Boşa çalışan fakültelerdir. Ülke kaynaklarını tüketen mezun olanların amele, inşaat işçisi olduğu şansı olanların polis olunca mutluluk gözyaşı döktüğü, öğretmen olacaksınız diye verilen 4 senelik eğitimden sonra gözlerini paspas yaparken açan, bazılarının intihar ettiği bazıların beyin bedava deyip kafayı kırdığı fakültedir. Bu fakülteyi hala tercih edenler varsa çevrenizde bir daha uyarın derim anlamazsa dövün hatta, gelecekte hak verecektir size.
önüne eşek bağlasanız mezun olmaz eğer ki fakültenin bağlı olduğu üniversite iyiyse, ancak bu fakülteye girişte anadolu öğretmen lisesi gibi bir faktör etkili olduğundan (bir zamanlar) ciddi bir kalite sıkıntısı yaşandığı da doğrudur. fakat eğer işini ciddiye alan akademisyenlerden eğitim alıyorsanız genelde başınızı kaşımaya vakit olmuyor, söyleyeyim.
Adam gibi bir universitede gayet basarili olan bolumlerdir. Bende bu ocakta egitim bilimlerinden mezun oluyorum ve gayet guzel bir ise baslamis bulunmaktayim.
Burada unutulmamasi gereken orada size ne ogretildigi degil sizin ne ogrendiginiz ve ne kadar kendinizi gelistirdiginiz ile ilgilidir. Bu kural diger bolumler icinde gecerlidir. Ne insanlar taniyorum muhendis bos girip bos cikiyorlar, egitim fakultelerine bok atmaya yer aramayin.
resmen sentezdir. o kadar farklı kültürden insanı birleştirir ki tükiye'deki çeşitliliğe şaşarsınız. ayrıca sağlam üniversitelerin eğitim fakültelerindeki öğrenciler yata yata geçmez. hele bir de bölüm hocaları gerçekten o bölümün hocasıysa... (diğer üniversitelerdeki tüm bölümler yatıyor zaten.) aynı zamanda çok fazla terim olmadığı için ya da herkes bu aslında terim olan kelimelerin anlamını bildiğini sandığı için ''ehehaheha bunlar da ders mi yeaa'' gibi tavırlarla fazlaca karşı karşıya kalan öğrencilerin bulunduğu fakültelerdir.
genelde resmi ve soğuk bir havası oluyor bu fakültenin. her telden insan barındırıyor. kantinleri de kıraathane gibi oluyor. ama ne yapalım demek ki öğretmen olmak öyle lay lay lom bir iş değil eğer hakkını veriyorsanız tabi ki.