eşkiya kendi akranı filmlerin arasından bariz bir biçimde sıyrılıyor ya masumiyet ile beraber o çağın elmaslari bu ikisi en hoş kısmı da tabi sana çocuğa kefilim demiştim sahnesi oradaki kel adam eşkıyanın bi dünya adamı gözünü kırpmadan vuruşunu idrak ettikten sonra hissettiği korkuyu süper yansıtmış aynı şekilde eşkiya da hiç lafı uzatmadan civcivli misallere dalmadan adamın canini alıyor tam eski adam işi.
Yeşilçam'ın yıldız mekanizmasının artık işlememeye başlamasıyla ortaya çıkan Seks filmleri furyası ve 80 darbesi sonrası yavaş yavaş azalan üretim, 90'lı yıllarda yerini büyük bir boşluğa bırakmış. öyle ki yılda 7-8 film çekilir olmuş. o dönemden çok da film bilmeyiz zaten.
Yine de 90'lı yılların ilk yarısında yapılmış hiç de fena olmayan filmler var. Yavuz turgul'un gölge oyunu filmi gibi, ömer kavur'un gizli yüz filmi gibi.
96 yılında vizyona girmesiyle beraber turk sinemasında milat olmuş, yıllar sonra ilk kez büyük bir seyirci kitlesini sinemaya çekmiş. ardından vizontele falan derken, modern Türk sinemasının temelleri atılmış.
Yeşilçam'dan farklı olarak starlara ve 'yöreye' özel film yapma geleneği kalkmış. bir nevi 'yönetmen sineması' dönemi başlamış.
Konu uzun, devamını sonra yazarım çünkü uykum var. Teşekkürler sözlük.
işte hayatta keje gibi 35 sene bekleyenler de olabiliyor, emel gibi orospular da. Bir kadın için dostunu harcayanlar da oluyor, bir hayat için ömürlük sevdasından vazgeçebilenler de. Bu film, hayatın ta kendisi. işte bu yüzden baş yapıt.
Ha bu arada, koltuğa uzanmama engel olan zillinin keyfini bozamadım. Bende de bir baranlık var.
Her izlediğimde uğur yücel ile Şener şen'in oyunculuklarına hayran kaldığım, finali ile ağlatan, efsane bir Yavuz turgul filmi. Bu film çekildiği ve sinemalarda gösterime girdiği tarihlerde Türk sinemasını ayağa kaldıran film olmuştur.
--spoiler--
- Burası bitmiş artık. Herşey sulara gömülmüş. Yakında sıra mezarlarımıza gelecek. Sen de gel Ceren ana benimle, kurda kuşa yem olacaksın buralarda.
- Kurt ve kuş bizdendir oğul, asıl kötülük başka yerde. Ben buranın delisiyem, bir yere gidemem.
--spoiler--
--spoiler--
"Korkma, sadece toprağa gideceksin, sonra toprak olacaksın, sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin oradan özüne ulaşacaksın, çiçeğin özüne bir arı konacak, belki, belki o arı ben olacağım."
--spoiler--
– Biz hapisteyken iki tane Kemal tanırdık. Biri Mustafa Kemal öteki Dodo Kemal. Dodo Kemal çocuk yaşta bir mahkumdu. Katildi. Her sabah erkenden kalkar, gasteleri önce o alır deli gibi çevirirdi. Af haberi arardı. Yıllarca af haberi aradı. Sonunda bir aftan yararlanarak dışarı çıktı, bir hafta sonra birini öldürüp tekrar hapise düştü Dodo Kemal. Sana bakınca hep o çocuk aklıma geliyor. eğer benim oğlum olsaydı senin yaşında olacaktı.
+ Benim babam da yaşasaydı senin yaşında olacaktı eşkıya.
– biz hapisteyken iki tane kemal tanırdık. biri mustafa kemal öteki dodo kemal. dodo kemal çocuk yaşta bir mahkumdu. katildi. her sabah erkenden kalkar, gasteleri önce o alır deli gibi çevirirdi. af haberi arardı. yıllarca af haberi aradı. sonunda bir aftan yararlanarak dışarı çıktı, bir hafta sonra birini öldürüp tekrar hapise düştü dodo kemal. sana bakınca hep o çocuk aklıma geliyor. eğer benim oğlum olsaydı senin yaşında olacaktı.
+ benim babam da yaşasaydı senin yaşında olacaktı eşkıya.
Bir yapay film senaryosu ile veyahut alakası olmayan terörle anılan.
Lakin hiçbiri değildir.
Anadolu'da gerçek sayısız örneği vardır.
Kozanoğlu, sandıkçı şükrü, Köroğlu..
ideolojisi yoktur.
hep garibandır.
Adaletsizliğe, yanlışa karşı bir başkaldırıdır. Eskilerin yiğitliğidir.
Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz hikayesinin baş kahramanı Sandıkçı şükrü;
1843-1909 yılları arasında yaşamış, rizeli bir insan. halk açısından kahraman, devlet açısından eşkıya. eşkıya dünyaya hükümdar olmaz türküsünün eşkıyası, teslim olduğu halde zaptiyelerin arkadan vurarak öldürdüğü yiğit. meşhur sinop cezaevi'nde yattığı, orada refik halit, mustafa suphi, refii cevad, hüseyin hilmi, osman cemal, tahir lütfi tokay (nazlı eray'ın dedesi), rıza nur, sadrazam mahmut şevket paşa gibi isimlerle birlikte kaldığı biliniyor. hikayesi ise şöyle:
rize'nin şimdiki adı portakallık olan haldoz mahallesindeki bir düğünde kardeşinin bıçakla karnından yaralanması üzerine, kendisine haber verilen sandıkçı şükrü olay yerine giderek kardeşini kanlar içinde buluyor ve kardeşini yaralayan abdi ağa'nın uşağını (bir anlatıma göre de abdi ağayı) orada vuruyor.
bu olay üzerine hapishaneye düsen sandıkçı şükrü bir süre sonra bazı arkadaşlarıyla birlikte hapishaneden kaçıyor ve dağa çıkıyor.
sandıkçı şükrü, dağa çıktıktan sonra, yönetimle işbirliği yaparak kendisini hileyle zehirlemek isteyen biriyle karisi fadime'yi elinden almak isteyen başka birini öldürüyor. sandıkçı şükrü'nün adi bu olaylardan sonra daha da yaygınlaşıyor. fakirlere bir şey yapmaması zenginlerle mücadele etmesi yüzünden halk tarafından da seviliyor ve destekleniyor. bu ve benzeri erdemleri yüzünden kendisine yardim edenler çoğalıyor.
sandıkçı şükrü'nün türküde adi geçen perilizade adında zengin birine haberler göndererek, yoksullara mısır dağıtmasını istediği, yoksa kendisini cezalandıracağı tehdidinde bulunduğu söylenir. nitekim sandıkçı şükrü'nün isteğini yerine getirmeyen perilizade'nin mısırlarını adamlarına toplattırdığı ve yoksullara dağıttırdığı yaşlılarca da anlatılır.
rize'nin camiönü (arkotil) mahallesinden hüseyin kutlu adında sandıkçı şükrü dönemine yetişmiş bir yaşlı "çevrede başı belaya giren sandıkçı'nın yanına geliyordu. sandıkçı hem geleni koruyor, hem yardim ediyordu" diyor.
kardeşiyle birlikte, türküde adi geçen urusba (şimdiki adi uzunkaya) köyünde eski bir kahvede otururken, zaptiyeler çevresini sarıyorlar. zaptiye çavuşu abbas çavuş sandıkçı'nın teslim olmasını istiyor, ancak sandıkçı kabul etmeyerek abbas çavuş'tan çekip gitmelerini istiyor. zaptiye çavuşu da bunu kabul etmeyince çatışma çıkıyor. sandıkçı ve kardeşi zaptiye çavuşu ile birkaç zaptiyeyi öldürerek kaçıyor.
sandıkçı şükrü'nün bu olaydan sonra bir ara yakalanıp zincire vurularak batiya gönderildiği fakat kapatıldığı yerden atlayıp rizeli sandalcılar tarafından kurtarıldığı anlatılır. sandıkçı şükrü'nün sinop kalesinde tutukluyken denize atladığı ve kurtulduğu anlaşılıyor.
sandıkçı şükrü'nün yakalanmaması ve her geçen zaman içinde daha çok halk desteği sağlaması üzerine trabzon valisi kadir pasa önemli sayıda adam toplayarak sandıkçı'nın üzerine gönderiyor. sandıkçı'nın üzerine gönderilen süvariler, kolcu kayıklarının reisi varilcioğlu sadık'ı da yanlarına alıyorlar. sandıkçı şükrü rize ilinin ikizdere ilcesi yakınlarındaki şanlı adli bir mezrada bir yaşlı kadının evinde otururken ihbar ediliyor. çevresi atlılarca sarılıyor. varilcioğlu da yanlarında.
sandıkçı şükrü teslim olmak istemiyor. fakat eskiden tanıştığı varilcioğlu sadık teslim olursa öldürülmeyeceğini söyleyerek onu ikna ediyor. sandıkçı şükrü de buna inanarak tüfeği elinden teslim oluyor. fakat varilcioğlu ile zabtiyeler teslim olarak önlerinde yürüyen sandıkçı şükrü'yü arkadan kurşunlayarak öldürüyorlar.