye kaynar çorbaları içmeyin. yaramaz. zamana bırakın. sizi geceler boyu ateşler içinde kıvrandıran erotik bir hastalıktır ama. soğuk şeyler içmeyin. baharatlı ve acılı yiyecekler yemeyin. dinlenin bol bol. mümkünse alın hapları hoopadanak yatağa atlayın. vitamin alın. havalandırılmış yerlerde uyuyun. çok sıcak ve kuru havası olan yerlerde oturmayın. sigara içmeyin bir mühlet. siz ona iyi bakın. o da size iyi davransın. hadi geçmiş olsun.
-kesinlikle otacı markasının ekinezya isimli pastilini bulundurun
-kesinlikle düzenli olarak yeşil çay içmelisiniz
-boğaz ağrısı ve yutkunma ayyuka çıktığında 1 kaşık zeytinyağı içiniz
-farenjit olmadığınız dönemde bol acı yiyin
-farenjit olduğunuz dönemde, portakal suyu ve benzeri her türlü asitli içeceklerden, kahveden, siyah çaydan ve acıdan uzak durunuz
-ateş ve halsizlik etkilerine karşılık tüm eczanelerde bulabileceğiniz umca isimli doğal solisyonu kullanınız
yukarıda bahsettiğim hususların hepsini uygulayarak, Allah'ın izniyle bu rahatsızlığı kendinizden uzak tutarsınız. askerde ve çevremde nice kişilere uygulattığım ve başarılı olduğunu gördüğüm önerilerdir. ha kendim de bizzat kronik farenjit olduğum için uyguluyorum ancak özellikle otacı'nın ekinezya'sı ve umca isimli 2 silah ve en büyük silah olan sabır ve bunun da geçip gideceği ve hatta sizden daha kötü durumda olan insanların da olduğu gerçeği, şükür ve inanç ile üstesinden kolayca gelebilirsiniz.
artık kronikleşmiş, her kış belli aralıklarla kendini hatırlatan olgu. devamsızlıkların çoğunun sebebi. insanda ölüyorum etkisi yapar. yataktan çıkılmaması * ve ilaçların düzenli kullanılması tavsiye olunur.
genellikle sigara içenlerde ve çok konuşanlarda görülen bir hastalıktır, 'öğretmen hastalığı' denmesinin sebebi de, öğretmenceğizlerimizin sürekli olarak konuşması ve genelde sigara içiyor olmasındandır.
gereksiz ayrıntılar bir yana, önemli noktalara değinecek olursak;
boğazda sürekli bir kuruluk, sık sık duyulan yutkunma ihtiyacı, sanki boğazda yoğun balgam varmış hissi ve acı yanmalarla kendini belli eden bir illettir bu.
doktor, boğazından aşağı kameralı aparatı sallayınca, ekranda gördüğün tarumar olmuş küçük dil civarı ve gırtlak ağzı bölgesinin, sana ait olduğuna inanmak istemezsin, ne sikik bir hastalık olduğunu o an anlarsın işte.
eğer üst solunum yollarında da problem varsa (geniz eti, sinüzit, burun tıkanıklığı vs..) bu farenjit illeti daha bir coşacaktır.
zira burundan alınan nefes, gırtlaktan geçmeden önce nemlendirilir fakat burnun tıkalı olması durumunda, ağzın açık uyuyacağın ve kuru havayı direkt ağız yoluyla alacağın için, neredeyse sigara kadar, farenjite yardım etmiş olacaksın.
kansere falan çevirecek bir şey değildir ama yine de insanı hayattan soğutabilen bir hastalıktır bu, kesin tedavi değil ama en azından acını hafifletecek, faydalı bir sprey olarak kloroben'i öneriyorum.
onun dışında doktorun söyleyecekleri bellidir;
*o sigarayı bırak
*ağzını ayırma
*soğuk ve sıcak içme
*asitli içeceklerden uzak dur
*üşütme
*kalın giyin
*bsg...
öldürmeyip süründüren hastalıktır. farinks'te ki o acı boğazınızı söküp atma isteği uyandırır. ilaç içersiniz geçmez, bir üşürsünüz bir terlersiniz, ne giyeceğinizi şaşırırsınız. mentollü pastil yoldaşınız olur. hele bir de istirahat şansınız yoksa yandığınızın resmidir. insanlarla çok zor iletişim kurabilirsiniz çünkü ses denen şey sizi terketmiştir.
