hakkında onlarca başlık açılmasına sebep olan, ömrümüzü yiyen bitiren strese sokan, saçımıza ak düşüren, çocukluğumuzun, gençlik yıllarımızın püsküllü belası olan, derslerden ve alınan düşük notlardan daha önemli olan eti puf'un açılmama, açılırken yaşanan eziyet artık bir nebze de olsa hahifletilmiştir.
tırnak aralarımızda bırkatığı acıyı yaşamadık hiçbir aşk acısında.
az önce almış olduğum 8'li eti puf kutusundan her zamanki gibi iki adet alıp bir diğerini açmak için diğerinin sivri ucunu bir hışımla ziplemeye çalıştım. olacak şey değil. sivri uç yarım yay şeklinde esneme gösterdi. bir an vay be bu tetnik de tarihin tozlu raflarına kalktı dedim. hemen sözlüğü açıp değişik teknikler öğrenme sevdasına girişmek üzereyeken pek sevgili kızım yanıma gelip "babacığım işaretli yerinden neden açmıyorsun dedi".
bir an hayat filim şeridi gibi gözlerimin önünden geçti, çocukluğum ve eti puf ile yaşanan onca sancılı yıllar. sevdiğimiz bir ürünün bize açı çektirmesi ne kadar üzücü. bir kadını elde etmek için yaşanan, onca atılan taklanın vermiş olduğu eziyeti hissettim bir an damağımda.
sonra bu yaşıma kadar hiç uygulamadığım eti puf'u işaretli yerinde açma tekniğini uygulamaya çalıştım ve gözlerime inanamadım. açıldı. olacak şey değil. bu bir çağın kapanıp yeni bir çağın açılması kadar etkili bir olay. artık eti puf'u işaretli yerinden açabiliyor olmak ne kadar sevindirici bir olay olsa da bir o kadar da üzücüdür.
ben bu yaşıma kadar huysuz, eziyet verici, şıpsevdi bir eti puf sevdim. onunla yaşadım, yaşamayı öğrendim. sevdim beni ardından koşturma sebeplerini.
her defasında farklı fikirlerle geldim yanına farklı sevimli oyunlarla yaklaştım. bir şekilde elde ettim...
artık bunları yaşayamıyacak olmamdır onca üzüntüm.
artık eti puf'u işaretli yerinden açabiliyor olmak içimi acıtıyor be sözlük...
hayata dair iç burkan detaylardan biridir.
biz onu açılmamasıyla sevdik, kolay ulaşılamaması onu bu kadar çekici kıldı..
yeni nesil her şeyi hiç bir cefa çekmeksizin elde edebiliyor.
eti nin aldığı en kötü kararlardan biridir. belki de endir. artık paketini açabilmek için ikinci puflar alınmayacak, tek paket açılıp yenebilecek. eskisi ne güzeldi, birini açmak için diğerinin sivri kenarını kullanıyorduk. bir puf yeme kararı almışken, iki puf yiyorduk. ayarlayın bunları.
açılamasın yenemesin diye çıkarılan süngerimsi bivküvili şekerleme...
ama açılamasın diye çıkarılan bu ürünü açmanın bir püf noktası vardır.işaret parmağınızdaki tırnağı eti puf ambalajının herhangi bir köşesine sağlam bir şekilde dürtünce açıldığını göreceksiniz...
(ama tavsiyem fazla sert basmayınız yoksa tırnağınızın arasından bisküvi kırıklarını temizlemek zorunda kalırsınız)
biz ki eti puf un o açılamayan, içindekini her an daha bi çekici gösteren o kutsal jelatinle büyüdük..buradan yetkililere seslenmek, bir feryat etmek istiyorum..yapmayın..yapmayın..yapmayınn..bunu yeni nesil bebelere yapmayın onlarında hakkı var açılamayan eti puf jelatinini açmak için sağına soluna bakıp kesici delici şeyler aramaya,onlarında hakkı var eti puf un açılamayan jelatinini açtıktan sonra ki haklı gururlarını dostlarıyla sevdikleriyle paylaşmaya..
eti puf, tıpkı alaaddin in sihirli lambası gibiydi bizim çocukluğumuzda. içindekine ulaşabilmek için yoğun bir çaba ve özel muamele gerekiyordu. hey gidi günler. sokağın köşesindeki kaldırımı nasa laboratuarına çevirir, kansere çare ayaran bilim adamları gibi, eti pufu açabilmenin yolunu arardık.
üzucüdür. puf'u bu kadar puf kılan yılların deneyimiyle bile açılmayan, insana survivor'dan heyecanlı dakikalar yaşatan, estetik hiçbir özelliği olmayan, açma yerinden bile açılmayan, japon yapıştırıcısından daha sağlam yapılmış jelatinli kutusuydu oysa ki. eğer böyle bir yöntem varsa puf'un hiçbir değeri kalmaz gözümde. sadece bir çocukluk hatırası olur. uğruna "eti puf açma turnuvaları" düzenlenen hoş bir anı. hüzünlendirdi. uzun zamandır puf yemiyordum. gidip alayım bir tane.