evde kalmak

    3.
  1. tıp fakültesi 4-5-6. sınıflarındaki kızların yaşadığı sendrom
    9 ...
  2. 81.
  3. Beni beğeneni ben benbeğenmem. Benim beğendiğim ise beni beğenmez durumundan kaynaklı olarak hızla yol aldığım makam, mevki.
    8 ...
  4. 77.
  5. otobüste yanımdaki teyze dürtükledi az önce. bekar mısın sen diye sordu? nalaka. neden dedim, kilitlendi enişte var mı diye. enişte var mı?ben çok fena evliyim teyze ziyade olsun dedim.

    güzel kızların kapılmasından, okulda yaşanan hunharca ilişkilere kadar söylendi.

    neyse efendim. oğlunu göstermek için tekrar dürttü bi muddet sonra. çok yakışıklı oğlum. güzel bekar arkadaşın var mı? melek gibidir oğlum. gülme kız var mı bekar arkadaşın? diye butun kozlarini oynadı.

    evde kalmış erkeklere söylüyorum orda burda madara ediyolar sizi.

    galiba anne oğlunun pezevengidir.
    7 ...
  6. 8.
  7. koca kahrı çekmemek, hayatını yaşamak, kimseyi iplememek, kimseye hesap vermemek vsvs...
    6 ...
  8. 25.
  9. etimolojisine baktığımızda şunu görürüz bu ifadenin. evlenmeyen kadın evde kalır, yani evde oturur, annesinin babasının evinde. oysa türkiye'de çoğu kadın için bugün bile evlenmek de evde kalmaktır. kadın ancak kendi ayakları üzerinde durduğu zaman evde kalmaz. aksi halde toplumsal olarak zaten ona en uygun yer olarak hep ev seçilmektedir. evde eşine yoldaş, çocuklarına ana... işte 21. yüzyılda evde kalmak budur.
    6 ...
  10. 18.
  11. kadınlar için uydurulmuş olsa da yanlış uydurulmuş söz öbeğidir. kadınlar kimsenin malı değildir, "evde kaldı anaamm, elimizde patladı kız çocuuumuz" psikolojisiyle zaten bir yere varamayız. kimse evde kalmaz. evlilik, bireyin okul seçimi, iş seçimi gibi kendine özgü seçimler silsilesinin bir parçasıdır. ve insanlar bireylerin yaptıkları tercihlere saygı duymak zorundadırlar.
    5 ...
  12. 22.
  13. kötü bir evlilik yapmaktan çok daha iyi olan bir durumdur.
    5 ...
  14. 71.
  15. zorunluluklar aslında hayatta istenenin olmadığının ilanı ve kabulu olduğu gibi, zorunlulukla yapılan evlilik te evliliğe daha fazla zorlanan veya öyle hissetmiş kişi tarafından yapılan gereksiz itiraz ve dırdırlarla, bitmek bilmeyecek isteklerle, boş yere kafa ağrıtıcı olabilecektir. çünkü insanoğlu sahip olduğuyla genelde tatmin olmaz, eylemi düşünmeden yaparken sonrasında, seçimsel zorunluluğa içten içe içlenebiliyor, ve hep de daha ileri gitmek ister. bu erkek kadın fark etmiyor. daha azını kabullenme eğilimi olsa bunu yaşamazlar aslında..

    o yüzden evde kalmak, en azından daha az baskı ve rahat bir kafa demek gibidir. hani bir şey yaparsak daha iyisi olsun bari diyor ya kimisi, olmuyor işte, hiçbir zaman olmaz, çünkü hep daha iyisi olasıdır, ama seçimler veya bazen koşullar kısıtlı. bir eylemi yapan sonra eksikleri görünce pişman oluyor... niye? çünkü, çok hırslı, çok anlam yüklüyor... kendini de başkalarını da tüketiyor bu hırs... bu kadar anlam yüklemeye gerek yoktur. hülasa; aslında şeyler anlamsızlıkla, ya da mümkün olduğu kadar az anlamla anlam bulur. çoğu kişi bunu söylüyor söylemesine, herkes iyi niyetli ama başaramayan ve boşanan da çok...

    son olarak, hayatı olumsuzlayıp ta istekleri törpüleyipte hayatın verdiklerini öyle kabul etmek daha mantıklı. evde kalma tabiri de hiç mantıklı değil, onu geçelim yeter ki, kendimizi sınırlandırmayı öğrenelim ve kontrpiye de kalmayalım... isteyen 38 de ilk evliliğini yapsın azizim... 38 ine kadar da istediği kadar aday denesin en uygununu seçer nasıl olsa...
    5 ...
  16. 2.
  17. evi olmayıp dışarda kalmaktan iyi olan durum
    5 ...
  18. 63.
  19. Her gelen düğün davetiyesinde biraz daha sancılı hissettiğim durum. Elimde ekmek ve yoğurt poşetiyle eve gitmeyi istemem çok mu büyük bir istek? 30 a ayağımı diredim resmen. çocuklarımı parka götürmem gereken yaşta, Okeye 4 ncü arıyorum.

    hep annemin yüzünden. hangi kızı getirsem kulp taktı. şimdi de o bir zamanlar gözüne takılan kulpları görmezden geliyor. mutlu musun aney? oğlun evde kaldı bayram et.
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük