bugün

duygusal ilişki istemiyorum birader. ev temiz olsun. sıcak yemek olsun yeter bana. normalde erkekte kabul ederdim de. bir kere yaptım pişman oldum.
izmir karşıyakada bayan ev arkadaşı aranıyor. 2 +1 daire, herhangu bir masraf gerek yok, ev işlerini ve yemek yapmasını iyi bilen sohbeti iyi bir arkadaşa ihtiyacım var. eve erkek getirilmesi yasak kesinlikle.
benimkiler çift halinde. kibar feyzoyla gülo gibiler. ama üçte bir kira ödemek şahane.
Aslında makara oluyo güzel de işte temizini bulmak lazım. Araba mı alıyoz la temizini bulcaz demeyin bazı insanlar götünü bile yıkamayı bilmiyo aq yıl olmuş 2023.

Ups bana banyonu kiralayabilirsin bu arada söz sadece yatmaya gelcem asdasdasdas.
şimdiye dek çeşitli milletlerden olarak tecrübe ettiğim insanlar. örnek vermek iktiza ederse italyan, makedonyalı, belçikalı (x2), yunan, mısırlı (x2), iranlı (x3), fransız (x2), irlandalı, portekizli, brezilyalı ev arkadaşlarım oldu.
Buna asla cesaret edemeyenlerdenim.
Evim kocaman ve çok iyi bir konumda, o kadar;
"bir odasını bana kirala, söz, sabah çıkıp akşam yatmaya geleceğim sadece" diyenlere bile hırladım.
Yapamıyorum ya, saatlerce bornozla dolaşıp, dansederek kendime yemek yaptığım, müzik zevkimin yargılanmadığı, balkonumun sadaece bana ait olduğu, günün tüm stresini kapıdan girince o güzel kokusuyla bile unuttuğum, aşık olduğum bir evim var,

Paylaşamam lan.
Bazen saçma müzikler çalıp kafamı sikse de bazı iyilikleri de olmuyor değil. Şapşik ya.

(img:#2230070)
Düşünceliyim sözlük...

bu karantina sürecinde aile evimize dönerken evden ilk ben çıkmıştım ev arkadaşım benden sonra çıkmıştı, eşyaları almaya gittim dün bi baktım bi montum yerinde yok, ben eşyalarını etrafa atan biri değilim.

aradım taradım yok. ev arkadaşımı aradım montumu gördün mü bulamıyorum diye, "yok kanka ben de bilmiyorum görmedim valla" dedi

akşam ailemin evine döndüm.

ev arkadaşıma kondurmak istemedim bu durumu o yüzden onun yaşadığı yerde tanıdığım arkadaşlara sordum durumu, ceketi 3 aydır giydiğini söylediler. hatta bi tanesi fotoğraf attı...

bunun üzerine ev arkadaşımı arayıp tekrar sordum montu görüp görmediğini belki yanlışlıkla çantasına atmış olabileceğini sordum.

"kanka bilemiyorum şimdi dışardayım eve gidince bakayım" dedi kansız köpek

şimdi sorarım size, ben bu köpeğe ne yapayım? bu amcıkla biz 5 ay beraber kaldık öyle çok tanıdığım biri değildi bi gün beni aradı benimle aynı yerde okumaya geldiğini söyleyince iyilik olsun dedim evime aldım sadece faturalara ortak ettim.

aylarca eşyalarımın aynısından gitti satın aldı ses etmedim.

şimdi bu mont onda, mont pahalı bi mont ama gerçekten sikimde değil yine alırım, esas sıkıntı kendini akıllı sanıyor olması.

bu kadar aptal birinin akıllı rolü yapması beni çileden çıkarıyor.

sözlük söyle bana, boşverip geçeyim mi? yoksa gidip ağzını yüzünü sikeyim mi?
size insan yarı yolda nasıl bırakılır sorusunun cevabını öğretecek olandır. aniden evden çıkma kararı alır, bir de kızmayın diye saçma ve çocukça bahaneler bulmaya çalışır. hele bir de sorumsuz ve negatif enerjili ise tadından yenmez. evet kendisi ev arkadaşım olur.

siz siz olun mümkün olduğunca yakın arkadaşlarınızdan biriyle eve çıkmamaya çalışın. çünkü bazı huylarını ne yazık ki ancak evde anlayabilirsiniz, uyuşmazsa ondan deli gibi soğursunuz her hareketi batar. birden kendisini tanıyamaz olursunuz, tıpkı benim gibi.

neyse ki kendisi eski ev arkadaşım olacaktır yakında. koca istanbul'da kirayı tek başına gel de öde şimdi öğrenci halinle.
Çok karmaşık bir yapıdır. 12 yaşımdan beri okul yurtlarında, 18 yaşımda üniversite 2. sınıfa geçtiğimden beri de ayrı evde kalıyorum. Yaşamadığım sıkıntı, çekmediğim dert kalmadı.

Üninin ilk senesinde okul yurduna girdim, aynı yurda düştüğüm 3 arkadaşla aramız çok iyiydi. Birlikte eve çıkmaya karar verdik. Nisan haziran arası onlarca ev gezdik, birkaç sözleşmeye neredeyse imzalar atıyorduk ancak içlerinden biri (buna C diyeceğim bu noktadan sonra. Diğeri F.) Yok bunun duvarı, yok bunun en üst katta olması diye diye bizi ortada bırakmak üzereydi. En sonunda o dönem için pahalı sayılan evlerden birini buldu, biz de çıkamayız dedik düşük gelirli aile çocukları olarak. Başka bir arkadaş(D diyelim buna da) ve onun bir tanıdığıyla(bu önemsiz) 4 kişi son anda zar zor bir eve girdik.

Yanımdaki üçlü C ile kavga etti, araları bozuldu. Bir sene içinde D ve F diğer kızla da kavga etti. Bunlar hep D'den kaynaklıydı ama önemsiz olanı hiç sevmiyorduk, o evden çıktı. O yıl içinde evin içinde duymadıım ses, görmediğim görüntü kalmadı.

Ertesi sene F ve D kavga etti, D tanıdığı bir ailenin yanına geçti. Biz sene sonunda iki kişi kalmıştık ve hayatımın belki en huzurlu dönemiydi. Bu sene C ve F'nin arası düzelmişti, ertesi sene ilk sene planlandığı gibi birlikte eve çıkalım dedik. C'nin kaldığı ev o anın standartlarına göre uygub kalmıştı diğer her yer yükselirken. Ama yaz tatilinde C ve F çok saçma konuları gurur meselesi haline getirmiş, haberim yokmuş.

Döndüm, ilk bir ay C'nin ev arkadaşlarının kontratları bitmemişti diye ortada kaldım. C'yi suçlamıyorum bu konuda, önceden haberim vardı. Bir ay başka arkadaşlarla kaldıktan sonra döndüm. Bu sırada F eve döndü. Geldiği gibi de kavga ettiler, F kapıyı çekip gitti. Ama benim meselem olmadığı için ikisini de hala severdim. ikisine de anlayışlı yaklaştım. C ile kalmaya devam ettim çünkü F sevgilisiyle kalmaya başladı. Yanımıza A diye yeni birini aldık kira için.

Buradan sonrası artık bu senenin hikayesi. A ile C yakın arkadaş oldular. Ben biraz introvert biri olduğum için o kadar çabuk ısınamadım. Kavga etmeyi sevmem, karşımdaki kişi soğuk davranırsa önce anlamaya çalışırım, yoksa içime kapanırım. Bir süre trip yedim, konuştuk, anlaştık, aramızı düzelttik. Sonra her şeyi doğru yapmaya çalışma stresi başladı bende. Tekrar trip yememek için. Evde olan biten bir konuda hatam olursa ekstra çaba gösterip üstünü kapatmaya çalıştım. O da çabuk yordu. Bu sırada sınav stresi falan derken yine içime kapanmaya başladım. Bazen dalgınlıkla yere bir şey dökerdim, tüm mutfağı temizleyip öyle çıkardım mesela. Ama normalde de odamdan çok çıkmayan biri olarak yine odama döndüm. Sonrasında yemeklere de yardım etmeyi kestim çünkü hem kendim yemiyordum, hem de neye elimi atacak olsam bırak ben hallederim diyorlardı asık bir suratla.

Geriye sadece temizlik ve fatura ortaklığımız kaldı. Faturaları C'nin hesabından ödüyorduk online ama asla borç bırakmadım. En geç faturanın geldiği hafta vermeye çalıştım tüm para işlerini. O da lafını yapmadı zaten.

Bu hafta onların finalleri bitti, bizim bölümün son komitesi bitti, finalim var iki haftaya. Tüm seneden sorumlu olacağız diye ders çalışıyordum bugün, müzik dinliyordum bir yandan. Temizlik yapıldığını duymamışım. Elektrikli süpürgenin açıldığını duymadım demeyeceğim, kendi odalarını süpürdüklerini duydum ama sonra makinenin sesi kesildi. Dedim demek ki büyük temizlik yapılmıyor, çalışmaya devam ettim. Meğer süpürge bozulmuş, manuel devam etmişler. Ama geçen hafta da bozuktu o süpürge ve bozuk diye kimse elini bir şeye dokundurmazken ben kendim süpürmüştüm her yeri manuel olarak.

Bir ay kadar önce C evine dönmüşken, A da okuldayken süpürme silme, tuvalet banyo mutfak falan her türlü temizliği de kendim yapmıştım. Sınav vakitleri yaklaşıyor, bir de bununla uğraşmasınlar demiştim.

iki üç hafta önce yemek alışverişi yapılacak oldu, tamam dedim ona da laf etmedim ama o zamanlar da mutfaktan yemek yemiyordum.

Bugün, temizlik yapmış bitirmişler. Ben de müziği değiştirecekken seslerini duydum. Benden şikayet ediyorlardı. C "ben de onu kapının önüne koymazsam" dedi, A "benim sinirlerimi zorlamasın" tarzı cümleler kurdu. Adımı bir kere direkt söylediler, onun dışında hep o içerideki diye bahsettiler. Sınavlar bitti yine böyle falan dediler sanki finalimin yaklaştığını bilmiyorlar gibi. C'nin ailesi gelecekmiş mezuniyetine. Sanırım o yüzden böyle acele acele temizliğe giriştiler.

Öte yandan basit bir öğrenci evinde toplu işler temizlik, fatura, kira ve yemektir. Kira sene başı topluca ödenmiş, temizlik çoğu hafta birlikte hallediliyor (sene başından beri 3 kere ben tek yaptım herkesin şehirde olduğu zamanlar içinde, 3 kere de onlar tek yaptı). Yemeği çoğu öğrenci evi ayrı öder, ben yemediğimin bile parasını ödedim, eve taşıdım, dizdim. Tuvalet kağıdı, yağ, yoğurt gibi şeyler bittiğini görünce hiç ses çıkarmadan yenisini alıyordum, onlardan da bir şey istemedim. Faturaları ya gelmeden önce ya da geldikten hemen sonra ödedim. Bunlara rağmen, bu tarz laflar yemek çok koydu.

Uzun uzun yazdım buraya, yine de her şeyin detayına girmedim ama kendi hatalarımı konuşulduğunda kabul ettim. Düzeltmeye çalıştım. En az 3 ay hiç hata yapmadım. Yıl boyunca kendi yaptıkları hiçbir hataya kızmadım, yüzlerine vurmadım. insanlık hali dedim durdum. Bugün beni kapının önüne koyacağını söylediğini duyduğumda bir şeyler yok oldu içimde. F hakkında da "ben kovdum" tarzı laflar söylemişti, alttan almıştım F hala arkadaşım olmasına rağmen. Cidden bugün ne saygı kaldı, ne sevgi kaldı, ne düşünme isteği kaldı. Fark ettim ki sadece ağızlarına laf vermemek istiyorum, ona da ne kadar çabalarsam çabalayayım bir kulp uyduruyorlar.

işin komik yanı da, arkamdan bu kadar laf söyleyebilen insanlar sene boyu bir kez kapımı çalmadı bunları bana söylemek için. Eski ev arkadaşları hakkında atıp tutan, hastayken yardıma gelmediler diyen C benim ateşim öksürüğüm varken bir kez sormadı nasılsın diye. Ben onlar hasta olduğunda aramız soğukken bile kendi ilaçlarımı paylaştım, tıp okuduğum için az çok yardımcı olmaya çalıştım, A'nın eli yandığını öğrendiğimde koşa koşa çıkıp buz ve silverdin falan aradım.

Bana hep şunu yapmadın bunu yapmadın, yapsan bile sormadan yapmadın dediler(isteksizlik belirtisiymiş meğer), ailemde sormadan bir şey yaparsam başıma hoş şeyler gelmediğini, alışkanlık olduğunu iki kez açıkladım. Bir şeyi eksik yaptığımı, unuttuğumu ya da hiç yapmadığımı görürlerse söylesinler diye defalarca söyledim. Temizlik yapılırken duymayacak olursam gelin söyleyin, odamdayım nasıl olsa çalın kapımı da dedim. Radyasyon falan yok sonuçta, sadece dağınık diye kapalı tutuyorum. Bugün de dahil hiç kapıyı çalıp temizlik yapıyoruz gel hadi demediler. Ama arkamdan laf söylemeyi hep bildiler.

Sorsanız, laf söylerler ama içlerinden geçmez, içleri temiz çünkü onların. içinden geçmeyen bir şeyi nasıl söylersin ben hala öğrenemedim. Sorsanız soğuk davranmalarının başka nedenleri vardır, ben üstüme alınıyorumdur her seferinde. Sorsanız kendileri düşünmüştür, bir hatalarını görememişlerdir. Şizofren gibi hissettim burada aylarca, ben mi çok büyütüyorum acaba diye. En sonunda polyannacılık oynamanın bana yararı olmadığını fark ettim.

Cidden çok sinirliyim, çok mutsuzum, çok yorgunum. Onlar içlerinden kötü bir şey geçirmezler, onların yerine ben söyleyeyim. Allah benim belamı versin, ne kadar hayırsız ne kadar bencil biriyim ben. Hangi tanrılar varsa insanların inandığı, hepsinin laneti üstümde olsun. Öyle yani keşke defolup gitsem de kurtulsalar.
adamı rezilde eder vezirde.
ufak şirin tekliflerle arayı iyileştirebileceğiniz kişiler. şu an aramız çok iyi, tatlım diyor. hadi gene iyiyim.
Bir süre sonra yaptıkları batan kişidir. Evet.
insana zaman zaman ilaç zaman zaman zehir olan kimse.
Bi derdim olsa anlatırım dinler muhabbet eder ancak şu zamanlar kendisi ne sevincini, ne derdini benle paylaşmaz oldu. Çocuğa birşey de yapmadım veya parasal bi mevzuda yok ancak nedir derdi anlamıyorum ama durum canımı sıkıyor biraz.
Istanbul da temiz, duzgununu aradigin lokasyonda bulmasi çok zor bir şey.
üniversiteden önce 5 yıl tek başıma yaşadıktan sonra, üniversitede kafa dengi aradım kriterlerle, basket sevsin, sigara içmesin, evcimen olsun vs.. tam öylesini buldum ama kız pasaklı çıktı, bir de beni pasaklı buldu. Hiç kurtlanan bulaşık görmemiştim. Ben 1 hafta yoktum. 1 sene dolmadan en iyisi yine tek kalmak dedim ve tek kalarak mezun oldum. O şimdi çanakkale de profesör. Pasaklı şey.
Lisedeki en iyi arkadaşınızla aynı üniversiteye giderseniz, bu arkadaşınız iyi ev arkadaşı olmayabilir. Her gün daha iyi anlıyorum.
beni mi yoksa gelirken getirdiğim pastırmaları mı sevdiğini anlayamadığım ev üyesi.
Ben sadece aynı evde yaşardım yani, o kadar. Evden giderken odamın kapısını kilitlerdim. Yemeği bile ayrı yerdik biz. Bazen birimiz çay yapardı oturma odasında sokaktaki birisi gibi sohbet ederdik o kadar yani.
Kafam çok rahattı.
Çok samimi arkadaşın olmamalı. Böyle arada bir resmiyet bir saygı varken gayet güzel. Öbür türlü ekmek almaz, şampuan almaz, sabun almaz, Sigara alışverişinin boku çıkar. Aslında küçük şeyler di mi? Diyebilirsin ki lan sen de 3 5 kuruşun lafını amma yapıyorsun. Bunu dediysen muhtemelen eve çıkmamışsındır bu şekilde. Çünkü olay maddiyattan çok sinir, stresle alakalı. Dönem sonu ev ahalisinin çoğunun şampuanı biter senin vardır tüm ev kullanır. Tek kişiye laf etmedim yarıdan çok şampuan bitti. sadece benim şampuanı kullanmayanınız var mı lan vs gibi geyik dalga içeren muhabbetler oldu. Neyse efenim sonraki dönemde yine sonlarda bu sefer benim şampuan bitti. ilk gün arkadaşınkini kullandım ikinci gün lan yine unuttuk şampuanı diyordum ki duşta bir baktım adam şampuanı odasına götürmüş amk. Ulan şampuan da ipek lan bulaşık deterjanının bir üstü. Gerek yok. Aynı para toplama durumlarında da adam sürekli sizden idare etmenizi isteyebilir. Kanka dur yarın gelecek para, peder yollayacak gibi. He hiç borcu kalmadı ama sürekli bir geç ödeme ister istemez adamı geriyor. Alışverişler de aksıyor ve makarna yemeye devam. Evden erken ayrılıyor diye odasını leş gibi bırakıp daha sonra topladığınız halde ev sahibinden azarı da siz yiyorsunuz tabi.

Ama samimi olmadığın adamla öyle mi? Faturalar ve temizlik için gerekli alışverişler hariç her şey bireysel. Paranı veriyorsun ortak belirlenen şekilde temizliğini yapıyorsun gerisi sana kalmış oh mis. Sadece oda kiralamışsın gibi. Akşam ya da sabah kahvaltı yemek her neyse balkonda falan denk gelip muhabbetini de yapıyorsun bitti gitti.
Bence ev arkadaşı yerine kira arkadaşı demek daha doğru olur. Çünkü bu insanlar kiraya ortak olmaktan baska bi boka yaramazlar. Her daim kendilerini düşünürler mesela sen açsindir gidip kendi yiyecekleri kadar yemek yaparlar. Şampuan biter sirf para vermemek için banyo yapmaz gider sen alırsın.
Bu arada kendi icin yaptığı yemeğin bulasigini dahi yıkamaz. velhasıl bu insanlar hep kendilerini düşünür. Zaten dersler yeterince canınızı sıkıyorken buna da canınız sıkılır yani diyeceğim o ki siz siz olun arkadaşlar sırf eğlenceli diye yakın arkadaş diye bu tiplerle eve çıkmayın. Eger imkanınız varsa tek başınıza yaşayın her sey size ait olsun böylece kafaniz rahat olur. Hem ne demişler az insan çok huzur

Edit:imla
3 senedir birileri ile eve çıktim ama tak etti ( küfür ) .Erkek arkadaşın kapıya dayanıp zorbalık çıkarması mi, kaçırmaya kalkması mı, gidip evli barklı patronuyla ilişki yaşayıp evden yemek yapıp götürmesi mi, ev içi tartışmalar mi, kendi arkadaşlarının eve gelip içip içip apartmanda olay çıkarması mı, evi sahiplenip bir de üstelik evi ilerideki yaşamı için demo olarak kullanması mı, hiçbir halta yaramayıp eleştiriye gelince en önde kosmaları mi daha nelerden bahsetsene bilemedim. Yani benim öyle maddi durumum çok iyi değil hatta orta seviyenin bir tık altı ama az gezerim az yerim yine de huzurlu bir şekilde yaşamak için tek başıma bir eve çıkarim daha iyi ( küfür ) diye düşünerek tek başıma eve çıktım. Ve inanılmaz rahatım. OHHH beee. Kendimin nazını çekerim daha iyi.

Sizinde imkanınız varsa tek başına yaşamak daha iyi. Yoksa arkadaşlık kavramına pek inanmam zaten ( ki önceden arkadaşlar ailemin seviyesindeydiler. Soğuttular )
Normal arkadaşlığa benzemez arkadaşlık başka ev arkadaşlığı başka 2 ay sonra evde kıyamet kopmasını istemiyorsanız seçerken dikkat etmeniz gereken arkadaştır.
Çoğu zaman şarttır. Tek başına eve çıkmak kulağa çok hoş gelse de masraflarını günümüz şartlarında karşılamak öğrenci için imkansıza yakın, çalışan içinse para biriktirme şansını ortadan kaldırıyor. 2 kişi ideal iki öğrenciysen 3-4e kadar yolu var.
iki yılda iki ev arkadaşı eskitmiş biri olarak siktir edin tek kalın, üç beş kuruş için elin bebesinin ağzının kokusunu çekmeyin. burası üniversite ortamı olum menfaat bitince arkadaşlıkta biter selam vermeyi bırak yüzüne bakan olmaz yüzüne. eskiler demiş ya "azıcık aşım kaygısız başım" diye o eskileri dinleyin boş konuşmamışlar. bir de sorumsuz bi boktan anlamayan bi ev arkadaşına sahipseniz bunu gördüğünüz an yollarınızı ayırın, hiç taviz vermeyin; taviz tavizi gerektirir. hem karın mı kocan mı neyine katlanacaksın, sırf eve üç beş kuruş katkısı var diye çekilecek dert değil bunlar. evinizi de öyle millete açmayın adama tersten saplarlar, arkandan iş çevirirler ne olduğunu anlayamazsın dımdızlak kalırsın ortada. demem o ki; insanları tanıdıkça yalnızlığı seviyorsun. tek kalın ağzınızın tadını, huzurunuzu bozmayın...