Eski muhabbetlerden konu açılacaktır aslında araması da gerekmez mesaj atması bile canınızı sıkması için yeterlidir durun ya bırakın mesaj atmasını adının aklınıza gelmesi bile bir felaket, bütün eski sevgililer ölsün tabi gerçekten sevilmiş olan eski sevgililer.
elin gayr-i ihtiyari çalan telefona gider,
umarsızca eline alırken aklından kimin aradığı konusunda tahminler geçer;
kim arayabilir ki?
ya başka şehirdeki ablan, ya da herhangi bir yakın arkadaş...
sonra gözlerin telefon ekranında donup kalır;
beyninde saniyelik bir uyuşma ve kulaklarımda bir uğultu belirir.
hatta bir ara gözlerine inanamayıp kapatıp bir süre sonra açarsın.
telefonun çalarken avuç içinde titremesi dizlerinin titremesine destek olur...
yüreğindeki kelebek kanatanır ve hızla uçmaya başlar;
hızlandıkça duvarlara çarpar, çarptıkça hızlanır.
ekran hala yanıp sönmekte ve telefon hala titremekte...
sen bunun savaşını verirken içinden; telefonun birazdan susacağı dank eder kafana;
-cevap vermezsen duracak ve cevap vermediğin için belki bir daha aramayacak.
bu korkuda ağır gelmekte, ama açıp sesini duyma korkusu ...
daha garip; daha heyecanlı...
parmak yes tuşunda;
gözlerini kapatırsın,
derin bir nefes alarak götürürsün telefonu kulağına...
açarsın...
kalp durma öncesi son atışlarını yapıyor sanki...
+efendim? dersin çatallaşmış sesinle...
(hay aksi! bu ses tonuyla açılmamalıydı telefon diye kızarsın kendine... tam bu sırada cevap verir karşı taraf...)
-alo? der (umutsuzluğa kapılmışken umudun doğduğunu görerek)
allah`ım bu ses tonu...
ne de çok ihtiyacım vardı duymaya.
ne de çok özlemişim.
bunları dile getirmek varken sadece tekrar edersin;
+efendim...
sessizlik olur bu esnada...
-nasılsın? diye sorar.
bunu gerçekten merak ettiği için mi sorar bilemezsin.
hem nasıl olmanı isterdi? nasıl bir cevap vermeni ister ki...
aklından nasılım acaba diye sorarsın kendine; onlarca cevap varken tabiki verilecek cevap aynıdır;
+iyiyim...
saçmalık bu! iyi değilsin sen? hele ki bu cevaptan sonra hiç iyi değil!!!
ve sorarsın
+sen?
bir süre sessizlik olur... hadi iyiyim de diye düşünürsün...
iyiyim de, sonra kendine iyi bak de ve kapat telefonu...!
aldığı derin nefes bozar bu düşünceleri;
nefesini;
-seni özledim diyerek verir...
sesi yankı yapar beyninin her hücresinde.
göz yaşlarının birbiriyle yarışarak gözlerine yaptığı hücum acıtır.
kulaklarında ki uğultu şiddetini arttırdıkça;
kalbin....
kalbin;
çaresiz...
kalbin; sıkımış bir hale bürünür.
düğümler ilmiklerini daha çok sıklaştırır boğazında.
+bende seni çok özledim demek için can atar dil.
bende seni çok özledim sevgilim...
huzurum...
sensizlik zor; sensizlik acı...
sensiz olmuyor işte zorlanıyorum! diye haykırmak...