esat oktay yıldıran

entry174 galeri18 video2
    174.
  1. Teröristlere yapılması gerekeni yapmış, hiçbir devlet vatan hainlerine merhamet etmez, bunu anlasanız iyi olur liboşlar.
    1 ...
  2. 173.
  3. 172.
  4. z kuşağında nazım'ı anlayacak kafa yok koala hocam.

    Onların kafa sadece dalga geçmeye ve sik sik akımları takip etmeye çalışıyor.

    incel falan oluyorlar.

    Neden? Beyin yok.
    1 ...
  5. 171.
  6. PKK’nın üstlendiği bir suikast sonucu şehit olmuştur.

    Esat Oktay yıldıran mağdurlarına bakıldığında uyguladığı tarifenin çok da yanlış söylenemez ama inceden bir ruh hastası mıydı, sanırım evet… filmini izlerken benim bile psikolojim bozulmuştu, zaten tamamını izleyemedim galiba hdjd. Yeri gelmişken Buradan esat oktay’ı canlandıran Oyuncuyu da ayrıca tebrik ediyorum, çok başarılıydı.
    3 ...
  7. 170.
  8. Faşistin, zalimin, ruh hastasının biridir.

    Z kuşağı bu tipleri değil, ziya Gökalpleri, nazım hikmetleri, can yücelleri örnek almalıdır.
    1 ...
  9. 169.
  10. yakında esat oktay yıldıran ve onun gibiler vatan haini de ilan edilebilir.
    biz vatan için, türklük için mücadele edenden razıyız.
    4 ...
  11. 168.
  12. Apocu Vatan Hainleri tarafından zalim biri olarak gösterilmiştir.
    Ne bekliyorlardı ki?
    Yaptıkları kötülüklerin yanlarına yar kalacaklarını mı?
    Esat Oktay Yıldıran Hainlere anlayacakları dilde konuştu.
    1 ...
  13. 167.
  14. kürtçü teröristlere anladıkları dilden cevap veren şehit türk subayı.
    4 ...
  15. 166.
  16. Adının verildiği ilkokulun adı sanırım değişmiş.
    Bugün aratıp baktığımda gelen tek sonuç "belenbaşı ilkokulu" olmakta.

    Ne suçu var da ismi kaldırıldı?
    Bu adamın naaşı Edirnekapı şehitliğindedir.

    Terörle mücadele kapsamında ismi geçen birisi ve kendisi hakkında genelkurmay başkanlığı da
    "Binbaşı Esat Oktay Yıldıran kendisine verilen görevleri kanun, yönetmelik ve diğer yasal mevzuat içinde en iyi bir şekilde yapmak için çaba gösteren, her görevde komutan ve amirlerinin takdirini kazanmış, Atatürk ilke ve inkılaplarına yürekten bağlı, Türk vatanının bölünmezliğine inanmış çok kıymetli bir subay olarak isim yapmıştır ve daima da böyle anılacaktır. Görevli olduğu süre içinde cezaevinde örgütlerin kendi iç hesaplaşmalarından ileri gelen bazı olaylar olmuş, bu olaylar ve sonradan çeşitli defalar yapılan şikâyetler inceletilmiş ve hiçbir olayın yasal soruşturma veya yasal işlem dışında tutulmadığı görülmüştür." Şeklinde bir açıklama yapmıştır.

    Oktay yıldıran yerine terörist sakine cansız'ın adı mı konsaydı?
    Oktay yıldıran isminden vatansever herhangi biri ne için rahatsız olur?
    2 ...
  17. 165.
  18. 164.
  19. Kafasını dağıtmak için otobüs yolculuğuna çıkan kişi.*
    0 ...
  20. 163.
  21. bir ilkokula isminin verilmesi ile tekrar gündeme gelen gardiyan. diyarbakır askeri cezaevi'nde, "türkleştirme" üzerine, işkence yöntemi ile çalışmıştır.
    0 ...
  22. 162.
  23. Kandile heykeli dikilmesi gereken kişi.
    Pkk
    Sayesinde güneydoguda inanilmaz taban tutmuştur.
    2 ...
  24. 161.
  25. Kürt halkının yüz karalarına layık oldukları şekilde davranan kahraman tÜrk subayı.Ruhu şad olsun.Yaptıkları ile belki de ülkenin bölünmez bütünlüğünü sağlayan kişidir kendisi.
    1 ...
  26. 160.
  27. Pkk'lı vatan haini orangutan çocuklarının zırvaladığı şeyleri delil olarak kabul edip esat oktay subayımızı zalim gibi gösterenler de pkk'lı piçler kadar vatan hainidir. Siz Osmanlı ya da başka bir dönemde hainlere nasıl muamele ettiğini zannediyordunuz Türk devletinin ey ılık yavşaklar ? Esat oktay yıldıran o dönemde kimlere ne yapmış bakalım bir.

    --spoiler--
    Tunceli Raporu
    değiştir
    1978 yılının 15-26 Haziran tarihlerinde Doğu'da denetlemeye çıkan bir mühendis albay, Tunceli'de denetim yaparken oradaki Harita Birliği personeli ve Ziraat Okulu öğretmenlerinden edindiği bilgilerden çok etkilendiğini ve bunları bildirmenin bir vatan borcu olduğunu ifade ederek gördüklerini ve duyduklarını bir rapor hâlinde Genelkurmay Başkanlığına sundu:

    — Türkçe bilindiği hâlde askerlere ve emniyet mensuplarına Türkçe cevap verilmiyor.

    — Subay, astsubay ve emniyet mensuplarına "faşist köpekler" diyorlar.

    — Tunceli Valisi'nin arkasından "Eco'nun (Ecevit) faşist köpeği" diye bağırılmış.

    — 15 kadar okulda bayrak merasimi yapılmamakta, istiklal Marşı söylenmemekte.

    — Emniyet Müdürü dövülmüş.

    — Resmî kişilere bakkallar, "Size satılacak bir şeyimiz yok." diyerek mal satmaktan imtina etmekte, bu yüzden harita personeli jandarma tavassutu ile alışveriş yapabilmekte.

    — istiklal mücadelesinde kullanılacak haritalar yapılıyor diye araziye dikilen harita işaretleri tahrip edilmekte.

    — 19 Mayıs gösterilerine 15 okuldan ancak 17 öğrenci çıkarılabilmiş, o da Ziraat Okulundan öğrenciler.

    — Tunceli'deki gizli bir komitenin emri ile sosyal ve ekonomik faaliyetler derhâl durdurulabilmekte.

    — Duvarlara sarı yıldızlı Kürt millî bayrağı yapıştırılmakta.

    — Kürt millî marşı diye bir marş toplu olarak okunabilmekte.

    — Toplu olarak komünist enternasyonal marşı okunmakta.

    — Kürt istiklal mücadelesinin patlaması ile birlikte bütün Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun tümden mücadeleye katılacağı anlatılmakta.[22]

    Kahramanmaraş Olayları
    değiştir
    Ana madde: Maraş Katliamı
    19 Aralık ile 26 Aralık 1978'de Kahramanmaraş'ta meydana gelen ve Alevileri hedef alan saldırılarda resmî rakamlara göre yedi gün süren olaylar sırasında 107 Alevi öldürüldü, yine Alevilere ait 200'ün üzerinde ev yakıldı, 100'e yakın iş yeri tahrip edildi. 12 Eylül'ün lideri Kenan Evren, bu olaylardan Anıları'nın birinci cildinde şöyle bahsetmiştir:

    "Kahramanmaraş'ta öldürülen iki öğretmenin cenaze töreninde Milliyetçi Hareket Partisi militanları ve dinci yobazlar tarafından başlatılan katliam kısa sürede bütün şehre yayılmış, şehirdeki emniyet kuvvetleri ve askerî birliklerle dahi katliam önlenememiş ve Gaziantep'ten mekanize birliklerin gönderilmesi sonucu ancak 27 Aralık günü durdurulabilmiştir. Olaylar sırasında çoğunlukla Alevi vatandaşların oturdukları evler ve iş yerleri yakılmış-yıkılmış ve çocuklarla hamile kadınlar da dâhil olmak üzere hunharca 107 kişi katledilmiştir. Olaylar başlar başlamaz 23 Aralık günü içişleri Bakanı irfan Özaydınlı ile Jandarma Genel Komutanı Sedat Celasun Kahramanmaraş'a gitmişler ve olaylara mahallinde müdahale etmişlerse de gözlerini kan bürümüş canilerin şehrin muhtelif yerlerindeki katliamına ve tahribata mâni olamamışlardır. Jandarma Genel Komutanı'nın döndükten sonra bana anlattıklarından benim de tüylerim ürperdi. Beş altı aylık çocuğun bacaklarından tutup ikiye bölünmüş; karnından bıçaklanmış kadın, çocuk, genç, ihtiyar cesetlerini gözleri ile görmüş."[23]

    Devrimci Demokratik Kültür Dernekleri Kongresi
    değiştir
    1979 yılının ilk ayında yasal bir örgüt olan Devrimci Demokratik Kültür Dernekleri, yaptığı kongrede, "Doğu yöresinde Kürt halkından olmayan kamu görevlilerinin bölgeden uzaklaştırılması" kararını aldı. Bu karara karşı bir işlem yapılmadı. Kararın devlet tarafından yerine getirilmemesi sonucu 16 Ocak 1979'da Mardin Kızıltepe'de bir ilkokul öğretmeni dövüldü ve tehdit edildi. 22 Ocak 1979 günü Mardin Bayındırlık Müdürlüğünde görevli inşaat mühendisi ibrahim Özer, sabah işe giderken bir endüstri meslek lisesi öğrencisi tarafından silahlı saldırıya uğrayarak öldürüldü.[24] 24 Ocak 1979 günü Mardin Derik Savcı Yardımcısı'nın evi uzun menzilli silahlarla tarandı.[25]

    Abdi ipekçi suikastı
    değiştir
    Ana madde: Abdi ipekçi suikastı
    1 Şubat 1979'da Milliyet Başyazarı ve Genel Yayın Müdürü Abdi ipekçi, Mehmet Ali Ağca tarafından öldürüldü. Cinayet, Türkiye ve dünyada büyük yankı yaptı. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk üzüntüsünü dile getirdi ve "her türlü çekişmeyi bırakarak ulusça ortak bir tavır takınılmasını" istedi.[26] Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel'in birlik olup ülke sorunlarını beraber çözmelerini sürekli dile getiren ipekçi'nin cenaze töreninde Ecevit ve Demirel yine birbiriyle konuşmadı. Basın bunu, "Cenaze töreninde bile Ecevit-Demirel görüşmesi olmadı." şeklinde kamuoyuna duyurdu.

    Diyarbakır Raporu
    değiştir
    1979 yılında Diyarbakır'da dört lisede millî güvenlik bilgisi dersi öğretmenliği yapan subaylar, Genelkurmay Başkanlığına bir rapor sundu:

    1. Öğrencilerin büyük bir çoğunluğu, öğretmenlerine olan saygınlıklarını yitirmişlerdir.

    2. Öğrenciler dersleri ile uğraşacaklarına siyasetle uğraşmakta ve kendilerinin ayrı bir millet olduklarını söylemekteler.

    3. Bir kısım öğrenciler; millî güvenlik bilgisi derslerinin, egemen güçlerin devrimci güçleri uyutmak için konulduğu görüşündeler.

    4. Okulun duvarlarında, sıraların üstlerinde Kürtçülük sloganları yazılı. Hiçbir dershanede Atatürk'ün resmi yok.

    5. Öğrenciler, millî güvenlik bilgisi öğretmenlerinin şahsında bütün subaylara antipati duymakta ve onları Kürtçülüğü engelleyen bir güç olarak görmekteler.

    6. Öğretmen dershaneye girdiğinde hiçbir öğrenci ayağa kalkmıyor. ikaz edilmesine rağmen kalkmamakta direniliyor. Nasıl hareket edilmesi gerektiği kendilerine izah edildiğinde bir öğrenci, "Biz Pavlov'un köpekleri değiliz." diye cevap verebiliyor.

    7. Bazı okullarda öğretmene devamlı olarak aşağıdaki sorular sorulmakta:

    — Pasaportunuz var mı? Diyarbakır'a nasıl girdiniz?

    — Kürdistan Devleti hakkında bilgi verir misiniz?

    — Kürtler, Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan önce de vardı, ne dersiniz?

    — Atatürk'ün kaç babası vardı, Atatürk bir önder midir?

    8. Öğrencilere, "Bir savaş olsa katılmaz mısınız?" diye sorulduğunda, "Kendi savaşımız olursa katılırız." şeklinde cevap alınıyor.[27]

    Bölücülük Raporu
    değiştir
    Jandarma Genel Komutanlığı Denetleme Başkanı'nın başkanlığında oluşturulan ve görevlendirilen teftiş kurulunun 22 gün süren Doğu teftişi sonucunda hazırlanan rapor, 6 Nisan 1979 günü Başbakan Bülent Ecevit başkanlığında yapılan Sıkıyönetim Koordinasyon Toplantısı'nda okundu. Rapordan bazı ifadeler şöyleydi:

    Bugün Suruç'tan Uludere'ye, daha ötelere kadar, Güney hudut bölgelerimiz adım adım yoğun bir bölücülük humması içindedir.

    Oralarda artık Devriye Talimatı'ndaki klasik 2 kişilik devriyelerle göreve çıkmak hayal olmuştur. Bir köye 20 kişiden az müfreze ile girmek, arama yapmak, oradan bir kanun kaçağını çıkarmak artık cesaret isteyen bir iş hâline gelmiştir.

    Dağlar, taşlar anlamları korkunç Kürtçe sloganlarla doludur. Şehirler, köy ve kasabalar için için kaynamaktadır. Arkadaşlarımız kendilerini bir müstemlekeci asker gibi hissettiklerini; bölge halkının, kendilerine bir işgal ordusunun subayı nazarı ile baktığını söylemektedirler.

    Hudut bölgelerimiz, sessiz ve derinden bir kaosa sürüklenmektedir.

    Ne yazık, o yörelerde Silahlı Kuvvetler dışında ayakta duran sağlıklı bir devlet organı daha kalmamıştır. Devlet müesseseleri, yaygın bir güvensizlik ve ürkeklik havası içinde otorite ve saygınlığını yitirmeye başlamıştır.

    Biz Mardin'de iken Derik'te bir polis güpegündüz sokak ortasında kurşuna dizilerek öldürülmüştür. Davaya bakacak olan Derik Hâkimi istirahat almış, bir diğeri kendi kendini reddetmiş, Mazıdağı Hâkimi yetkisizlik kararı vermiş. Yüksek Hâkimler Kurulunca görevli kılınan Mardin Hâkimi ise sanık bir öğretmenle 3 eğitim enstitüsü öğrencisini tutuklayacak yürekliliği gösterememiştir. işin dramatik yanı; Savcı, bu sanıkların sorguları yapılırken pencerelere kum torbaları yığılmak suretiyle can güvenliklerinin sağlanması talebinde bulunmuştur.

    Biz Mardin'de iken Öğretmen Okulu öğrencileri, derslerin Kürtçe verilmesini sağlamak için dersleri boykot etmişlerdir.

    24 Eylül 1978'de Mardin Eğitim Enstitüsü kapısına asılan pano ve pankartlarda şu sloganlar göze çarpıyordu:

    "Yaşasın Kürdistan'ın Kurtuluş Savaşı!"

    "Yaşasın Kürdistan Devleti!"

    "Silahlı Mücadelemiz Sürecektir!"

    "Yaşasın Bağımsız Kürdistan!"

    "Kürtlere Özgürlük, Sonuna Kadar Savaş!"

    Suruç Ortaokulunda bir öğrenci, defterinin yapraklarını niçin "kan, kan, kan" kelimeleri ile doldurmuştur? Körpe çocuklara sınıf geçme notunu ihtilal yapma metodu öğretisine göre veren öğretmenleri denetleyen bir merci kalmadı mı?

    Mardin'de polis karakolu otomatik silahlarla taranmış, Cizre'de Kaymakam'ın evi ve polis karakolu taşlanmıştır. Tekmil devlet memurları açık açık tehdit edilerek günbegün artan baskı ve terör havası içinde pasivize edilmiş ve susturulmuştur.

    Bölücülük tehlikesi, amansız bir ahtapot gibi gezdiğimiz hudut kesimlerini sarmış durumdadır. KAWA'lar, SiVANCI'lar, KOMAL, RIZGARI grupları, DDKD'ciler, KUK'cular, DAĞCI'lar, APOCU'lar, yeraltında ve yer üstünde faaliyette bulunan legal, illegal teşekküller kasabalardan köylere doğru korkunç bir doğurganlıkla yayılmakta ve çoğalmaktadırlar.[28]

    23 Nisan 1979 tarihli Sıkıyönetim Koordinasyon Toplantısı
    değiştir
    Doğu bölgesinde yaptığı geziden sonra 23 Nisan 1979 günü yapılan Sıkıyönetim Koordinasyon Toplantısı'nda konuşan Adalet Bakanı Mehmet Can, "Bingöl'de okullarda istiklal Marşı'nın söylenmediğini, Atatürk'ün resminin sınıflardan alınıp çamura atıldığını, buna engel olmaya çalışan öğretmenin öldürüldüğünü" söyledi. Can; hâkim, savcı ve valilerin durumuna dair de şöyle dedi:

    "Pertek Savcısı, evinin iki defa bombalandığını söyledi. Hâkimin evini de bombalamışlar. 'Yatak odasının ışığını yakıyor, kendim karanlıkta çatı katında yatıyorum. Ne olur beni buradan alın.' diye yalvardı. Tunceli Valisi de kendisinin alınması için yalvarıyor. Diyarbakır Valisi, Kars Valisi de, 'Ne olur beni buradan alın.' diyorlar."[29]
    --spoiler--

    Esat oktay bu k*rtçü vatan haini köpeklere ne gerekirse onu yapmıştır. Bugün hdpkk'da siyaset yapan kravatlı teröristler de onun adı geçtiğinde korkudan altına s*çmaktadırlar.
    7 ...
  28. 159.
  29. pkklı beyanatlarını delil kabul edip ona göre mi hareket edeceğiz? kıbrıs gazisi ve şehittir.
    3 ...
  30. 158.
  31. Hasta ruhlu sadist ruhlu biri olduğu söylenen binb.
    2 ...
  32. 157.
  33. 156.
  34. teröristlerin yoğun olarak yaşadığı bütün il ve ilçelere heykeli dikilmesi gereken adam.
    3 ...
  35. 155.
  36. 154.
  37. Eğer bir ergen değilseniz ali gaffar okkan'ı savunursunuz. Esat Oktay yıldıran'ı değil.

    (bkz: Türk milletinin mafya ve zorba adam sevdası)
    4 ...
  38. 153.
  39. bizim semtte otururmuş ben sonradan öğrendim, annesi de bizim eski oturduğumuz evin tam arkasında oturuyormuş, toros bakkalın karşısı.üsküdar-kuruçeşme durağı-meşhur patso'nun arkası.

    pkk'nin milliyetçileşip ,tamamen şiddet yapılanmasına dönüşmesine ve 40 yıldır (1984-2023) ülkenin batacak hale gelmesinin tek sorumlusudur..

    pkk ,dev-yol ,kurtuluş gibi sıradan bir sol yapılanma iken bu zatın sayesinde olan oldu.

    sıra dışı pkk milliyetçi liderleri ve sivil kürt siyasiler bunun sayesinde diyarbakır cezaevinde palazlandı sosyalist olanlar kürt milliyetçisi oldu ,ülke bu hale geldi.

    40 senedir her türlü pisliğin kirli savaş oldu..

    öldürüldüğünde bir koruması yoktu ,ümraniye -üsküdar arası çalışan iett toplu taşıma otobüsünde idi.

    1968-1980 arası siyasi kargaşadan en ufak bir darbe almayan, ordusu ile ekonomisi ile ,ayrımcılığın olmadığı ,huzurun müesses olduğu ülkemiz ,o cezaevinde ki sorumsuzluk yüzünden bu halde.

    dün yediğin hurmalar ,bugün .. anlayan anlar.

    biz bunları yazdığımız da terörist dediler ,türk düşmanı dediler, komünist dediler ..

    sonuç ülkenin hali...
    2 ...
  40. 152.
  41. 14 temmuz filmi ile propaganda olacağına ters etki yapmış ve bir fenomen haline gelmiştir.
    5 ...
  42. 151.
  43. Kendisini ne överim, ne de şahsına söverim. nötr duygular hissediyorum.
    0 ...
  44. 150.
  45. Birine veya birilerine zulmeden kimse insan değildir. Bu eşeğin hayranlarını yaylaya çıkarsan otlarlar.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük