--spoiler--
yaşadığı ülke laik bir cumhuriyet olup devlet ile din birbirinden ayrıldığı halde hala cami adında yapılar yapılıp bu yapılardan ezan adı verilen şarkılar dillendirilip müslüman adı verilen toplukların bir takım hareketler yapması karşısında şaşkınlığını gizleyemeyen ve önleyemeyen bir insanın büyük bir hayal kırıklığı ve anlatılamaz bir rahatsızlık ile hoşnutsuzluk ruh hali içerisinde dudaklarından döktüğü veryansındır.
--spoiler--
gerizekalı entryisidir. din motifi olan ezanın okunmasıyla, laikliğin ilgisi olmadığı halde bağdaştırmaya çalışan su katılmamış aptalın yazdığı entrydir. beğenmiyorsan siktir git denilesi bir yazarla karşı karşıyayız.
bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli
ebedi yurdumun üstünde benim, inlemeli diyenlerin kurtardığı bu vatanda elbette bunu hazmedemeyenler de olacaktır.
çok para kazanıp çanla uyandırılacakları ülkelere gitmelerini temenni ederiz.gerçi orda da bu sefer 18575869.sınıf vatandaş olacaklar ama değer bence.
işte budur aslında benim de dahil olduğum laik kesimi bu kadar itici,bu kadar antipatik yapan.
Kırmızı rujlarını sürüp,boyalı saçlarla herşeye karşı çıkarken 'ama biz layik kadınlarız' diyenleri seyrettikçe içim bulandı hep.
Soru:içki yasak mı?'
Cevap:'Türkiye laayiktir',
Soru:'Ama şort giyelim,'
Cevap:'laayik kalacak'
ideolojinin temel esaslarından çok, kitlelere anlatımında anlatıcıların da önemi büyüktür.Temeli çok sağlam olan bir fikri,düşünceyi..vs öyle bir kişinin eline verir ve öyle bir topluluğun savunmasına göz yumarsınız ki,henüz halka anlatamadan çürümesine sebebep olursunuz.
ikide bir ortaya kendilerini atıp 'Laaayiikiz' diyenler buna en önemli örnektir.işte yazarın kafasını karıştırmış olan da belki bu kitleye bakıp laiklik yorumu yapmaktır diye düşünmekteyim.
Laik yapı;tamamen devlet teşkilatlanması ile ilgilidir.Çok kabaca ve adeta ilkokul seviyesine göre anlatırsak;din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır.Laik olan devlet yapısıdır.Devletin anayasal hukuk sistemi üzerinde dinin söz hakkı olmaması durumudur.Bireyler laik olmaz,laik yapıya inanırlar.Devlet teşkilatının,yapılanmasının dini kurallara göre değil de modern hukuk yapılanmasına göre düzenlenmesidir.Bu sisteme göre,kabaca anlatırsak,devletin dini yoktur.Türkiye Cumhuriyeti Devleti;'Devletin dini islamdır' maddesini anayasadan 1928 yılında çıkardığı anda bu yapıya adım atmıştır.
Laik devlet, tüm inançlara eşit mesafede olmalıdır.Tamamen sünni bir yapılanma olan Diyanet işleri zannımca bu durumda sıkıntı yaratmaktadır,ancak ülkedeki cemmat ve tarikatların yolu da bu şekilde kesilebilmektedir.
Devletin laik yapıyı benimsemesi demek,atesit,dinsiz bir yol izlemesi demek değil,ülke içerisinde her inanç sahibinin inacını da rahat bir ortamda yerine getirecek durum ve güvenliği sağlaması demektir.Hiçbir baskı altında kalmadan bir müslüman nasıl ezan sesine uyarak namaza gidebilmeliyse,kilise de çanını aynı şiddet ile çalabilmelidir.Laik devlet tüm ibadethanelerin güven içinde faaliyet göstermesini sağlamaladır ve bunu yaparken de ülkesinin çoğunluğunun bağlı bulunduğu dini ayırmamalı hepsine eşit mesafede durabilmelidir.
inanç sahipleri ibadethanelerine farklı ibadete çağrılış yöntemleri ile gidebildikleri gibi,inanmayanlar da inançsızlıklarını yaşayabilmelidirler.
Laik devlet yapısı dinsiz bir halk öngörmez.Laik devlet; her inanca saygılı ve eşit mesafede duran devlettir ve bu devlet içinde ezan sesi,çan sesi..vs de olağandır.
Tüm bu sistem ..vs anlatımlarının dışında ,kaldı ki gelenek denen bir durum vardır ki,bugün en modern ülkelerin bile sığındığı yegane limandır.
"laiklik din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması demek değil miydi? ezanın ne alakası var din ile? demek ki bazıları laikliği din düşmanlığı olarak kullanıyor." düşüncesini öne çıkaran troll sözü.
başka ülkede yapacağı tatilde duyacağı çan sesinin ne kadar güzel olduğunu burda arkadaşlarına ki varsa(özgürlüğü hazmedemeyenler yalnız kalmaya mahkumdur)ballandıra ballandıra anlatacaktır. ama vah ki ezan sesine tahammül edemiyor güzelimiz.
NOT: insanlar hiç bu kadar bencilleşmemişti. kendinizin 2 gram çıkarı için başkalarının dünyalarını yıkmaktan vazgeçin artık. nasıl bir ülke ki en fazla özgürlükten bahseden insanlar başkalarının özgürlüğüne tecavüz ediyor.
arnavutköy'de doğup, büyümüş birisi olarak evimizin tam arkasında kilise var.
her sabah saat 08:00'de ve akşamüzeri 17:00'de çan sesi duyarım.
sabahları bazen onunla uyanırım. insanların inancıdır der, hakir görmem, uyandırdıkları için sövmem,
islam hoşgörü dini olduğu için onlara kızmam.
zaten din özgürlüğünden bahseden insanların çoğu faşist,
totaliter bir yapıya sahip oluyor nedense. tek taraflı düşünce.
ama onlara sorsan, bizim tek taraflı düşündüğümüzü söylerler.
ayrıca ezan sesini duyarak uyanabilsem ne güzel olurdu.
ezanın okunduğu saatte uykunun en ağır olduğunu tahmin ettiğimden, sabah ezanına kalkmayan birisinin ezan sesini duyması mümkün değildir. eğer geceden kalma gibi bir durum yoksa. nerden biliyorum, çünkü uyanık olmadığım hiçbir zaman sabah ezanının sesini duymadım. yabancılar, diğer dinlere inanan insanlar bile ezan sesinden rahatsız değilken, ezan sesinin bizim bir parçamız olarak görürken, içimizde yaşayanlar neden bu durumu kabullenemiyor anlayamıyorum. burası müslüman bir ülke, dine inanmayabilirsin, o dine inananlara onların inandıklarına saygılı olmalısın ki, onlardan saygı bekleyebilesin.
--spoiler--
öncelikle camiler inanan insanların yaşam alanlarına yakın yerlere yapılmalıdır. hoş hiç yapılmasalar daha iyi olur ya neyse. böylece inanmayanlardan uzak olmuş olmaları sağlanır.
--spoiler--
(bkz: saçmalamanın bokunu çıkarmak) bu ne demek lan? kancık bu ülke müslüman ülke inanmayan deyyuslar gitsin sikime kadar yolları var.
ezan sesiyle uyandırılmayı içime sindiremiyorum diyen insan bir kere tövbe demelidir, ayrıca müslüman ak parti hükümetinin iktidarında yaşadığını unutmamalıdır.
Kilise çanı çaldığında salyalarını akıtıp papaz yakabilecek bu kadar örümceğin içinde yaşamaya tahammül edemeyen, faşist kafatasçıların da saldırısına ugraması muhtemel yazarın saygı duyulması gereken düşüncesidir.
saygı duyulan bir ifadeye sahip olmak için birçok insanın inancına ve bu inancın gerekliliklerine de saygıyı esas almak gerektiğini bilmeyen sözde özgürlükçü yazarlarca savunulan sıçmık düşünce.