bugün

eger bu ev 8.katsa ve ev sahibi asansörü tasımacılık sektörüne kapatmıssa kusulası eylemdir.
yük, sıkıntı vesaire vesaire.

toplam eşyanız, iki kırılabilir masa (yani mdf tarzı olanlardan bahsediyorum), bir açılabilir kanepe, 19 inç monitör, bir adet bilgisayar kasası (biraz büyükçe) kıyafetler, yastık, çarşaf, çok miktarda bilgisayar donanımı ve ortalama bir miktar kitaptan ibaret olsa bile.

kimi az görüyor. değil! nasıl sistematik ve az emekle hallederim diye hesap yapa yapa bir hal oluyor insan.

araba tut,
kanepeyi ve ıvır zıvırları indir,
götür,
çıkart,
yerleştir.

hayat bu değil yahu. olmamalı.
aynı şehirde başka bir eve çeşitli nedenlerden dolayı olabileceği gibi başka bir şehre sürekli oturmamamak kaydıyla atama nedediyle de ev taşımak mümkündür.sürekli tayini çıkan babaların evlerinin sürekli ordan buraya taşınması halidir,önce internetten araştırma yapılır nereye gidioruz bu sefer ?diye,büfedeki kırılacak eşyalar gazete kağıtlarına sarılır,yastık yorgan ne varsa toplanır,en iyisi çok fazla eşya almamaktır,hem ruhsal hem fiziksel yorgunluk verir insana taşınmak...
her seferinde 'bir daha ev taşırsam buzdolabını gotüme soksunlar' diye isyan edilen olay. basamaklar basamaklar ve yine basamaklar.. yetiştik mi? bi kat daha var!
(bkz: 10 kata eşya taşımak)
insanı canından bezdiren, gerçek bir işkencedir. şuda vardır ki taşındıktan 1 ay sonrası bile hala yerleşememişsindir.
ev taşımak yerine evden taşınmak kelimesinin kullanılması daha uygundur.
emlakçı, ev sahibi ve kiracıdan oluşan şeytan üçgenin etkileşimlerinden doğan, nakliye şirketlerinin de kattıkları kendilerine has soslarıyla bezenmiş, yorucu, sinir bozucu, iğrenç yönleri ağırlıklı temizlik işlerinin de dahil olduğu aktivitedir.
sinir bozucu, yorucu, can sıkıcı iş olur kendisi. toplanması ayrı bela, yerleşmesi ayrı bela. yıllardır azimle nerdeyse senede bir taşınmak nedir iyi bilirim. bıktım sözlük bıktım. ama yarın taşınmak yoracak olsa da; yarından sonra her gün o camdan tüm ereğli sahiline hakim izlemek herşeye değecek umuyorum. haydi gözü aydın kesekagidinin, darısı diğer tasınacak olan yazarlarımızın başına , kolay gele...
asansörsüz bir binada eşya taşıma işlemi sayesesinde kendini o binanı bir parçası hissetmeni sağlayacak olay.
-daire olarak mı, apartmanın tamamını mı?
sene de bir yapılanı makbuldür. iki ayda bi ev mi taşınır lan?
dünyanın en ikircikli eylemlerinden biri. hem lanet, hem çok zevkli. lanet ne nerde karışır. bi şeyler kırılır. aklın karışır. şevkin kırılır. yorgunluk başa beladır. hele tekse hayat azaptır. yok ama tek değilsen arkadaşlarla falan taşınıyorsan, beşinci kata buzdolabı da sırtlanır. yeniden kutulamak kitapları, yeniden açmak ve yeniden raflara dizmek. başka bir pencereden uyanmak sabaha, bambaşka bir şey işte. ev taşımak, taşınmak iyidir. yenilik güzelliktir. şahsen ben beş senede sekiz ev değiştiren biri olarak bu ara afaganlarla boğuşmaktayım. fena yani, alışkanlık bile yapar kısmi göçebelik.
ev aramaktan çok daha eğlenceli eylem.
kadınsız olunduğunda işkencedir. bilirim.
boşalan odada bulduğun dökülmüş bir sıva parçasında yada duvarda soyulmuş bir plastik boyanın altından çıkan diğer renklerin sayısını farkedince gayet insanın ağzına sıçan, aslında taşınanların sadece eşyalar olduğu gösteren hüzünlü eylemdir.
yanına cengaver gibi 2 delikanlı buldunmu elinin kiridir artık ev taşımak.
Kendi eviniz olduğunda kurtulduğunuz derttir.
işkencedir.

kaybolmuş eşyalarınızı bulursunuz ve sevinirsiniz bazen, ama sevinmeyin hiç ummadığınız bir çok eşyanızı da kaybedersiniz taşınırken.
ev taşımak arkadaşlarının samimiyetini sınamak için muhteşem bir fırsat.öncelikle kız arkadaşları temizliğe, erkeleri ise taşımaya çağırın.sonrada arkadaşlarının verdikleri yanıtlara göre onları değerlendirin.
çağırılanların çoğu işi olduğunu veya başka bahaneler öne sürerek gelmeyecektir.büyük ihtimallede sebepleri size inandırıcı gelecektir ama sakın kanmayın ve onlardan kurtulmanın yolunu düşünmeye başlayın.
çağrınıza evet diyenlere yani size değer veren insanlara gelince. onları mükafatlandırmanız gerekirken siz ne yapacaksınız? evinizi temizletip eşyalarınızı taşıtacaksınız.
tabii ki de hiç çağırmamanıza rağmen size yardım etmeye gelen insan olacaktır. insan diyorum çünkü sayıyısı tek elin tek parmağını geçmez. peki o insan sizin dostunuz mu? hayır kesinlikle değil. sizin çağırmaya bile tenezzül etmediğiniz bir kişi.
peki bu testin sonuçu ne?
size değer veren insanlara hiçbir faydanız yok.
işte ev taşımak insanın bunu anlamasını sağlıyor.*
(bkz: abartmak)
edit: imla
planlı programlı yapıldığında sakince düşünülüp herşey ayarlandığında üstesinden gelinebilecek durumdur...en önemli nokta da hiçşüphesiz eşyaların muntazam yerleştirilmesidir.bunun için kolilerin üzerine nereye ait olduğunu yazarsanız kendinize büyük iyilik etmiş olursunuz.nakliyat konusunda da yardım alacağınız kişiler kesinlikle "sakin" olmalı haldur huldur iş yapmamalı...ayrıca arkadaşmış dostmuş başka şehire taşındıysanız pek söz konusu olmuyor.zaten şahsen şehir içinde taşınmayı taşınma olarak saymıyorum*.bir de hayatın hızlı akışı içinde herşeyi bu kadar düzgün ilerleyemebiliyor...çorba ocakta kaynamaktayken kamyonla kapıya dayanıp hadi taşınıyoruz diyebilen aile reileri de var ne yazık ki.*
oldum olası en sevmediğim işlerdendir. o eşyaları kolile sonra tekrar yeni eve döşe falan fişman, tabi bir de dar bir merdivene sahip, üst katlarda bir ev ise vay ki ne vay. neyseki bizim türk gençleri olaya el atmış bu işi nasıl kolaylaştırabiliriz diye düşünmüşler ve kolay yoldan taşınmanın yollarını bulmuşlar. gerçi çok ta başarılı oldukları söylenemez ama geliştirilebilir efendim, kutluyoruz kendilerini.

http://www.facebook.com/#...deo.php?v=127511057293360
bundan önce bu işe dört kez tanık olmuştum. küçük çocuktum ilk üçünde, çok net hatırlamıyorum bile. dördüncüsü de artık kendi evimizdi ve 10 yaşındaydım. zorlu bir süreç olduğunu anlayacak kadar da kafa basıyordu çok şükür. annemin ve babamın dili dışardaydı. sağolsun babamın iş yerinden adamlar gelip el atmışlardı bazı şeylere. dolaplar önce parçalanmış, sonra tekrar kurulmuştu vs.

1996 aralık'tan bu yana 14 yıl geçti ve ben 2,5 sene önce taşındığım odadan bugün çıkmak için hazırlıklara başladım. 2008 ağustosta 40 kilo kadar eşyayla ankara'dan helsinki'ye gelmiştim. pek zorlamamıştı o zaman. oda hazırdı, eşya sınırlıydı, şipşak her şeyi yerleştirmiştim. aynı gün içinde bir buzdolabı ve mikrodalga edinmiş, ekim ayında da annemlerin ziyaretiyle odayı bir nebze daha toparlamış, yaşanır bir yer haline getirmiştim.

şimdi aralık 2010 ve 18m2 odada bu kadar çok eşya sahibi olduğumu yeni farkediyorum. neler neler var sayın seyirciler bir bilseniz... genel temizliği yaptım ettim, fazlalıkları ayırdım koydum bi kenara ama herhalde hayatımda bu kadar yorulduğumu hatırlamıyorum. bildiğiniz ebem sikildi yahu. 40 kiloya yakın eşyayla geldiğimi hatırlıyodum iyi hoş ama, hangi arada derede o eşyaları beşe katladığımı bir insan evladı bana hatırlatsa çok sevineceğim...

neticede ne pis işmiş yahu... daha bir de arkadaş gelecek arabayla bokla püsürle bunları yeni eve taşıyacağız.

bu işi bir de böyle yılda bir yapan vatandaşlarımız var. allah sabır versin cidden çok zor iş...
ev taşınmaya başlandığı anda bir kargaşanın içinde bulursunuz kendinizi...ne nerede? aranır durur.dağınıklık arasında sinirler gerilir, toparlamadan hiçbir şey bulma olasalığınız yoktur. hele bir de çalışıyorsanız ayvayı yediniz.akşamlarınız yorgun, argın ev yerleştirmekle geçecektir.bu hengameyi toparlayası değil, kaçası gelir insanın ama ne fayda yerleşilmesi gerekiyordur hem de acilen. ev taşımaya karar vermeden önce bolca arkadaş edinmekte fayda vardır. derler/dedim.ama siz yinede öneriyi unutun, hepsinin o güne işi, bahanesi hazırdır.
yıllardır arayıp bulamadığınız hatta kaybedip unuttuğunuz eşyaların ortaya çıkmasına yarar...