ezilen ulus milliyetçiliği

entry5 galeri0
    1.
  1. tarih bilmeden yapılan siyaset bilimin ne kadar ahmakça olduğuna kusursuz bir örnektir.

    ezilen ulusların milliyetçiliğini savunanlar, ezen ulus milliyetçiliğinin her zaman ezilen ulus milliyetçiliğinden evrildiğinden habersiz değildir aslında... burada bu konularda ahkam kesecek kadar kendini kültürlü sayan biri, alman (nazi) milliyetçiliğinin hangi koşullarda filizlendiğini bilir, israil faşizminin altında yatan ezik ulus psikolojisinden haberdardır.

    türk milletçiliği de benzer yollardan geçti. osmanlı devletinin kurucu öğesi olan türkler büyük bir imparatorluk kurmuşlar, viyana ya kadar gitmişlerdir. 1699 karlofça antlaşmasıyla beraber toprak kaybetmeye başlamışlar ve 200 yıl boyunca Rumeli'deki egemenliklerine adım adım son verilmiştir. bu durum avrupa kamuoyu tarafından son derece doğal bir süreç olarak değerlendirilmiştir. avrupa diplomasisi de bu gidişi iteklemekten geri kalmamıştır. onlara göre türkler tanımadıkları bir dine mensup, ilkel ve istilacı bir güçtüler. onları istila ettikleri yerlerden çıkarmak kaçınılmaz bir süreçti.

    türk insanı için bu süreç tam bir karabasandı. osmanlı devleti hoşgörülü, adil yönetmeyi hedefleyen siyaseti sayesinde balkanlara kolayca yayılmış uzun yıllar buraları egemenliği altında tutmuştu. bundan yararlanan türkler rumeliye kalabalık bir biçimde göçtüler ve yerli hıristiyan halklarıyla barışçıl ilişkiler kurdular. fakat osmanlı egemenliği son buldukça türklerin yerleşmiş oldukları yerlerde barınmaları imkânsız hale geldi. osmanlının yerini alan devletler bu insanların ülkelerinde kalmasını istemiyorlardı. savaş koşulları ve kırımlar sağ kalanların birçoğunu göçe zorluyordu.

    türkler rumeliden göçün ıstıraplarını iki yüzyıl boyunca yaşadılar. bu süreçte onların tek avuntusu göçebilecek eski bir yurtlarının olmasıydı. fakat birinci dünya savaşı sonunda dayatılan sevr antlaşması gösterdi ki rumeli'den çıkarılan türklerin şimdide Anadolu dan çıkarılması süreci başlıyordu. son yurt durumunda olan Anadolu nun da gidici olduğunun algılanması bütün türklerde bir travma etkisi yarattı.

    batılılar için bu normal bir durumdu çünkü

    1-)1071'den önce Anadolu da türkler yoktu

    2-)türkler uygarlıkta geriydiler

    3-) müslümandılar.

    birinci gerekçe tarihsel hak gerekçesiydi. hemen hemen aynı gerekçeyle siyonist yahudiler filistine yerleşip 2000 yıldır orada yaşayan arapları kovacaklardır. filistinlilerin yapamadığını türkler yaptı. mücadeleye girip sevr i geçersiz kıldılar ve lozan ı kabul ettirdiler.

    fakat atatürk lozanın batının gözünde geçici olduğunu duyumsuyordu. lozanı sürekli kılmanın yolu, türkiye nin avrupalı gibi güçlü, eğitimli ve kültürlü, üretken, sanayileşmiş ve zenginleşmiş olmasındaydı. atatürk devrimlerinin amacı buydu. bu çok zor bir işti çünkü halkın %95'i okuryazar bile değildi.

    tam bu nokta da günümüz türk milliyetçiliğinin temellerini atan resmi ideolojinin tarih yazımı devreye girer. söz konusu tarihçilik, sevr in kuramsal çerçevesine karşı bir hareketti. türkleri uygar olmadıkları için anadoludan çıkartmak görüşüne karşı uygarlığın orta asya da doğduğu tezini ileri sürmek bir savunma oluyordu. türklerin 1071 den önce anadoluda var olmadıklarına karşı oranın en eski uygarlıklarından biri olan hititlerin türk olduklarını hatta en eski mezopotamya uygarlığını kuran sümerlerin de türk olduklarını söylemek ve adlarını iki önemli devlet bankasına vermek yine bir savunma oluyordu.

    atatürk bu tür tarihsel görüşlerin ortaya konmasını her bakımdan özendiriyor ve yakından izliyordu. atatürk için başka ülkelerin insanlarını etkilemek kadar türkleri etkilemek de önem taşıyordu. iki yüzyıldır sürekli yenilgi yaşayan sonra da yurdundan kovulmak istenen geri kalmış bir halkın gayrete gelmesi için öncelikle psikolojisini düzeltmesi, aşağılık duygusunda kurtarılması gerekiyordu. söz konusu tarih çalışmalarının böyle bir yararı olduğu açıktır.

    işte durmadan dillerine doladıkları faşist türk milliyetçiliği böyle doğmuştu. can alıcı soru bu günkü kürt milliyetçiliğinden ne farkı vardır bunun. kürt halkının kendi devrimini gerçekleştirmesi yolunda kürt milliyetçiliği bilincinin oluşmasının hayati önemde olduğu kesin; ama bir yandan bunu sağlamaya çalışıp diğer yandan davalarına (ve terörlerine) meşruiyet kazandırmak için ve sol cenahın desteğini sağlamak için anti faşist söylemlerde bulunursanız tutarsızlıklarınız her fırsatta yüzünüze vurulacaktır.

    sizde orospu karı gibi kıvırdıkça kıvırırsınız...
    1 ...
  2. 2.
  3. "ben sosyalistim yea" diyen birde bunun üstüne ben "milliyetçi sosyalistim yeu" diyen arkadaşların şiddetle öğrenmesi/cevaplaması gereken milliyetçilik.

    Meşru mu?

    değil mi?
    1 ...
  4. 3.
  5. öncelikle tc'de türk(egemen ulus) milliyetçiliği ile , kürt milliyetçiliği(ezilen ulus) bir değildir. basit iki örnekle bunları açıklayabiliriz;

    milliyetçilik 1-) burası benim ülkem. benim dediğim olur. benim milliyetim üstündür. kürt yoktur, laz yoktur. türküm diyeceksin, türküm demek zorundasın. göründüğü gibi belirleyici yaptırım ve tahakküm gücüne sahip.

    milliyetçilik 2-) ben kürdüm, kürtlüğümle dilimle kültürümle varolacam yok olmayacam (ezilen ulus) var süreciyle alakalı burada dayatma yok varolma mücadelesi var.

    şimdi bu iki milliyetçiliği aynı görebilir misiniz? biri öldürmeye diğeri yasamaya yönelik. bazı dangalaklar her milliyetçiliğe karşıyız diyerek, ezilen yok olmaya karşı direnen bir ulusun hakli mücadelesine bilinçsizce karşı duruyor. lenin proleterya diktatörlüğünün ön aşması olarak proleteryaların aralarındaki bağların iyi ve çıkar amacı olmayan, zoraki siyasi bağımlılık olmama koşulu ile (bkz: ulusların kaderini tayin hakkı) ezilen ulus mücadelesini sınıf mücadelesinin önüne koymuştur ve ilerici görmüştür.
    1 ...
  6. 4.
  7. Ezilen ulus milliyetçiliği, sosyalistlerin daha fazla arka yapma amacıyla kullandıkları, sonra da paçavra gibi bir kenara attığı bir olgudur. Her ülkede mevcuttur. Ama belli kriterlere uyması gerekmektedir. Mesela Amerika'da, solcular kendi kriterlerine uyan Kara panterleri desteklemiş iken, kendi kriterlerine uymayan Nation of Islam'ı desteklememişlerdir.

    Aynı zamanda bu milliyetçilik, sosyalist bir ülkede vuku bulduğunda, sosyalistler buna şiddetle karşı çıkarlar. Mesela ülkemizde sosyalistler SSCB'de Türklere karşı uygulanan zulümlere sessiz kalmıştır. Bu arkadaşların milliyetçiliğine destek vermemişlerdir. Aynı şekilde sosyalistler, Kıbrıs'ta Türklere karşı uygulanan zulümlere sessiz kalmış, Enosis'i desteklemiş, ve Türklerin canını kurtaranları terörist olarak nitelendirmişlerdir.

    Demek ki ezilen ulus milliyetçiliği, iş Türklere gelince olmuyor. Nitekim onlar hiç bir zaman "ezilemezler". Ebedi "ezen" bir ulus olarak sosyalistlerce yaftalanmışlardır, ve onlara karşı yapılan her hareket, ilerici ve devrimci bir yapıdadır.
    0 ...
  8. 5.
  9. çevir yanmasın durumdur, ezilenlerin milliyetçiliği onları milli bir çizgiye sokacaksa bunlar nasıl komünist olacak?

    adamlar mücadeleyi milli temelli verecek başarı sağlayacak ve başarıdan sonra yaa bu milliyetçilik çok saçma kamile biliyor musun hadi bundan vaaz geçelim mi diyecek?

    bence ezilenlerin milliyetçiliği saçma, milliyetçiliği saçma görüp ezilenin milliyetçiliğini savunmak daha da saçma.

    ezen ezilen meselesini milli tabana indirgerse komünistler o zaman nasıl tüm işçiler kardeştir diyebilecek?

    a işçisi sonuçta ezilen ve diğeri b işçisi ezen halktan( etnik olarak yani) bu iki insanın birleşmesi nasıl mümkün olacak?

    bence saçma bu, sınıflar arası ayrımlar milli çizgide olmuyor( ki türkiye o kadar milli bir devlet olsaydı o halde tüm patronlar türk tüm hizmetçiler kürt olurdu, bugün tuvalet yıkayan türk kendini gayet üstün ırk zannedebiliyor o halde o ezildiğini bile farkında olamayacak kadar aptal olmuş oluyor ve kendi ait olduğu ırk onu ezmiş sömürmüş oluyor, buna karşı direnmek lazım yoksa belli bir ırka karşı değil bence)
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük