Teoman'ın şarkısıdır ve mükemmel bi şarkıdır. dinlemenizi tavsiye ederim..
"herkes sordu merak içinde ölümden sonra hayat var mı diye? boşuna düşünürler sanki hayat varmış gibi ölümden önce".
4 yıl oluyor... o hayatıma gireli... gerçi bir vardı bir yoktu. çok küçük zamanlarda tanıdım onu. çok kısa zamanlarda birlikte olduk...
o sonbahar günü...karaağaç... birkaç tur attık birlikte... teomanı çok severdik, biliyorduk, ortaçgiç bile dinlemezdik...
o bir şey dedi, ben bir şey dedim, sonra hiç bitmesini istemedigim bir sürecin içinde buldum kendimi...
yitiktim. yorgundum. yipranmistim. aranmiyordum. oldu işte...
adımı söyledi, dedi ki, neden ilk kez tanistigin biriyle buralara kadar gelip zaman harciyorsun?
demiştim ki "daha azı için daha çoğunu yapmıştım."
teoman'dan fahişe yi dinledik o gün bütün gün, gerçi o fahişe değildi, ama bize o kadar uyumuştu ki şansı...
geçen sene bu zamanlar beni aradı, 3 yıl sonra ilk kez o gün görüştük... ve olaylar bildiginiz gibi....
şimdi 4 yıl oluyor... çocuktum, hala çocugum... ama aşk hissine en yakın hissettigim sendin kadın...
fisildadigin nakarata nokta bile olamadim, olamadik...
Teoman ın en gerçek, en sert şarkılarından biridir. Çünkü hayat böyledir, hayat; kayalar kesse de ayaklarını, bişey hissettiğin için sevindiğin "bittersweet symphony" dir.
Parayı kolay yoldan kazanmayı tercih etmiş kadınları iş kolu.
Peki ilk fahişe kimdi ? Nasıl meslek halini aldı ?
Bunlar cevabı zor olan hatta cevabı olmayan sorular.
Ama bu zevk meşalesini para kazanma sürecine sokaklar nasıl başardı.
Bilindiği üzere, kadınlar adettek sonra yaklaşık 17_18 gün her turlu iliski yaşasalarda hamile kalmazlar, kalamazlar. Adetten bir haftaki süreç hamile kalma sürecidir. 2 hafta ilişkiye girmemek kaydı ile ayda 15 gün sınırsız seks ve bedava para ve yanında zevk kazanmış olmaktadırlar. Eskilerde cinsel hastalık pek olmadığından bu meslek yıllar yılı devam edegelmiştir. Ne zaman ki AIDS gibi hastalıklar turedi o zaman bu iş yavaşlamaya başladı ama modern tıp ile beraber çaresi bulundu.
Devlet baktı ki burada iyi vergi alınır. Dur ben şunlara yer sağlayayim. Kapısı na da bir bekçi koyayim diyerek fahişeler devlet tekeline girmişlerdir. 21. Yy itibari ile sağlıklarını da kontrol etmeye başlar sosyal devletler ve ülkemiz.
Osmanlı devletinin en büyük vergi geliri, meyhaneler ve kerhanelerden gelmiştir.
Osmanlı da fahişeler genellikle ev de olur. Kapılarının önlerine kırmızı lambalar asarlardı. Hatta 1945 yılına kadar eyüp sultan bölgesi kerhanelerden en yoğun olduğu bölge idi. Adnan menderes ilk iktidara geldiği zaman orayı kerhanelerden arindirmistir.
