estetik

    29.
  1. Siz ne tuhaf tiplersiniz lan
    --spoiler--
    estetik yaptırmış insanlara karşı olan bu nefrete anlam vermek güç. 

    tıp, düzeltmek, değiştirmek gibi bir imkan sunarken ve kişi bu kararı alarak değiştirmek isterken size ne ki? 
    onun görmek istediği kendisi o, yineliyorum size ne? 

    bana gelecek olursak ben de yaptırdım evet.
    --spoiler--

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1974265/+

    Insan yine de kendine kadarını düşünüyor degil mi
    Her yerinizden bencillik akar.
    6 ...
  2. 22.
  3. Midemi bulandırıyor estetikli insanlar.Kendileriyle nasıl barışıyorlar onu anlamıyorum.Ulan seni beğenen sen olduğun için değil güzelliğin için beğeniyor.
    4 ...
  4. 30.
  5. Bi şeye dokunamadın ,avutmaya gel
    Ben estetik yaptırmadım özgüven toplamak için estetiğe ihtiyacım yok.
    Ayrıca sen düzeltince mutlu oluyorsundur, onlar değiştirince. arada tek fark,senin kendi estetiğinle ilgili seninki oldugu icin olumlu yorum yapman.
    Ama benim yok,benim için farkı da yok. Insan ne isterse yapsın demem için benim de yapmış olmam gerekmez.
    3 ...
  6. 37.
  7. 1.
  8. güzelin ve güzel sanatların doğasını inceleyen felsefe dalı.
    yunanca aisthetike(duyum) sözcüğünden gelmiştir.
    bugünkü anlamıyla ilk kez kullanan ve estetiğin ayrı bir felsefe dalı olarak yerleşmesini sağlayan kişi ise alexander baumgarten'dır.
    1 ...
  9. 10.
  10. önce tanımla girelim ki formatı bozmayalım.

    güzelliği duyusal bir mantık platformuna oturtmaya çalışan bilimdir estetik.

    bundan önce estetik ilgi ya da estetik tavır nedir diye bir şey ortaya atmıştık. evet...

    şimdi şöyle; mesela bir ademoğlu boğazda yürürken bir yalı görür. bu çok hoşuna gider. onun yalıya yani genel manada objeye (dikkat; henüz estetik obje halinde değil, bu önemli) kıymet verir ve onun varlığından haz alır; bu haz son derece ilgiden uzaktır. yani şöyle diyelim, bağımsız bir haz söz konusudur. hadi açalım: ademoğlu onun ne zaman
    kim tarafından hangi stille -barok mu rokoko mu - inşaa edildiğini yahut parasal değerini düşünmez. "lan bunu kiraya verseler bu agalar, kimbilir malın gözüne vururlar bile ha.." falan dedi miydi burada artık işin içine maddi, tarihi yahut bilgisel ilgiler girmiş olur. işte bu bağımsız haz değildir. yalı ise böyle düşünüldüğü takdirde obje olarak kalır. estetik haz tüm bunları düşünmeden sadece o yalının salt varlığı ve güzelliği için onu beğenmek ve yalnızca ondan, görünüşünden, haz almaktan başka bir şey değildir. seyretme hazzı
    işte... konunun özü bu. ama kavramlara dayandırmak gerekiyor mevzuyu.işte şimdi yalı estetik bir obje haline geldi . ademoğlu noldu peki? tabi ki estetik suje. yani işin içine estetik ilgi girmeden kavramlar yerli yerine oturmaz.

    burdan estetik hazzı tarif edelim -madem keyif aldı adam gördüğü şeyden- estetik haz şudur: belli bir değerden (mesela bir film izlemekten) doğan insan tinindeki uyumlu ruhsal durumdur. bu yüksek bir düzeyde uyumun sağlandığı ruhsal haldir. sözgelimi bir sanat yapıtı karşısında hissedilen en temel duygudur.

    estetik tavır duyusal temele dayalı bir tavırdır. (ve asilce bir şeydir) yukardaki cognitio sensitiviadır(duyusal bilgidir).

    estetik zaten latincede duyularınla algılama gibi bir anlama gelir yamuluyorsam. duyu bilgisi, kendi yetkinliğini, asıl olarak estetik bilgide, yani sanat bilgisinde elde eder. bu bilgiye estetik terminolojisinde güzel denir.

    estetiğin ya da estetik bilginin varmak istediği şey, son noktası; hakiki bilgidir. tasavvurla reel varlığın uyuşması hakikattir, gerçek bilgidir. hakikat bilgisi de çeşitli görüşleri doğurur.

    bakış açılarına göre estetik ekollerin görüşleri vardır. mesela ontolojik anlayışa göre güzellik; varlıklara dayalı bir güzelliktir. metafizik güzellik; soyut ve düşünce planında bir güzelliktir. ontolojiye zıttır. "güzellik idedir" yani özdür anlayışını savunur. fenomenolojik güzellik: fenomenlere yani tek tek idelerin oluşuna dayalı bir anlayıştır ki geçerliğini yitirmiştir.

    peki estetik niye lazımdır, insana ne kazandırır?

    güzel değeri vasıtasıyla kurulan ilgi ve bu ilginin sürekliliği insanın objeler dünyasına bakışını değiştirir. objeler üzerine verdiği yargıları birer beğeni yargısına dönüşür. bu ilgiler içinde ruh, biçim ve düzen kazanır. biçim ve düzen kazanmış bir ruh, varlıklar alemine yetkin bir gözle bakar. insanîliği ve yetkinliği tam manasıyla kavramış böyle bir ruhun ahlaki bakımdan da bir yüceliğe yükseleceği aşikardır. estetikten yola çıkarak erdemli olma ve yüksek bir ahlaka kavuşma böylece dolaylı biçimde sağlanır.

    "estetikte güzel"den hedonizme uzanan yazıyı daha uzun olacağı için başka zaman yazmakta fayda var.
    1 ...
  11. 6.
  12. kant'a göre dünyadaki tek objektif yargı estetik yargıdır. saf akıl ve pratik akıl bilimsel ve ahlaki yargıları kelimelere ve kavramlara döker dökmez bu kavramların içleri boşalır çünkü bu kavramlar yorumlayan insanın subjektiflik sahasına girer. halbuki estetik yargı kelimelere dökülemeyen, kendisini notalar, renkler, figürler gibi subjektiviteye indirgenemez şeylerle ifade eden bir yargıdır. yani bir resme, onu açıklamaya çalışmaksızın, güzel veya kötü demek her insanda var olan objektif bir mekanizmanın sonucudur. bu yönüyle üçüncü kritiğinde kant bugün anladığımız estetik anlayışının yani "kime göre neye göre" görüşünü tam tersini söylemiştir...
    1 ...
  13. 4.
  14. güzel üstüne düşünme sanatıdır.
    1 ...
  15. 2.
  16. hocamızın sürekli tekrarladığı cümle :güzellük küçük kızın yanaklarında değil bakan kişinin gölerinde saklıdır.neymiş efendim sorusu ile estetik yanıtını aldığı ders.
    1 ...
  17. 26.
© 2025 uludağ sözlük