öhöhöhömm...
ukala değillerdir efendim. sadece samimi olmamaya çalışırlar, o kadar. laf kalabalığı yapmaya kalkanın sözünü kesmek pek ukalalık sayılmaz. çünkü hasta laf kalabalığı yapmayı sever, doktorun ise zamanı kısıtlıdır. siz farkında değilsiniz ama birçoğunuz fazlaca laf kalabalığı yapıyorsunuz, kusura bakmayın. dolayısıyla doktorlar, meslekleri icabı "mecburen" cool olmak zorunda olan insanlardır. bunun bayanı-erkeği olmaz. he cerrahlar genelde erkeklerden çıkar, onlar biraz daha buz görünümlüdürler. çünkü hasta hiçbir zaman yüz vermeye gelmez! istedikçe ister, sen iyi niyetini gösterdikçe o suistimal eder, birçok konuda hemde. siz öyle olmayabilirsiniz. sonuçta buradaki herkes belli bir seviyedeki insanlar, üniversite mezunu vs. fakat köyden kentten gelen adam inanın halinizden anlamıyor ve bir süre sonra aşınıyorsunuz ve hep öyle olmak zorunda kalıyorsunuz. yakın arkadaşlarım tarafından hep söylenir, oğlum hastanedeki ile bizim yanımızdaki sen birbirinden çok farklı. onlara da böyle anlatırım, hak verirler. çünkü ofis ortamında makinalarla çalışan bir iş hayatımız yok, insanlarla yüz yüzeyiz. binbir çeşit insan hergün o kapıdan giriyor. tinercisinden tutun da hayat kadınına, psikolojisi bozuk dokunmaya gelmeyen genç kızından tutun da, pimpirikli anne baba çocuklara. siz müdürünüzden bir azar yediğinizde tonla laf söylüyorsunuz. en azından o müdür ve size işinizle ilgili birşeyler hakkında eleştiri yapıyor, bilen biri olarak. ya hastalar? adam hem cahil, hem azarlıyor, hem de tıbbı google'dan araştırarak senden daha iyi bildiğini iddia ediyor. hangisi kötü?
bazı kimseler bunun kaynağının hemşireler olduğunu, onlar tarafından gururlarının okşanarak bu hale getirildiklerini falan düşünür genelde. külliyen yanlış! siz hemşireye yüz verdiğiniz an yandınız demektir, o tepenize daha çok biner. hemşireler, gerek üniversitede yetiştikleri ortam gereği, gerekse genelde hemcinsleri ile okumalarından ötürü çok lakayıt insanlardır, eğriye eğri doğruya doğru darılmaca gücenmece yok. çizgiyi koymadığınız zaman fena çuvallarsınız. hemşirenin, personelin elinde oyuncak bir doktor. eğer siz bunu bir doktora yakıştıracaksanız, hadi eyvallah der, susarım.
edit: imla.
erkek kadın diye ayırmayacağım ama böyle bir şey gerçekten var. Özellikle yaşlı hastalara karşı o kadar ilgisiz, o kadar kaba, o kadar sert davranıyorlar ki bazıları, senelerce okumuş doktor olmuşsun ama adam olamamışsın diye bağırası geliyor insanın. Bence doktorların da öğretmenler gibi davranış üzerine eğitim alması gerekiyor. Ha alıyorlarsa da, aşırı eksik bir eğitim bu. insan kesip biçmeye alışmaktan vicdanlarını mı kaybediyorlar artık, bilemem.
Böyle bi kasıntılar, insanı siklememe falan hayırdır amk?
Bir yandan da hak veriyorum aslında 4 sene tıp fakültesini ben de okusam eminim en az o ukala doktorlar kadar havalara girerdim.
Tıpın 6 sene olduğunu bilmeyecek kadar cahilim amk. Bırakın kasılsın adamlar.
tıp fakültesine adım attıkları ilk günden başlarlar, "tıp okuyom ki ben yha çok karizmatik, artık kızlar teklif eder bana ehehe" diye gezinir dururlar. Zamanla kendi kantinleri yetmez giderler fen-edebiyat, hemşirelik ve özellikle eğitim fakültesi önünde dolaşmaya. Sınıf olur 6, tus çalışmaktan popo göbek hayli büyümüş, saçlar dökülmüş yani iş işten geçmiş hala en yakın arkadaşı "kamil".. Tek çare yemekhaneye dahi beyaz önlükle gitmek. Sonunda gerçeklerin farkına varır aslında ne kadar düz, ne kadar boş bi adam olduğunun.
Mesele önüne verilen slaytları ezberlemekte değil mesele kendini geliştirebilmek.
hele bir de yakışıklıysa böyle efendim dağları ben yarattım duruşu, canım ben çok zekiyim bakışı, ilerde çok para kazanacağım ama çoluk çocuk keyfini sürecek ses tonu ile tamamlanan bir ukalalık.
Şimdi Allah var hepsini aynı kefeye koymak olmaz, içlerinde çok beyefendi nazik olanlara da rastgeldim. Ama arada bir ukala tabir edilenlere de rastlıyorum. işin ilginci ukala olanların hepsinin tipsiz olmasıydı. Neyin kasıntısı bu arkadaşım? Hani yakışıklı olsan ondan kasılıyorsun diyeceğim de... Genelde bu ukala ve kasıntı tavırların sonu hasta yakınlarından dayak yeme ile son buluyor.