Bel-kalça oranı ergenlik döneminde menstürasyonun (regl) başlamasıyla yavaş yavaş şekillenir ve bu şekillenmenin yöneticisi östrojen hormonudur. Ergenlik boyunca östrojen, vücuttaki yağın kalça bölgesinde depolanmasını sağlamak suretiyle, tıpkı göğüsler gibi kalçanın da büyümesine ön ayak olur. Yetişkin bir kadın için sağlıklı bel-kalça oranı 0.67 ile 0.80 değerleri arasındadır. Her yaştan ve neredeyse her kültürden (Çin, Endonezya, Almanya, ingiltere, Gine) erkeklerin en çekici bulduğu oran ise 0.7’dir. Gençlik döneminde düşük bel-kalça oranını sürdüren kadınlarda, yaşla birlikte bu oran yavaş yavaş yükselmeye başlar; zira vücuttaki östrojen üretimi de yaş ilerledikçe azalmaktadır. Menopozdan sonra ise kadınlardaki bel-kalça oranıyla erkeklerdeki oran arasında dikkate değer bir farklılık kalmaz. Dolayısıyla bir kadının bel-kalça oranı, onun üreme yaşıyla ilgili güvenilir bir bilgi sağlar.
Düşük bel-kalça oranının erkekler tarafından, istikrarlı bir şekilde çekici algılanmasının altında yatan unsurlardan biri de doğurganlıktır. Düşük bel-kalça oranına sahip kadınlar daha kolay hamile kalmaktadır, yani daha doğurgandırlar. Ayrıca bu kadınların kalp-damar hastalıklarına ve bazı kanser türlerine yakalanma riskinin daha düşük olduğu gözlenmiştir (Singh, Dixson, Jessop, Morgan ve Dixson, 2010).
Tüm bu verilerin yanı sıra davranışsal ölçümlerden elde edilen veriler de düşük bel-kalça oranının kadınların üreme başarısını ne denli olumlu etkilediğini açıkça ortaya koymaktadır. Düşül bel-kalça oranına sahip kadınlar daha erken yaşlarda cinsel deneyim yaşamakta, daha çok cinsel partner bulmakta ve daha fazla evlilik dışı ilişkiye girmektedirler (Buradan hareketle düşük bel-kalça oranının aynı zamanda doyumsuz veya seçkisiz bir cinsel hayatın göstergesi olduğu sonucuna varılmamalıdır. Bu veriler, düşük bel-kalça oranının cinsel partner –yanı sıra uzun süreli partner– bulmakta kadınların işini belli oranda kolaylaştırdığına işaret etmektedir, onlardaki cinsel arzuları arttırdığına değil.)