europa

entry53 galeri5 video2
    3.
  1. lars von trier'in 1991 senesinde çektiği filmin adı. dogma95 ile alakası yoktur. film, avrupa'dan bir kesiti sunuyor. bu kesit, ikinci dünya savaşı sonrası almanya'dır. savaş bitmiş, abd almanya'da her yeri yakıp yıkmıştır; şimdi kurtadam* denilen nazi yanlısı almanlar yakalanmaya ve onlarla bir savaş sürdürülmeye başlanmıştır. işte bir nevi iç savaş ve işgalin içinde bulunan almanya'ya, alman asıllı amerikalı leopold kessler çalışmak için gelir. hayır, aslında filmin bir yerinde şöyle der: "bu kadar acı çekmiş bir ülkeye birilerinin şefkat göstermesi gerekiyor." leopold kendisinden pek de hoşlanmayan amcasının sayesinde zentropa adlı ulaşım şirketinin bir treninde yataklı vagon kondüktörü olur ve göstermek istediği şefkati ülkesine hizmet ederek göstermeye başlar. bu sırada zentropa nın sahibinin kızıyla tanışır ve bu varlıklı ailenin içine girmeye başlar. ama bundan daha önemli olan leopold un iki taraf arasında sıkışıp kalmasıdır. amerikalılar kendisine ajanlık, muhbirlik teklif ederken, naziler ise yapacakları sabotajlarda kendilerine yardım etmelerine ister. hikaye bu yönde ilerlemektedir.
    ama bizim için daha önemli olan şeyler vardır. o da lars von trier'in anlatım zenginliğidir, görsel açıdan olabildiğince titiz oluşudur. film siyah beyazdır ama filmin bazı yerlerinde bir kısım kişi ya da nesne renklendirilmiştir. filmin önemli karakterlerinin* bazı sahnelerinde renk vardır. renk vardır diyorum çünkü tüm kare renkli değildir; kişi renklenmişken arka plan siyah beyazdır ve sanki siyah beyazlığın dışına çıkmış kişi filminde dışına çıkmış gibi arka plan büyür. hoş bir anlatım biçimidir. mesela bunun bir diğer örneği intihar sahnesinde olur. intihar sahnesinin etkileyiciliğini kanın kırmızını rengini vererek müthiş bir şekilde sağlar.
    bunun dışında filmin bir anlatıcısı vardır demek isterdim ama öyle değil. evet filmin başından sonuna kadar araya giren bir ses vardır ama bu ses ne olaylara şahit olmuş bir kişi ne olayları hikaye eden kişi ne de olayların kahramanının ta kendisidir. başta anlamamız gereken şudur ki bu bir hipnozdur ve kahramanımız leopold bu hipnotizma ile olayları tekrar yaşamaktadır. hipnozu yapan kişi* filmin hikayesini yönlendirende kişidir. filmin başında 10 a kadar sayar ve avrupa yolculuğunu başlatır ve yine filmin sonunda bu kez sayarak yolculuğu bitirecektir.
    lars von trier'in bu filmi adı sebebiyle büyük bir beklenti oluşturabilir. düşünün ki bir kıtayı, bir kültürü sinema yaparak anlatabilmek; yapılabilirse o bir şaheserdir. ben yönetmenin bunu başarabildiğini düşünmüyorum. evet, çok iyi bir film ama şaheser değil. lars von trier bu filminde bir kültürden çok o kültürü meydana getiren insanı ya da dünyanın her hangi bir yerinde bizler gibi düşünen, yaşayan ve oluşturan insanları anlatmıştır. bu anlatımı çok zengin ve titiz bir biçimde yapmıştır. ayrıca yönetmen bu anlatımı taraf tutmadan sadece insanı ele alarak yapmış. nazi ye dair pek çok film taraflı olmuştur haklı ya da haksız bir biçimde. yönetmen bunları aşarak, tarihi yansıtmanın, gerçekleri göstermenin üstünde bir şeyler yapmaya çalışmış. bu çabası, bu usta yönetmenin en takdire değer yanıdır bence.
    110 dakikalık bu film kesinlikle seyretmeye değerdir. kısaca lars von trier'in gözünden avrupa...
    3 ...
  2. 2.
  3. enstrümantel santana şarkısı.
    1 ...
  4. 1.
  5. renault firmasının urettigi, renault 19 diye de gecen otomobil modellerinden biri...
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük