onunla ilgili yazdığınız herşeyi, çektirdiğiniz tüm fotorafları, silip, yakıp, yırtıp atsanız da eğer sürekli karşınıza çıkacak kadar yakınınızda yaşıyorsa o şehirden gideceğiniz güne kadar geçen süredir.
bi yerde okudum, ilişki süresinin yarısı kadar zamana denk geliyormuş. abi naptın sen ya? (x-y) nin karesinin küp kökünü falan almadığın kalmış bi. bence eski sevgiliyi unutma süresi 3 bölümde incelenir:
1. ayrıldığı anda unutan tip
2. yeni birini bulana kadar unutamayacak olan tip
3. eski sevgiliye geri dönmek.
hayır. 4 yok. sonsuza kadar acı çekmek diye bi seçenek yok.
böyle bir süre yoktur çünkü unutulmaz... unutmuş gibi davranılır, gülünür, eğlenilir yaşanılır fakat unutulmaz. unuttum diyen herkes yalan söyler. yeni birisini sevmeye kalktığınızda hep ortada durur unutulmadığından. böyle bir süre biçmeye kalkanlar yanıldıklarını her an bilirler de şu kadar zamanda unutulur, bu kadar zamanda unutulur tarzı kendilerini kandırmaya yönelik sözler sarfederler... eğer , gerçek bir sevgiyi yaşadıysanız geçerlidir bu söylediklerim,öyle saçma sapan sevgiler için değil. gerçek sevgi, derindir; dolayısıyla daldığınız o derinlikten çıkamazsınız kolay kolay.
kişi aşk acısı çekiyor ve depresyonda ise acısı 1 sene sonra son bulacak hadisedir. unutmak ise mümkün değildir tabi ki. hafıza iyi veya kötü tüm yaşanmışlıkları barındıran bir sistemdir.
öncelikle hiçbirini tam olarak unutamazsınız ki doğru olan da budur. bir hiçliği yaşamıyorsunuz sonuçta. bir sürü güzel/kötü anınız vardır mutlaka birlikte. halihazırdaki sevgilinizi ne kadar severseniz sevin mesela, bir kızla ilk öpüştüğünüz anı unutabilir misiniz? hadi diyelim hala ilk kız arkadaşınızla berabersiniz. peki 14 15 yaşlarında beğendiğiniz kızı merak etmez misiniz? faceden aramaz mısınız? evlendi, öldü, doktor oldu vs. gibi haberlerini alınca hiç bir şey hissetmez misiniz? kısaca hayatınıza giren ve ilişki anlamında bir şeyler yaşadığınız hiç kimseyi unutmazsınız zaten. aradan on sene de geçse duyduğunuz bir şarkı size onu hatırlatır mesela. burada kritik olan şey onu hatırlatacak, bilinçaltınızdaki ona dokunacak bir dış etken olmamasına rağmen onu hep düşündüğünüz sürenin ne kadar olduğudur. kanımca ilişki süreniz 1 senenin üzerindeyse; olgun, akıllı ve iradeli biri olmak kaydıyla(faceden filan hala ona bakmıyorsanız) 2-3 ay gibi bir sürede moral bozukluğunu, iç sızıyı, sürekli telefona bakma olayını tamamen atlarısınız. gerisi tamamen hayatınızın akışına, yaşam tarzınıza, ilişkilere bakış açınıza kalmıştır. önemli olan o kritik eşiği geçmektir ve o sürede benim tecrübelerime göre 2-3 aydır işte.
tamamen unutmak gibi bir şey ise mümkün değildir ki olması gereken de odur. ben ne zaman dream on' u duysam hala 3 yıl öncesini, tenini okşadığım kızıl saçlı kızla o erotik anı hatırlarım mesela ya da ne zaman sokakta bir kediyi besleyen birini görsem 4 yıl önce benim aldığım poğaça ile sokak kedisini besleyen kumral kız arkadaşımı 2-3 metre uzaktan hayranlıkla izlediğim sahneyi hatırlarım.
hepinizin vardır böyle anıları. kumralı, kızılı bakın en kadar çapkınım demek için yazmadım. aksine çapkın filan değilim, hatta hiç beceremem de. çünkü uğraşamam, birini tavlamak için bir şeyler yapmak, olmadığım biri gibi davranmak, nezaket gösterilerinde bulunmak ya da anlayışlı çocuğu oynamak ters bana. e öyle yakışıklı bir adam da değilim hani, ama ona rağmen ben bile şu başlığa kızıl, kumral yazabiliyorsam -ki yazmadıklarım da var- siz neler yapabilirsiniz bir düşünün. dolayısıyla kimse için o kadar çok üzülmeyin. yaşanan şeyleri mümkün olduğu kadar güzel anın, her ne yaptıysa artık konuşmayın, asla onu kötülemeyin, aksine övün, saygı duyun ve etrafınızdaki diğer güzel kızlara/yakışıklı erkeklere bakın.