bugün

benim.

cocuk istemiyorum bu saatten sonra. gectim o yası ben.
cocuk istemedikten sonra evlenmek sart degil.
evlenme hayalim kalmadı artık dolayısıyla.

ama yukarda allah var. deli gibi bi hayat arkadası istiyorum. yalnızlık allah a mahsus bence. surda hazırladıgım yemegi karsılıklı oturup iki kisi yediginde bile yalnız yemeye gore kat kat keyifli oluyor bence.
(bkz: barbara mcclintock)
bir öğretmen arkadaşım böyleydi. hanım hanımcık bir kadındı, çok samimi değildik ama benimle bir gün dertleşti, evlenmek istemediğini, aile ve toplum baskısı yüzünden 40 yaşından sonra bir subay (veya albay) ile evlendiğini söylemişti. çok mutsuzdu yahu, hayatımda onun kadar mutsuz bir kadın görmemiştim. üstelik bu evlenmek istemeyen kadının birde ikiz çocuğu olmuş, eziyete bak.

ülkemizde toplum "özgür" bireylerin kararlarına asla saygı göstermiyor maalesef.
Evet, başka soru?
istisnalar kaideyi bozmaz bu tarz kadınların bir çoğunun doğup, büyüdükleri evde; kavga, gürültü hiç eksik olmamıştır. Dolayısıyla aile düşüncesi bile onları endişelendirmeye ve korkutmaya yeter. Ya ben de evlenince mutlu olamazsam, çocuklarım da benim gibi mutsuz bir çocukluk geçirirse diye düşünüp dururlar. işin garip tarafı şu ki, genelde ipsiz sapsız adamları severler. Issız adam tiplemeleri falan hoşlarına gider. Orta yaşlara kadar bu gelgitli ve karmaşık durum içinde debelenip durduktan sonra, çevrelerinde evli barklı mutlu insanları görüp; acaba bende evlensem böyle mutlu olabilir miydim diye düşünürler. Mutsuz bir çift görünce de iyi ki evlenmemişim diye avunurlar. Kendi içlerinde mutsuz ve huzursuz oldukları için, evliliği bunu düzeltebilecek bir olgu sanırlar. Halbuki tek yapmaları gereken kendileriyle mutlu olmayı başarabilmektir. Gerisi zaten ip söküğü gibi geliyor. iş, evlilik vs...
Benimle ortak yönü olan kadındır. Oturup bi çay içebiliriz.
güncel Önemli Başlıklar