her ne kadar iyi günde kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta dense de birçok evliliğin bitiş nedenidir. direk "ben anne/baba olmak istiyorum. haydi sana eyvallah" şeklinde gerçekleşmez tabi ki; ama evdeki huzursuzluk baş göstermeye başlar. yaraları saracak, sizi birarada tutacak bir yavrunun eksikliği her geçen gün daha da hissedilir...
eşinizle harbiden onu deliler gibi sevdiğiniz için mi, yoksa neslinizi devam ettirebilmek için mi evlendiğinizi düşünmenize sebebiyet verecek durumdur. ikincilerden iseniz tipik bi öküzsünüz demektir.
bu derece çirkinleşen dünyaya yeni bir birey getirmemek için iyi bir bahane olacak durumdur. eşlerin birbirlerine zaman ayırarak mutlulukla,huzurla yaşlanmaları önerilir.
kimsenin başına gelmesin ama, bununla ilgili bir itiraf okumuştum zamanında aklıma geldi.
"allah bizi birbirimize yazdı ya, eğer bir çocukla da taçlandırılmayacaksak çokta gücenmem ona."
bu sebepledir ki, çocuğu olmadığı için ayrılan insanları falan çok anlayamam. bir insanın çocuğu olmadığı gibi bir hastalığı da olabilir, hatta bir kazada geçirebilirsiniz. bakıma muhtaç kalabilirsiniz. hiç bir şeyin garantisi yok. bunu bir kusur olarakta algılamak yanlış. böyle olmuş işte, belki tedavisi vardır yada yoktur.
hem siz birbirinizi sevdiğiniz için evlenmediniz mi?
Bosanma sebebidir. Buraya, yok siz okuzsunuz falan diyen andavallarda, 16 yasinda nihal atsiz okuyarak vatansever oldugunu sanan kutuklerden farksizdir.
insanın kendi çocuğunu büyütememesi içinde ukte kalabilir tabi ama yine de pis bir dünyaya yeni temiz bir bebek getirmektense evlat da edinebilir insanlar. en azından bir masumun hayatını kurtarmış olur.
büyük üzüntü duyulacak durumdur. fakat onu olduğu gibi sahiplenmek, bundan dolayı eksik olduğunu hissettirmemek ve çok özlem duyulursa çocuk esirgeme kurumundan bir bebek almak, tüm yaraları iyileştirecektir.
eger es bu durumunu evlenmeden once biliyordu da karsi tarafla paylasmadiysa uzuntuden cok kizginlik yaratacak olan durumdur. iste o zaman o es ister o kisiyi bas taci etmeye devam eder isterse bosar. haklidir.
bir tanıdığımdan duyduğum olayı aynen aktarıyorum..
birbirini seven karı kocanın çocuğu olmamaktadır. doktor doktor dolaşırlar fakat bu duruma bir çare bulunmaz. ve son gittikleri doktor kadının kısır olduğunu söyler. adam kısmet değilmiş bizim çocuk sahibi olmamız der ve bu meseleyi kapatır ancak adamın çocukları çok sevdiğini bildiği için kocasını bir gün karşısına alır ve olaylar gelişir:
servet: s
hasibe: h *
h: çocuğumuz olmayacak biliyorsun.
s: evet biliyorum.
h: ben uzun uzun düşündüm ve bir karara vardım..
s: neymiş o ?
h: başka bir kadınla evlenmene izin veriyorum.
s: ??
h: başka bir kadınla evlen..
s: ama nasıl olur bu ben sana bunu nasıl yaparım..
h: çocukları çok sevmiyor musun ?
s: evet ama bu çok başka bir şey..
h: tamam sen başka bir kadınla evleneceksin. çocukları o doğuracak ama ben de doğan çocuklara kendi çocuğummuş gibi bakacağım. onlar bizzat ben büyüteceğim ve onlara asla üvey anne gözüyle bakmayacağım onlar benim çocuklarım olacak.
ve adama bizzat karısı tarafından ikinci bir eş bulunur ve adam kadınla evlenir. ikinci eşinden tam 9 tane çocuğu olur. doğan 9 çocuğun 9'u da biyolojik annelerine anne değil abla, üvey annelerine ise anne derler*. çünkü kadın çocukların her şeyiyle ilgilenmiş ve çocukların annesi olmamasına rağmen çocuğu doğurmanın aslında pek önemli olmadığını asıl meselenin çocuğu büyütmek, yetiştirmek olduğunu bizlere göstermiştir*..