"bitmesin lan"
"saate bakın bi hele kaç?"
"bitme layyyyyn!"
dediğim nadir dizilerden. en azından türk yapımı olarak. gerçi biri çıkar derse michael scofield türktür onu bilemem. ayrıca jack shephard ne kadar da bizden değil mi?1 * gülüşü, konuşması, -resmen türk aksanı- olaylar karşısındaki duruşu falan. ki bu arada terminator tscc da ki en baba yapay zekanın adı da the turk. bu da bize bi işaret olsa gerek hollywood sinemasından.
demem o dur ki. dizi çok güzel. ama iki detay bu hafta da takıldı gözüme.* kör teyzemizin oğlu mertin gözüne bakmak için eğilmesi* ve eyşan ın şifre yi girerken birden gayetten kocasının sesini duyması ve bunun hiç alakasız birşey olup şifreyi işaret etmesi "ülen şunuda yapmasaydınız da tam olsaydı" dedirtti.
son iki bölümde toparlamış dizidir vesselam.bu haftaki bölümü puzzle ın en önemli parçalarını anlatıyor gibiydi ve arasına çok anlamlı duygusallık serpiştirilmişti.en etkileyici sahne ise ömerin kardeşi mertin abisinin mektubunu okumasıydı.çok zor olsa gerek sırf sevdiğini korumak için onun gözünde bir hiç olmak.
bugünkü 9. bölümün başında 8. bölüm yazıyordu sanırım. oha hata buldum!
neyse,
az önce yine efsane bir bölümü sonlanmış*, bir hafta nasıl geçer diye düşündürmeye başlamıştır. en son lostta oluyordu böyle şeyler, çok mu abartıyoruz harbiden mükemmel dizi mi çözemedim. bir de dayı-ezel arasında çatıda geçen diyalog fazla benzetmeli-soyut ve hızlıydı, anlayamadım nerde kimi neyi kastediyor. dayının cevabı ise manidardı:
--9.bölüm spoiler--
ben 10 senedir sadece seni düşünüyorum.
--9. bölüm spoiler--
çatıdaki konuşmadan sonra ezel mektup yazıp dayıya ver deyince, bir de mektupta "ben yokum" yazınca tırstım bir an, tek başına birşey beceremez o, dayısız olmaz bu işler. dayıyı karşına alamazsın öyle... neyseki başka birşeymiş.
bir de koca dayıya ramiz demek nedir? adam seni, oğlu bellemiş sen babana ramiz diyorsun.
neymiş be abi bu dizi. lan bi askere gittik bin yıl geri kalmışız gibi. ezel diye bir dizi çıkmış, kime bakıyorum ezel özentisi olmuş herkes. lan sağa bakıyorum ezel saati. sola bakıyorum ezel hırkası. önüme bakıyorum ezel boxer'ı.
güzel dizi galiba. ah birde şu bizim türk halkı dizi manyağı olmasa.
yanımda bir mendil ile göz yaşları içinde izlediğim dizidir. kenan hastası ağır abilerin , bu duygusal sahneleri nasıl izlediği ise ayrıca merak ettiğim bir konudur.
müzikleriyle, çekimleriyle, rengiyle, replikleriyle türk dizi olayını aşmışlardır. cansu dere yerine daha vurucu bakışlara sahip olan biri oynasaydı daha hoş olurdu. ama neyse artık olan olmuş. evet ezel şu anda show tv ekranlarında başlamak üzere. aha başladı.
ne derseniz deyin, ben ramiz ağaya çok güvenemiyorum, onun altından bir sey cıkıcak. ortada hiçbir sebep yokken, bu kadar ömere para vermesi, krallar gibi intikamını almasına olanak sağlaması filan akıl karı değil. tabi eğer bir sebebi varsa o baska. acaba bu ramiz ağa cengizlerin soyduğu kumarhanenin sahibi miydi? ne biliyim belki de hapse, ömerin yanına bilerek girdi, ömerin yapmadığını anlayınca onla birlikte bu işin içine girerek onun ve aynı zamanda da kendisinin intikamını almaya çalışıcak. en iyisi bekleyip görelim..
bu diziye silah girerse "normal" bir dizi olur. biz bu diziyi akilli olunup (yani silahsiz) intikam nasil alinir, onu görmek icin izliyoruz, en azindan biz (ben ve bir kac kisi).
9. bölüm fragmanında eyşan'ı kumarhane soygununun kamera görüntülerini izlerken görüyoruz. böylece güvenlik kamerası yok muymuş çok saçma diyenlere bir cevap gelecektir.
8. bölümde cengizin yine yardırdığı dizi olmuştur.
--spoiler--
kötü adamlardan bir tamirci dükkanında dayak yedikten sonra yüzü yara bere içerisindeyken ömer ve kerpetene dönerek;
-siz olmasaydınız daha az dayak yerdim lan! dediği an, okundugunda okuyucuya sik gibi gelen ama izlerken en azından kahkaha attıran replik olmuştur.
--spoiler--
edit: o kadar etkisinde kalmısım ki 8. bölüm yerine 9. bölüm yazarak yamulmuşum. uyaran ve kibarca taşak geçen arkadaşlara teşekkür ediyorum