Eşimi çok severdim sabah onu uyandırana kadar sevimli sevimli uğraşırdım. Kahvaltıyı ya ben hazırlardım ya da birlikte yine gülerek hazırlardık. Eve gelip çalıştığı zaman neden eve iş getirdin diye kızmaz onu izlerdim. Meyve, kahve götürür sonra da daha fazla yorulmasını istemez saçlarıyla oynayarak uyuturdum. Ev işlerinde bana yardım etmesini isterdim çünkü ortak kullanım alanında herkesin görevi var diye düşünürdüm. Ailesine saygım ve sevgim sonsuz olurdu çünkü onun değer verdiği şeylere değer verirdim.
Onu dinlendirir yormazdım. Insan birini sevince ve karşılığını alınca hep onu mutlu etmek etrafında dört dönmek istiyor.
Yaşamadan bilemesiniz. Tahminde bulunmak elbette güzel ancak çoğu tutmayacak bilesiniz. Kötü zannettiğiniz yönleriniz evlilik içinde iyiye dönüşebilir. Tam tersi de geçerli tabi.
ilk ve en çok dikkat edeceğim şey toplumsal normların, cinsiyetçi görev paylaşımlarının üstesinden gelecek olmak. bunu önce kendime sonra eşime olan saygımdan dolayı yapacağım. evet yemek yapabilirim, evet bulaşık yıkayabilirim, evet çamaşır yıkayabilirim çünkü şu an hepsini yapıyorum zaten, yeni bir şey olmayacak benim için. neden yapmayayım? televizyonlarda daha küçüklükten beri bize öğretilen sözüm ona 'türk aile yapısı' gereği eve gelip ayakları salondaki sehpaya uzatıp çorapları çıkartıp bir kenara fırlatınca mı normal olan oluyor? çocuğumu da şu televizyon denen illetten uzak tutarım, onu da şimdi yeniden fark ettim bak, güzel oldu.
Bahsedilen bütün iyi özellikler ilk 3 ay geçerli ergen hezeyanları. Kötü özellikler daha gerçekçi, yani kötü özelliklerini burada sergileyenler ideal eş konumunda. 13 yıllık tecrübemle bu işin kesinlikle Rio karnavalı olmadığına bahse girerim.