bugün

marlboro man repliği.
bilen bilir; kült filmlerden bir tanesidir, marlboro man harley davidson.
don johnson, marlboro man karakteriyle on yaşında bir çocuğun hayat felsefesi olabiliyor bir anda.
marlboro man den çok şey öğrenmiş bir insan olarak, aradan geçen uzun yıllarda, her sözünü hayatına tatbik etmeye çabaladım, elimden geldiğince.
lise yıllarımda, onun gibi çok gezindim, yanmayan marlboro ile.
üniversite yıllarımda aldığım kovboy çizmemi, inatla çıkarmadım aylarca.
ciddiyim, onunla yattım, onunla duş aldım.
saçma gelebilir size, zaten saçmada ama yapmam gerektiğini hisseden bir yanım sürekli dürttü beni.
aslında almam gereken bir ders varmış filmden.
okuduğumu sandığım her satırından, okuyamadığım bir satır ne kadarda önemliymiş benim için.
şimdi bakınca gülünç bir aymazlık olarak geliyor bana.
evet, eski bir dostum söylemişti, nam-ı diğer marlboro man;
eski bir dostum söylemişti, otobüslerin ve kadınların peşinden koşmayacaksın, ne kadar hızlı koşarsan koş, daima senden hızlıdırlar ve asla yakalayamazsın, demişti.
hayat, deneme yanılma yoluyla, eski bir dostun ne kadar büyük bir laf ettiğini öğretecekti bana. nitekim öğretti de.
evet, aşk denince bende eski bir dost yÂdedilir.
pşinden koşup koşup yetişemediğim, hep benden hızlı olan bir aşk.
şimdi düşünüyorum da, dostları anlamak mümkün olsa hayat ne kadar kolaylaşır.
insan, dostunu tanısa, anlasa, hayat ne kadar kolaylaşır.
zamanla eskiyecek bir dost konuşuyor şimdi, iyi dinleyin;
dostlarınızın asıl anlatmak istediklerini iyi anlayın, çünkü hayat ve gerçekleri onların iki dudağının arasında.
hepinize, gerçek dostlardan, hakikatli hayat dersleri dileklerimle.