--spoiler--
eskiler gerçekten de çok güzeldi, özeldi. ama ne geçmişe takılı kalıp depresyonu, ne de geleceğe takılıp anksiyeteyi tetiklemek hiç doğru değil. bu yüzden de anda kalıp içinde bulunduğumuz zaman diliminin keyfini çıkarmalı ve de mutlu olabilmeliyiz.
--spoiler--
kesinlikle katılıyorum. artık bunu kendime hayat felsefesi yaptım.
Hep gelecekte sihirli bir değnek değip tüm işleri daha mükemmel yapacakmış hissine kapılınır ama gelecek onu asla sunmaz geçmişteki peti masalı gibi yaşanan günler de hatıra kalır daha özlenilir.
Eskiler gerçekten de çok güzeldi, özeldi. Ama ne geçmişe takılı kalıp depresyonu, ne de geleceğe takılıp anksiyeteyi tetiklemek hiç doğru değil. Bu yüzden de anda kalıp içinde bulunduğumuz zaman diliminin keyfini çıkarmalı ve de mutlu olabilmeliyiz.
Birgün böyle delirecem kesin. Şehir meydanındaki asla çalışmayan berbat yeşil sulu fıskiyeli havuzun kuzeybatısındaki kırık taşın üstüne oturup şaçlarımı tek tek koparıp yüzdürecem. Sonra da bir tane güvercin yakalayıp konuşçam onunla. Güvercinlerin gözleri çok güzeldir. Belki o da tüylerini yüzdürür ne bileyim? Oturur havanın kararmasını bekleriz. Havuzun batı kısmı boyunca uzanan çınar ağaçları konuşmaya başlar anca. O zaman kalkar giderim. Çınarları dinlemeyi sevmiyorum. Güvercin çınarı sevecektir ama. Mecbur güvercin senden ayrılmalıyım. Benim evim güneydoğu'da hava kararmadan evde olmalıyım. Yoldaki camlara asla bakma. içinden anlamsız gülücükler çarpacak yüzüne. Sen gülmüyorsun ki. Neymiş bu kalabalık. Kimsin bilmiyorum ki ama bu sefer olmasa bile muhakkak bir dahaki sefere elimde bir çiçek olacak. Sen hâlâ kimseden bir çiçek almadın mı yoksa? Eve gidince makasımı bulmalıyım. Mavi makasın canı kahverengi koltuk örtülerini gizliden kesmek çekiyor. On gündür bana bu derdini söyleyecekmiş meğer. Bilmiyordum, dün gece uyumadan önce bir türlü kapanmamasından anladım. Mavi makasın canı çeker kahverengi şeker almayalım. Evde birileri varsa yanarız. Güvercin kokusu sinmiş üstümüze, güvercin kokulu kadın sevmezler. Onlar da haklı nerede görecekler de sevecekler.
tek sebebi insanlardan uzaklaşmaktır.
insandan uzaklaşmayacaksın ki yeni anıların olsun. yeni heyecanların olsun ama hepimiz rahatımıza çok düşkün olduk. kimseyi çekemiyoruz, artık.
insanın en güzel anıları çocukluk zamanlarında oluşmakta. eskiye özlem de aslında o çocukluk anılarına olan özlemdir, yoksa o zamanki medeniyete vs. degil. bizim çocuklarımız da bizim şimdi beğenmediğimiz bu zamana özlem duyacaklar ileride zira onların çocukluk zamanı ve en güzel anıları bu zamanlarda oluşuyor.
Köpek gibi üniversiteyi özlüyorum. Vallahi ya. Size şöyle söyleyim aklıma geldikçe, yolda, kafede, dinlediğim bir müzikte, yaşadığım bir olayda üniversiteyi hatırlayınca, bir anıyı hatırlayınca yumruğumu sıkıyorum bazen, bazense dişimi sıkıyorum, bazen gözlerim doluyor ama köpek gibi özlüyorum o günleri meğer yaşanacak günler o günlermiş değerini bilememişiz. Nasıl bilecektik amk bilgisayar mühendisliği gibi hayvan gibi bir bölüm okudum 2.sınıftan sonrası zaten hep stres hep kaygıyla geçti. Nasıl bittiğini anlamadım.
Özlemlerin en ağır olanlarındandır eskileri özlemek. En kötüsüde birşey olur eskileri hatırlatır ya o hatırlatma kısmı kötü işte. Yoksa bir yerden sonra unutuyoruz alışıyoruz amk birşeyi geliyor bize hatırlatıyor. Eskiyi özlemek demek acı çekmek demektir. Net.
Onunla gittiğin mekanlara, o sahile, o konser alanı veya sinema salonuna yıllar geçse de bir daha bir başkasıyla gitme cesareti bulamamak... Onunla gittiğin yerlerin dışında bir harita çizmek sürekli. Sanki gidersen ihanet edecekmişsin gibi hissetmek. Yaralar kapanıyor bazen ama dışardan kapanıyor, o yaralar içerden hep kanıyor... Sürekli eskiyen zamanı özlemeye mahkum bırakmamalı kendini insan, müebbet bunun adı.