8 ay öncesinden projesi üzerinde uzun uzun çalışılan, cast, oyuncu, yönetmen seçimlerin de kafa patlatılan, 1,5 ay ön hazırlığı yapılan ve bu hazırlığa yüzlerce milyar harcanan, aslına uygun olsun diye Gaziantebin Oğuzeli ilçesi Doğanpınar köyüne kocaman bir set inşa edilen, teknik ekibi, söförleri, şirketleri, oyuncuları ile tek tek uğraşılan, sürekli çıkan aksilik ve olumsuzluklarla savaşılan, en başından en sonuna kadar her anı emek verilerek yapılan bu dizinin verilen bunca meşakete tezat düşmesi, bir çalışan olarak beni ziyadesiyle üzdüğünü ilan ettiğim başlıktır.
bir şekilde denk gelip de ilk bölümünü seyredenlerin kesinlikle galeyana gelmemesi gereken bir dizi. evet, siz de kameralı bir cep telefonu ve sokaktan toplayacağınız on adamla daha iyisini yapabilirsiniz. her şey böyle başlıyor zaten. ama mesele bu değil. sonsuz sınırsız mesajlar var efendim bu dizide. aklımızın yettiği kadarını açıklayalım:
öncelikle devir değişti ve tabii ezo gelin de değişti gibi bir ön kabule ihtiyaç var bu diziyi anlamak için. öyle ne alakası var, efsane nerede gibi soruların hiç lüzumu yok. bizim düşündüğümüzü yapımcılar düşünemiyor mu? tabii ki düşünüyor ve dahi bizim yerimize düşünüyor, hesaplıyor her şeyi.
öyle hikayeye, senaryoya filan kafayı takıp düşünmeye gerek yok mesela. her şey anlaşılabilir. kötü adam, sapına kadar kötü; kötülükten başka hiçbir şey yapmıyor. iyilere biliyoruz, çok yazık oluyor. ne yaşanıyorsa hepsi gerçek. ayrıca bir oyunculukla kandırmıyor bizi. isteseler öyle kötü şive taklidi yapmazlar, yüzlerine bir anlam, bir ifade verebilirler. ama sahtekarlık yok. biz gidişattan anlayamıyor muyuz, nerede gülüp nerede ağlayacağımızı?..müzik ne diye giriyor efendim.
bizi anlatıyor, bize yakın bu dizi. montajının windows movie maker'da yapılmasının hikmeti de burada; ışıkların, seslerin mucizesi de...isteseler daha iyisini yapamazlar mı? alasını yaparlar hem de. ama olmaz bize fazla gelir bu, entel işi olur, yalan olur...
ben son söz olarak, en az yetmiş beş bölüm devam etmesini temenni ediyorum bu dizinin, hiç bozulmadan ve bir de yapımcılara selam ederek bir istekte bulunmak istiyorum buradan: sizin de gözleriniz cem özer'i aramadı mı efendim o duygu sağanağı altında?..saygılar.
ezo beyaz benizli, yanakları kırmızı boyalı gibi, siyah top top saçlı, işveli, endamlı, çok güzel bir kızdı. çevresinde çok beğenilip, sevilen iyi huylu birisiydi. köyden kervan yolu geçerdi. ezo'nun evi de yol üzerindeydi ve kapının önünde su küpü dururdu. deveciler o evden su ister, ezo da çıkıp su verirdi. güzelliğiyle dikkat çeken ezo bu çevrede ünlendi. onu görmek için özellikle su istemeye gelenler oluyordu. 20 yaşına geldiğinde köyden şido hanifi ile değişik usulüne göre evlendirildi. bir yıl evli kalan ezo geçinemediği için boşandı.yörede değişik usulü evliliklerde ayrılık kabul görmese de ailesi ezo'yu haklı bulduğundan karşı çıkmadı. ayrılık nedeni ise şöyleydi: şido hanifi başka bir kız seviyordu, o kızın erkek kardeşiyle anlaştı. kendi bacısı (kızkardeşi) ile değişik yapacaklardı. ancak, bu kızın yakınları tarafından duyuldu, değişik yapacakları gün kızın gitmesi engellendi. bunun üzerine şido hanifi bacısını ezo ile değişerek evlendi, ama aklı diğer kızda kalmıştı. evlendikten sonra ezo evde yalnız yatar, şido hanifi de harman yerinde sevdiği kıza türkü yakar, saz çalar uyumazdı. bu durum ezo'nun gücüne gidiyordu, ben bu kadar güzelken neden başkasına bakıyor diye kahredip geriye, babasının evine döndü. bunun sonucu değişik kuralı olarak şido hanifi bacısını geri çekti ve önceden sevdiği kızla değişik yaparak yeniden evlendi. kızın erkek kardeşi ise şido hanifi'nin kız kardeşini dul olarak kabul etti ve yörede az görülen kız-dul değişiği yapıldı. şido hanifi sevdiği kızla evlendi ancak ezo'yu kaybedince değerini anladı ve pişman oldu. ezo altı sene dul oturdu, daha sonra da istemeyerek suriye'nin kozbaş köyünde yaşayan teyze oğlu memey ile 1936 yılında değişik olarak yeniden evlendirildi. bu evliliğinden altı kız çocuğu olan ezo, köyünden ayrı yaşamaya dayanamayarak vereme yakalanarak 1952 yılında 43 yaşında öldü. vasiyeti üzerine cenaze köyünü gören bir tepe üzerine gömüldü. yaşadığı bahtsızlık çevresi tarafından üzüntüyle karşılanmış arkasından ağıtlar yakılıp türküler söylenmiştir. bu türkülerin ise kısa sürede dilden dile yayılarak anonimleşmesi ezo gelin'in türkiye çapında tanınmasında en önemli etken olmuştur.
-Adı sevgi, aşk, gurur, onur, güzellik, memleket özlemi ve sabır ile özdeşleşen Ezo Gelin'in hayatının dizi olacağı ve dizide Ezo Gelin'i oyuncu Nurgül
Yeşilçay'ın canlandıracağı bildirildi.
Film Yapımcısı Yaşar irvül, yaptığı açıklamada, Orhan Elmas'ın eseri Ezo Gelin'in haklarını 8 yıl önce satın aldıklarını söyledi. Eseri dizi yapmaya karar verdiklerini ve dizi için kadro belirleme çalışmaları yaptıklarını ifade eden irvül, şöyle konuştu:
''Dizide Ezo Gelin'i en iyi canlandıracak kişinin Nurgül Yeşilçay olduğunu düşündük ve kendisi de bu teklifimizi kabul etti. Dizinin çekileceği yer konusunda biraz tereddütte kaldık. Gaziantep halkı ve başka bir kentimiz dizinin kendi şehirlerinde çekilmesini istiyor. Ancak biz hikayesine uygun olarak diziyi büyük ihtimalle Gaziantep'te çekeceğiz. Önümüzdeki hafta kente gelerek yetkililerle görüşmeler yapacağız.''
irvül, Ezo Gelin'in dizide günümüze uyarlanacağını ve dizinin çekimlerine eylül ayı sonunda başlamayı düşündüklerini belirtti. Dizinin 78 bölüm olarak planlandığını ifade eden irvül, birçok kanalın diziyi yayınlamak için kendilerine teklif getirdiğini kaydetti. irvül, senaristliğini Ahmet Yurdakul'un yapacağı dizinin kendileri için çok önemli olduğunu ve dizinin büyük yankı uyandıracağını ifade etti.
EZO GELiN'iN HiKAYESi
Asıl adı Zöhre Bozgeyik olan ''Ezo Gelin'', 1909 yılında Gaziantep'in Oğuzeli ilçesine bağlı Dokuzyol (Uruş) köyünde doğdu. Büyüdükçe güzelliği dillere destan olan ve çevre ilçelerden herkesin görebilmek için Dokuzyol köyüne geldiği Ezo Gelin, 20 yaşına geldiğinde, aynı köyden Hanefi Açıkgöz ile ''berdel'' usulüyle evlendirildi.
Hanefi Açıkgöz, Ezo Gelin'e karşılık, halası Hazik'i, Ezo Gelin'in ağabeyi Zeynel Bozgeyik'e verdi. Ezo Gelin bu evliliğe, ancak 17 ay dayanabildi ve babasının evine döndü. Daha sonra ise niceleri Ezo Gelin ile evlenmek için talip oldu.
Suriye'de bulunan teyzesinin oğlu Abuzer Memey Ezo Gelin'i yine ''berdel'' kurallarına göre istedi ve Ezo Gelin ekonomik nedenlerle Abuzer Memey ile evlenmek zorunda kaldı. Ezo Gelin'in 6 kız çocuğu oldu ancak bu çocuklardan sadece Celile isimli kızı yaşadı.
Memleketinden uzak, vatan hasretiyle Suriye'de yaşamını sürdüren Ezo Gelin, verem hastalığına yakalandı. Hastalığı sırasında eşinden ölmesi halinde memleketinde toprağa verilmesin, bunun mümkün olmaması halinde Bozhöyük'ün Türkiye'yi gören bir yerine gömülmesini istedi.
Ezo Gelin mezar taşındaki yazıya göre 1952 yılında, Oğuzeli Nüfus Müdürlüğündeki kayıtlara göre ise 1956 yılında öldü.
Ezo Gelin Suriye'de, Türkiye sınırına yarım saat uzaklıktaki Carablus ilçesi Bozhöyük köyündeki bir höyüğe gömüldü. Mezar taşında ise ''Emir Kızı Ezo Gelin. Doğumu Türkiye'nin Gaziantep ilinin Oğuzeli ilçesinin Dokuzyol (Uruş) köyü 1909. Ölümü 1952. Uzun zamandır çektiği verem hastalığından ve gurbetlik acısından öldü'' ibaresi yer alıyor.
Ezo Gelin'in mezarı, 43 yıl sonra kardeşi Kenan Bozgeyik'in dönemin Oğuzeli Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız'a başvurması ve Suriyeli yetkililerle yapılan görüşmeler sonucunda, 23 Eylül 1999 tarihinde Gaziantep'e getirildi ve Dokuzyol köyünde düzenlenen törenle defnedildi.