kadın veya erkek yokluğu çekerken evlenmeyin.
lambayı nerede söndürdüğünüzü unuttuğunuz bir ortamda fink atarken evlenme teklif edin. yoksa içinizde ölene kadar, "acaba bekarlıktan bıktığım için mi evlendim" diye ukte kalır.
Çok sevin, sıkı sıkı sarılın. imzayı atınca tapusunu almış gibi davranmayın. iki saat dışarı çıktı diye darlayip aramayın. Giyeceği çoraba kadar ne karışın ne de hayatını düzenlemeye çalışın. Sevgiliyken gece yatarken iyi geceler yazıp, onu düşünüp gülümseyerek yatıyorsun ya. O sevgiyi, merhameti, anlayışı kaybetmemek için sınırlara ve kişiliğine saygı duyun. Yoksa bir bakmışsın yanında yatan sevgilinin kıymetini bilmemis, arkani dönüp uyurken bulursun kendini ve onu. Terapi odaları aşık ama duygusal olarak uzak çiftlerle dolu maalesef. Evliliği, nikahı basit bir düzenleme olarak görsek; çok abartmasak ne güzel olurdu. Sevgilinle eve çıkıyorsun, güne birlikte başlıyorsun, bundan fazlası değil zaten. Güne birlikte başlamak, gün sonunda yanında olmak...
Not: tabi bunlari önce kendime tavsiye ediyorum.
Kendinizi satmayın evlilik öncesi. Her ne iseniz o olun. Sonrasında "sen çok değiştin" dedirtmeyin.
Ama iyi ama kötü sizi olduğunuz gibi tanısın o insan. Çünkü "kendi evinizde" kendiniz gibi davranacaksınız çünkü.
(bkz: evlilik sözleşmesi)
evlenmedim ama zerre kadar aklınız varsa erkekler bunu yaptırın. yoksa karınızdan ayrılırsanız bi ömür nafaka ödersiniz, eski karınızda başka erkeklerle o paraları çatır çutur yer.
birbirinizin kıymetini bilecekseniz evlenin her iki taraf içinde gözünüz asla dışarda olmayacaksa evlenin birbirinizden birşey saklamayacaksanız evlenin.