eski kız arkadaşımın diş fırçası hala banyoda, kiyafeti var bir kaç parça onlarda ortada, bizim çocuklar arada kızıyor ama onu hissetmem gerek, yüzünü hatırlamam, dişlerini fırçalar okula giderdi, kapıdan hadi vaveylaları kopardı, yüzünü hatırlarım o an, kıyafetlerinde kalan koku sonra 28 ay oldu hiçbir şekilde görmedim, duymadım, neden ayrıldığımızı bile bilmiyorum. ama bir gün çıkıp diş fırçamı almaya geldim der belki, görürüm bende. deli gibi sevmedik hiç ama deli gibi yaşadık, deli gibi ayrıldık.
bir kutunun içine konup bodrum deposuna hapsedilesi eşyalardır. bir gün akla gelip hasretle anılacaksa da el altında eğer hatırlanmayacaksa da gözden uzak olmalıdır.
şimdiye kadar alınan en güzel, en anlamlı doğum günü hediyesinin kırmızı kutusu.
düşününce, benim ona atmaya kıyamayacağı bir şey verememiş olmam ne acı.
edit: eksileyen yazar; tamam, senin hiç sevgilinden kalma kırmızı bir hediye kutun olmamış, anladım.
hediye ettiği toka.
erkek bile olsan, bir zamanlar başını bağlamış bir şeyi atmaya kıyamazsın, manası ve değeri çok büyüktür çünkü.
hala sol bileğinde taşır paylaşımcı yazar.
ortaokuldaki ilk sevgilim yılbaşı hediyesi olarak noel baba biblosu almıştı. ta o zaman bile çok saçma geldiydi tabi bu hediye ama sonuçta sevgiliden gelen hediye.
neyse işte eve getirdim hediyeyi. ilk günden beri hala evde göz önünde bi yerde durur o biblo.
ve evdeki herkes hala o hediyenin yılbaşı çekilişinde sınıftan bir arkadaş tarafından alındığını sanır.
sizin için değerlidir. maddi tarafını geçtim manevi yönüyle siz de ağır bir yük olarak kalır atamazsınız çıkmaz aklınızdan. iki gün sonra bir sevgili bulunur. tamam iyidir hoştur herşey ama hayla ondan geriye kalanlar vardır. kolay mı lan unutmak.