(bob marley)
az kalsın unutuyordum onu eklemeyi. no woman no cry gibi kendisinin bile inanmadığı dünyanın en büyük yalanlarından biri olan harika şarkıya imza atmış sahne tanrısı.
(bkz: steve mcqueen)
yok yahu yazar olanı değil. meraklanmayın. dipdiri adam ve yazıyor hala herşeye inat.
bu oyuncu olan. hani dokuz kere kaçtığı ve herseferinde yakalandığı hapishaneye kahkahalar atarak giren unutulmaz papillon .
o da çağdaşı james dean gibi bir otomobil kazasında ölmüştür.
(bkz: lassie)
o da hayatımız da bir dönem yer etmiş bir ünlüydü ne de olsa. ne aşklarından haberimiz vardı ne de villasında verdiği partilerden. ne frikik verdi bize ne de alkol tedavisinden çıkarken imza dağıttı kameralar önünde.
o sadece sıcacık yelesine tutunup kurtulmamızı sağladı türlü çocukça belalardan.
toprağın ve kemiğin bol olsun eskimeyen dostum.
onlar, 60ında da ölseler* biz onların erken göçtüğüne inanırız. barış mançolar kemal sunallar cem karacalar erken ayrılmışlardır zaten aramızdan. her kaliteli insan erken ayrılır zaten, çünkü biz onların hiç ölmemesini isteriz.
(bkz: james dean)
üç filmlik kısa filmografisine rağmen, bu günlerde ancak sean penn'de görme şansı bulduğumuz derin alın çizgileri ve adeta doğuştan gelen asi duruşuyla ve tabii ki imajına uygun araba kazası ile ölümü efsanesini ve ona duyulan hasreti arttırmıştır.
(bkz: oğuz atay)
hala tam olarak anlaşılamamış , aslında yazım dünyasında cesur bir başlangıcın ilk kitabı olan tutunamayanlar' ın kahkaha atarak ölmeyi tavsiye eden yalnız ve mutsuz yazarı olarak bu başlığa ilk yakışan isimdir.
üretkenliklerinin ya da kalitelerini ortaya koymanın tam da zirvesindeyken, birden hayata veda eden, hayatımızdan bir yıldız gibi usulca ve beklenmedik şekilde kayan ünlü yazar, şarkıcı ya da oyuncuları anlatır başlıktır. bir çoğunun ölümü efsanelerini güçlendirmiş, bazılarıysa bize daha neler yaşatabileceklerini düşündürerek, hayıflanmamızı sağlamışlardır erken ölümleriyle.