not: tüm aramalara rağmen, şahsım tarafından böyle bir başlık bulunamamıştır.
muhtemelen ayakkabının içine de beyaz çorap giyerek üçlemeyi tamamlamış, giydiği eşofman takımının üstünün içine beyaz atlet ya da fanila giymiş eşofman üstünün fermuarını göbek deliğine kadar indirmiş yurdum insanıdır.
parasızlıktan spor ayakkabı alamayan, dolaysıyla maçlara köseleyle gelen, her orta direk mahallede birkaç tane bulunan insandır. en azından giyecek eşofmanı vardır.
parasızlık gibi faktörlerden giyemeyen insan olabilir tabii...
ama hakikaten çok iğrenç bir görüntü oluşturmaktadır bu durum.
bakkala gidilebilir en anlamlısı... o zaman da bugünkü gibi kaygan yerler varsa kayıp düşüp, eşofmanı kirletme oranı yüksektir.
zorunlu kalmadıkça giyilmeyecek kombinasyona sahip bir ikilidir eşofman-kösele...
millet eteğin altına pantolon giyiyor moda; donunu kotun üstüne giyiyor yeni akım... kendi moda ikonu olmaya karar vermiş bu farklı zihniyete ise tüü kaka. olmuyor, olmuyor. yurdum insanı kendi modasını yaratmakta özgür, elleşmeyin.
(bkz: dağılın lan)
8.sınıf okul basketbol maçlarıdır efendim, o zamanlarda takımdayım estiriyom ha fakat tam final maçının olduğu gün basketbol ayakkabılarını unutmuşum(heyecana yoruyorum)ee naparsın okul ahalisine rezil olmayı göze alıp çıktık maça -ulan okkadar kız var ne çıkıyosun maça dimi bırak oynama nolcak-herşey iyi güzeldi ta ki 4.periyotta patlak veren fast break e kadar, hayatımın deparını atarken bütün salon "tak tuk" sesi çıkaran boyalı kösele ayakkabılarımla inledi öyle böyle de değil duysan yan binada taadilat var sanırsın. eşofman altı köseleyle finalde kaybettik fakat bana asıl koyan maç sonu cillop gibi ayakkabının altının çıkması oldu.
kesin kurmançodur diye yaftalamamak gerekiyor. bu ülkede insan yaftalamak ne kadar kolay azizim.
pazar sabahı ekmek almaya bende gidiyorum eşofmanlarımla, spor ayakkabıyı giyeceksin , bağlayacaksın derken zaman kaybı oluyor. mis gibi babetler dururken iki koşu alıp geliyor insan. hem sabah sabah hayatımın aşkı ile bakkalın önünde karşılaşmayacağıma göre, tamam aşk tesadüfleri sever ama bizim mahalleden pek geçmiyor bebeğim aşk.
askılı atlet altına eşofman onun altına kösele ayakkabı. erkeğin maximum düzeyde seksi olduğum muhteşem kıyafet kombinasyonu. bir de omuzlar falanda kıllıysa var ya. budur işte dedirtecek durum.
"size ne?" demenin göze batırılanıdır. şekilcilik şerefsizliğini yapmayacak kadar doğal olmaktır. s.kine takmamaktır. kime ne zararı var kardeşim? (bkz: esofman altina kosele ayakkabi giyerim)
takım elbisenin altına beyaz letoon giymekle aynı şey değildir.
Takım elbisesiyle işten çıkıp son dakikada yetişerek hatta sahada şortunu giyerek oynadığı halı sahada maçından sonra tekrar pantolonu giymeye üşensede kramponlarına acıdığı için mecburen uzun burunlu kunduralarını şortun altına giymeye benzer mecburiyet durumudur.
bi kaç kere başıma gelmiş olaydır.
ilkokulda en sevmediğim ders beden eğitimiydi, sabah eşofmanları çantaya koyarken spor ayakkabıları hep unuturdum. soyunma odasına girince olayı farkederdim tabi, yine de giyinir sıraya geçerdim. sonra hoca gelir hafif tempo üç tur, derdi. ben kunduralarla koşmak istemezdim tabi, bi seferinde dayak bile yemiştim fazlaca sesli olarak, bu kunduralarla koşulur mu mına goyim, dedim diye.