yakında nefes almayı bile erteleyebilecek kıvama gelmesi yakın görünen ironik durum.
grubumun adı bile ertelemeyle ilgili benim, benden bi cacık olmaz.
allah'a inanıyorum ama güvenmiyorum, allah ın yaratmış olduğu maddi manevi herşeyi anlarım en azından anlmaya çalışıyorum, ama bu "erteleme hastalığı" olayını anlamıyorum, bu hastalığı neden yaratmış, böyle birşeye neden gerek duymuş yaradan??? bu meret olmasa insanla çok çalışkan olacaklar, çalıştıkça bazı şeyleri anlayacak ve yaradana daha fazla şükredecekler, kötü şeyler daha az olacak, belki de dünya zamanla güllük gülistanlık hale gelecek.
neden tanrı bu hastalık için bir mucize gerçekleştirmez?
edit: belki böyle şeyler yazılmaz ama, bugünlerde yaradan ile aram iyi değil, onun rahatlığı ile yazıyorumi sadece beni ilgilendiriyor, kimse üzerine alınmasın, günahsa da günah ne yapayım.
her işi son anına kadar erteleyen, o son an geldiğinde ise sabahlara kadar uğraşıp kan ter içinde işi bitiren ama çıkardığı iş de pek bir mükemmel olan bir insan olunabilirse tadından yenmeyecek durumdur.
(bkz: bendeniz)
bunu başarabilen insan bir şeyi zamanında yaptığında rahatsız olur, boşa vakit harcadığını düşünür. o vakti başka saçma sapan şeylerle doldurabilecektir halbuseki. sonra son dakikada yetişen işin verdiği gurur bir başka olur. bir de iş bittikten sonraki yayılıp dinlenme süreci yok mu, insan kendinde iki katı dinlenme hakkı bulur böyle zamanlarda. o kadar da kötü birşey değildir yani ertelemek. tek kötü yanı işe girişene dek ertelenmiş saat gibi 10 dakikaya bir kendini hatırlatmasıdır.
üşengeçliğin temel kurallarından biridir. bugünün işini yarın da yapabileceksem bugün neden zahmet edeyim fikrine uygun bir davranıştır. hastalığa dönüşür.
daha çok sabahları erken kalkmak için ayarlanan cep telefonunun alarmını erteleme sırasında sürekli nükseden hastalıktır. her gün kendini tekrar eder ve ne yazık ki artık kronikleşmiştir.