Portekizce'de "keder" ya da "alın yazısına" yakın anlamı olan bir sözcüktür. 19. yy da balıkçı, kaşif ya da denizci olan sevgililerini, eşlerini denize uğurlayan kadınların onları her gün bekleyip geri gelmedikleri zaman denize geri dönmeleri için söyledikleri bir ağıttır.
Bu nedenle Fado, derin acıların, hüzünlerin, özlemin, nostaljinin, mutluluğun ve aşkın ifade edildiği bir Portekiz halk müziğidir.
yakın bi geçmişte tanıştığım, tanıştığıma oldukça memnun olduğum bir müzik türü. hüzünlere ezgi elbisesi giydirme sanatı da diyebilirim. portekiz topraklarında doğmuş acıların sulanıp büyüdükçe, haykırışa dönüşmesi de diyebilirim. ama fazla söze gerek yok; acı, hüzün, özlem, hasret şarkıları tarafından gönlü titretilebilenler için mey gibidir bu şarkılar, sözleri hiç anlaşılmasa da...
ayrıca fado söyleyen portekiz insanına da fadista denmektedir, en meşhur fadista ise (bkz: amalia rodrigues)
atlantik okyanusu kıyısındaki portekiz'in geçim kaynaklarının en önemlilerinden biri denizciliktir. geçimini sağlamak amacıyla açıldığı okyanustan dönmeyen pek çok insan vardır, varolmuştur. deniz kenarlarında insanlar sevdiklerini ağlayarak denize yolcu eder ve dönmelerini beklerler... şarkılar denize giden sevdicekler dönmedikçe ağırlaşır, ağıtlaşır. fado kan ağlayan bu insanların feryadı, acısı, duası, isyanı, umudu, haykırışı, bekleyişidir...
yürekle söylenmesi ve tüm bu duyguları hissettirmesi gereken seslerin söylemesi mümkün olduğundan, bu müziğin sanatçıları insanın içini darmadağın eden seslere sahiptirler. fado nun en önemli ismi; amalia rodrigues'dir, tahtını dulce pontes'e bırakmıştır. aynı zamanda monica molina, mariza'da fado tarzı müzik yapmaktadırlar, fakat bu iki isim fazlasıyla modernize olduğu için hissedilemeyen bir tarza doğru yol almaktadırlar.
velhasıl kelam; bu müziğin şu anda duayeni kuşkusuz dulce pontes'dir.