Mukemmel bir film basrollerinde Domhnall Gleeson, Alicia Vikander, Oscar Isaac'in oynadigi bilimkurgu filmi.film akici ve surukleyiciydi.ayrica filmin basindan beri gerildim.
Caleb adli cok iyi bir programci yarisma sonucu dunyanin en unlu teknoloji firmasinin gizemli ceo'sunun dağ evinde bir haftalik ödül kazanir ve bu yarisma sonucunda 'yapay zeka 'ile yapilan bir deneyde kendini bulur.ceo'nun adi natham bateman'dir ve kendi urettigi robotlarin yapay zekasini caleb'le test etmektedir.baslangicta caleb robotlari test ettigini dusunse de daha sonra aslinda kendinin test edildigini anlar.ava adli robotun caleb'i cinsiyet,empati,hayal gucu ,bilincalti gibi kavramlari kullanarak onu sevdigine ikna etmistir.sonu sacma bitmis diyenler var.aslinda filmin verdigi mesaja gore dogru son.filmin bize anlatmak istedigi yaptigimiz teknolojinin bizi yenip bize hakim olmasi.filmde bir sahnede su replik geciyor:
-ava icin uzuluyo musun?kendin icin uzul dostum.Gunun birinde yapay zekalar bizim afrikadaki iskeletlere baktigimiz gibi bize bakacaklar.
Yani kendi urettigimiz robotlar bir gun bize galip olabilirler.filmin sonunda da zaten insani kandiran robot ,nathan'i öldurup caleb'i de tutsak birakarak kaciyor.
--spoiler--
Filmi az önce izledim ve alt metin bence şudur; Bilimde ne derece ileri gidersek gidelim insan denen varlığın algoritmaları pek üstün değil. Tamam kendimizden bile daha zeki makineler yapabiliyoruz ama mesele de bu zaten. Kendinden daha zekisini yapınca evrimin temel kanununu çiğnemiş oluyorsun; survive. Eğer doğadaki baskın canlı olma özelliğini yitirmemek için yeterince dikkatli olmazsan başına geleceklerden de sen sorumlusun. Zaten şirket sahibi Gökhan Türkmen kılıklı herifin de düştüğü çıkmaz bu.
Ayrıca filmde dikkate değer bir nokta daha vardı; Robot yaratıcısına şunu soruyor; "Senden nefret eden bir şey yaratmak nasıl bir duygu?" bu bence hem Tanrı'ya hem de yapay zeka çalışanlara sorulması gereken bir duygu. Yaratıcı olma hissi genelde kendine hayran bırakmak ve bak bak neler yapabiliyorum mantığında ilerler ama ya yaratılan senden nefret ederse?
hayatımda belki de izlediğim en dramatik bilim kurgu filmlerinden. domhnall gleeson'ın oyunculuğunu beğenmedim ama alicia vikander ile oscar isaac tek kelimeyle döktürmüş.
son zamanlarda bu kadar çok yapay zeka filmi izleyince gelecekte gerçekleşeceğine ve 30 sene içinde ölmezsem buna benimde tanık olabileceğimi düşünmeye başladım.
blue book bana gerçek hayatta direkt google'ı anımsattı ama nathan hangisidir bilemedim.
ayrıca "Bilinç sahibi bir makine icat ettiysem, insan değilim. Tanrıyım."
sonradan gece eklemesi: ya şaka maka bir yana şu deri olarak falan insanlar gibi olan robotlar çıksa da filmdeki gibi seks ihtiyacımızı oradan giderebilsek dünya daha iyi bir yer olurdu. hem erkek hem kadın herkes için daha rahat olurdu. derdi yok tasası yok robotla seksini yapıyorsun. zaten seks artık üreme olmaktan çıktı kafan rahat. arabaya ne kadar para verirsem bu robota en az o kadar verirdim. şu teknolojiyi geliştiren 10 bin dolara satsa parayı kırar bak. 20 bin dolarda verebilecek milyonlar vardır şu dünyada.
müthiş doğa görselleriyle ve mekanlarla süslenmiş, dramatik bilim-kurgu filmi.
bir makinaya bilinç verebilirsiniz belki ama işin en ilginç kısmı, onun bilgileri nasıl algıladığı, dünyayı nasıl görüp, yorumladığı.
en önemlisi de bilinci olduğunu düşündüğü bir varlığa insanın yaklaşımı.
etkileyici bir film, yapay zekaya psikolojik açıdan bakıyor.
oyunculuklar iyi, özellikle oscar isaac ve Alicia Vikander çok başarılı. zaten filmde biri daha çok figüran, 4 kişi var *
şahsi puanım: 7,8/10
edit: az önce bitirdiğim the machine'den sonra fikirlerim değişmedi ancak, the machine'in ex machina'nın öncülü bir film olduğunu düşündürdü. türün meraklıları için alternatif olarak önerilebilir.