insanın yapmak istediklerini sürekli erteleme durumu.Ben de bu durumdan çok çekiyorum.Yapmak istediklerimi bir hayata geçirebilsem ne güzel olacak ama nafile.
bir dönem ciddi savaş verdiğim durum.
yapacağım işleri biriktirir biriktirir yumurta tavuğun g*tüne gelince yapardım.
De ki derdin ne? iş olsun işte tembellik. bir haftalık işi bir iki saatte bitirir bir de bununla övünürdüm. mal. biriktirmesen günde 10-15 dakikanı ayırsan boşu boşuna stres yapmasan daha iyi değil mi? zamanla öğrendik işte.
Nedenler ve çözümleri içeren maddelerle bir tanım yapayım...
- Biriken işler arttıkça erteleme sıklığı da artar.
- Hedefleriniz büyük olursa, başlama motivasyonunuz zamanla kaybolur.
- Küçük hedefere ve küçük adımlara ihtiyaç vardır.
- Her adımdan sonra da dinlenmek ve keyfini çıkartmak için kendimize ödüller vermeliyiz.
- Hedeflerimizi yakın çevremizle paylaşmak görev bilincimizi yükseltirken; stres, kaygı ve başarısızlık korkusunu da ortaya çıkartabilir.
- Yolu yarıladıktan sonra çevremizle -sanki daha yeni başlıyormuşuz gibi- paylaşmak bizi bir adım öne geçirir. Buna stoklayarak anlatmak da denebilir. aylar öncesinden tamamladığınız işleri, sanki daha yeni bitirmişsiniz gibi anlatabilirsiniz. Böylelikle erteleme hastalığı daha ortaya çıkmadan bastırılabilir.
hayatı ciddiye almayan, boşvermiş insanların hastalığıdır bu efendim. şöyle düşünürseniz daha rasyonel olacaktır. bir ödeme yapacaksınız ve bunu tam şuan başladığınız takdirde sıkıntısız olarak yapabilirsiniz. (vakit nakittir mantığıyla zamana para olarak bakınız) Ancak siz bu işi şuan yapmıyor ve ileri bir zamana erteliyorsunuz. yani doğal olarak cebinizdeki son parayı çar çur edip kredi çekiyorsunuz. tabi hayat bu, iş-güç yani ödeme bitmiyor. siz çoğunlukla ekstrenin aagarisini ödeyip ana parayı yine erteliyorsunuz. bu süreç böyle gidiyor. en sonunda iş çığrından çıkıyor ortalıkta dağ gibi birikmiş borçlar ve sizde bunları -ertelemeseniz de- ödeyecek nakit yok. geçmiş olsun günlük hayatınızda bi çok konuda başarısız oldunuz.
peki bu sorun nasıl çözülür? işte en acımasız gerçekle burada karşılaşıyorsunuz. belki bir çoğunuzun zoruna gidecek ama çözüm bu; hayvan gibi yaşayacaksınız. rahatsız edici bi sözdür ama gerçeğe bakınca cidden çok mantıklı. mesela bir aslan karnı acıkırsa bunu erteleyemez kalkıp yemeğini yakalamalıdır. mesela bir zebra kaçmak zorundadır. bir de bunları besleyen faktörler var. mesela aslan avlanma işini iyice acıkmadan yapmalıdır ki koşabilecek enerjisi olsun eğer ertelerse bu onun açlıktan ölümüne yol açabilir. uykusuzluk da çekmemelidir bu da enerji kaybıdır. doğada hiç bir hayvanın erteleme imkanı yoktur çünkü hepsi bunu canıyla öder. insanoğlu genel olarak canıyla ödemediğinden pek dikkate almaz bu hususu ama eğer insan uyuya kaldığında bir timsahın midesine gitseydi veya yemek için günde 2 kez 5 km koşmak zorunda olsaydı eminim erteleme gibi bir huyu da olamazdı.
işte bu yüzdendir ki hayatın bir disiplini olmalıdır. mesela her akşam 12'de yatın sabah 9'da kalkın. hayattaki başarılı insanların ortak özelliği çelik gibi bir disiplindir. erken kalkın ve işe koyulun. en basitinden kendi hayatımdan örnek vermek gerekirse sabah gözümü açar açmaz gider elimi yüzümü yıkarım. saçımı başımı düzeltirim. duş alırım ve havlumu yine gider balkona asarım. hayatta sabah sizi harekete geçirecek rutinleriniz olsun. mesela diş fırçalama alışkanlığı. bu alışkanlık bir hastalık derecesine dönüşebiliyor. fırçalamadığınız zaman sanki dişleriniz etrafa bir kirlilik yayıyor gibi ama ben bu hastalıktan memnunum çünkü bu pozitif bir hastalık, faydalı mutasyon gibi. velhasılkelam sabah erken kalkmak çok önemlidir size koca bir gün verir. bunu da nakit bağlamında ele alınız. gece uyumamak size türk lirası kazandırıyorsa sabah erken kalkmak size euro kazandırıyor. neticede iki durumda da işlerinizi yaptığınız için kazanıyorsunuz ama birinde işleriniz daha verimli ve kazançlı oluyor.
Uzun lafın kısası; hayvan gibi yaşayın arkadaşlar.