çoğu anap ve özal sempatizanını hayal kırıklığına uğratan kişi olmuştur bugün. "cumhurbaşkanlığı seçimleri anayasa mahkemesine gitmemeli" dedikten sonra chp ile ortak hareket ederek halkla alay etmiştir. halkın kendisiyle sandıkta alay edip etmeyeceğini zaman gösterecek. seçimlerde chp'liler kurtarır belki kendisini.
Geçmişte sarfettiği sözler ile şu anda devamlı olarak tekrarladıgı replikleri karşılaştırdıgınızda dahi ortaya çıkacak sonuç, Türkiye siyasetinin ve Türk Siyasetçilerinin halka reva gördükleri muameleyi anlatmak için yeterli olacagı Farklılıklarla dolu olan siyasetçidir kendisi...
bir siyaset adamının belli bir birikim, entellektüelite, tarih, olay-olgu anlayışının farkındalığının bilincinde olması gerektiğinin canlı örneğidir.
sürekli 'ben size bir şey söyleyeyim mi...' tarzından başlayan yan cümlelerle ne denli akıl,mantık barındırdığını göstermiş siyasetçi kuruntusudur.
An itibariyle TV8 de yüksek siyaset programında yaptığı konuşmalarından şu sonuçları çıkardığım siyaset adamı...
1) Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Türkiye'nin gereksiz bir 367 krizi yaşamasını engellemek için seçimlere partisiyle oylamaya katılacak ama bos oy atacaklar...
2) DYP ile ANAP'ın birleşmesini çok istiyor ama DYP çatısı altında olmak istemiyor.. Zaten çok parti değiştirdiği için adının döneğe çıkmasından korkuyor. Başka bir partide Agar ve kendisi dışında bir lider bulunursa, birleşmeye çok sıcak bakıyor...
ilerde DYP ile birleşme olacak ve Erdoğan Cumhurbaşkanlığında ben bu birleşmenin AKP'nin salt cogunlugunu engelleyebilecek kadar buyuk bir oy oranıyla ikinci bir parti olacağını öngörüyorum... Bu yüzden, Mumcu'ya, türk siyasi hayatına alternatif ve güçlü bir muhalefet olanağı sunduğu için teşekkür edebiliriz...
Edit: Öngörülerimin hiçbiri tutmadı, helal olsun bana:)
milattan önceki siyasetçilerden öykünüerek "şunu bunu yapacağıma söz veriyorum, yapmazsam şerefsizim, namerdim" gibi en klişe ve en yapmacık vaatleriyle zaten bir halta benzemeyen siyasi kariyerinin tam ortasına benim nezdimde yapmış adam. cem uzan'ı rakip görüyor kendine sanırsam heralde galiba.
liberal adam, eli yüzü düzgün, deneyimli de sayılır artık, yaşına göre epey makam gördü, ağzı da laf yapıyor..... ama bu adamda bişeyler eksik, nedir bilmiyorum ama çok önemli bişeyler eksik....
AKP'den turizm bakanı iken istediği icraatları gerçekleştirecek yeterli desteği ve hareket alanını bulamadığı için ve de partinin içyüzünü çok iyi anladığı için ayrılan, anap'a yeni bir yüz kazandıran akıllı ve yetenekli siyaset adamı.
Partisinin Ümraniye ilçe Teşkilatının 7. Olağan Kongresinde, Barzani'ye köpek benzetmesinde bulunan siyasetci.
Irak yönetimiyle konuşup konuşmama meselesinde devletin bir karar veremediğini belirten Mumcu'nun sozleri su sekilde idi:
''Müdahale edecekler mi, etmeyecekler mi, bir türlü karar veremedi. Böyle
devlet olur mu? Böyle devlet siyaseti olur mu? Adam Anayasa yapmış. Barzani'den bahsediyorum. Anayasası'nda Sevr'i kendisine kaynak gösteriyor. Yani emperyalistlerin bölgemizi işgal eden güçlerin, işgalci, köleleştirici, sömürgeleştirici iradesini kendi Anayasası'na kaynak koymuş.
Ben bunun nesine saygı duyayım. Ben bu emperyalist uşağının nesiyle
konuşayım.
Kendi tarihine, kendi insanına saygısı yok. Kendi kültürel, ahlaki, dini ve tarihi birliğine sadakati yok. Bu kendisini Anayasası'nda emperyalizmin köpeği olarak ilan etmiş. Ben emperyalizmin köpekleriyle ne konuşayım. Devletimin de, emperyalizm köpekleriyle konuşmasına rızam yok. Bugün konuşanları, yarın bu millet sandıkta al aşağı edecektir. Bu milletin hak ve hukukunu emperyalizme peşkeş çeken, kısa vadeli kendi siyasi menfaati için milli menfaatlerden vazgeçenleri yerle yeksan etmek, benim milletimin elinde.''
"hükümet o kadar sığ ki her gördüğü çeteyi derin devlet sanıyor" diyerek RTE'nin Hrant dink cinayetini derin devlete yükleme çabalarını eleştiren ANAP başkanı.
1963 yılında Isparta'nın Yalvaç ilçesinde doğdu. Baba adı Süleyman, ana adı Cemile. istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Mumcu, 20 ve 21. dönemde Isparta Milletvekili olarak parlamentoda görev yaptı. Evli ve 2 çocuk babası. ingilizce biliyor.
57. hükümette Turizm Bakanı olarak görev alan Mumcu, ANAP Genel Başkan Yardımcılığı da yaptı.
Mumcu, daha sonra AK Parti'ye katıldı. Erkan Mumcu, 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan seçimlerde Isparta milletvekili olarak yeniden parlamentoya girdi.
58. hükümette Milli Eğitim, 59. Hükümettte Kültür Bakanı oldu.
Erkan Mumcu 15 Şubat 2005 tarihinde AKP'den ve Kültür Bakanlığı görevinden istifa etti.
2 Nisan 2005 tarihinde ANAP Genel Başkanlığına seçildi.
ne demek istediğini anlatamayan politikacı. üslubunu bir türlü olgunlaştıramıyor. siyasetteki gel gitleri de içine katarsak siyasi orjininin de tam olgunlaşmadığını söyleyebiliriz. bugün sen kimsin denildiğinde bir insan kendini tam anlatamıyor ve geçmişinde zig zaglar bulunuyorsa üzgünüm lider kavramına çok uzak noktada bir yörüngede kendi kendinize dönüyorsunuz demektir. üzücü bir durumdur.
siyaseti xtir ederek yazıyorum; hakkında 'bir tarafından sallamanın, 'bilgi edinmeden fikir edinmenin' en açık teazhürü, yani, iftira etmenin en iğrenç örneklerini' teşkil eden bazı entrylerin kesinlikle iplenmemesi gereken 'gerçek bir demokrat'. sıradan, basmakalıp siyasetçi profilinin çok dışında; popülizmin en dandiğini yapan mehmet ağar abi ve vatan kurtaran şehir kibarlarının(!) patronu bi devlet adamından katbekat daha fazla haketmektedir iktidarı... ayrıca, özel, üstün bir zekası olduğunu belirtelim... tanıdığının tanıdığını tanıyanlar var, oradan biliyorum yani. tavşan mı dediniz; demeyin, dinleyin... *
abbas güçlü'nün hüseyin çelik'e yapamadığı artistliği, yaptığı siyasetçidir.
3 aylık meb görevinin 3,5 yıl sonra şu anki durumdan hesap sorulur biçimde kullanılmasını haklı olarak hazmedememektedir. 3 ay görevde kalmış birine "neden yapmadınız" sorusu mantıksızca sorulmuştur. demirel'e yalakalık yapan abbas'a sorarlar "sayın demirel bunca yıl ülkenin en tepe noktalarında yer aldınız bu ülkeyi nasıl bu hale getirdiniz? nasıl kurtaramadınız" diye hesap soramadın diye.
üniversite projesi de salt paralı değildir. devlet başarılı kişiyi elbette ki okutacaktır. dersanelere ve özel derslere akan yılda 3 milyar doların üzerindeki parayı ihtimal dahilinde olan beyhude bir hayalden ziyade yüksek öğrenimde harcamak daha mantıklı bir yaklaşımdır. ki projede öğrenci harçları devlet tarafından karşılanmalıdır deniyor. yılda ikinci öğretimler yaklaşık 1000 ytl harç ödüyor, normal öğreimler 500 ytl kişi dersaneye ve özel derslere de 1 senede yaklaşık 5000 ytl harcarsa normal öğretim biri için düşünün toplam 5 yılda (ilk senede kazandığını varsayarsak) 7000 ytl para çıkıyor. kişinin eğitim programı yılda 2000 ytl üzeriden hesaplanırsa 8000 ytl eder ve herkes üniversite eğitimi alabilir. bunun geçiş süreci sancılı olacaktır ancak 10 sene sonra otormuş bir eğitim sistemi, kaliteli bireyler yetiştirme, kaliteli akademisyenler yetiştirme olanağı verecektir. diğer okul projesinde ise öğretmeni nereden bulacaksınız sorusu anlamsızdır. hem işsiz kalmış üniversite mezunu öğretmenlerden dem vurup, öğretmeni nereden bulacaksınız sorusu salakçadır. ki üniversite sistemi ile yüksekokul öncesi sistem arasında bağlantı vardır. devamlı tekrar edilen sınavlar sayesinde üniversite eğitimi için yeterli olmayan öğrenciler meslek gruplarına yönlendirilip ara eleman (tekniker vs) olarak hayata kazandırılacaktır. lise mezunu olup meslek sahibi olamaması engellenecektir. bir erkan mumcu destekçisi değilim belki seçimde de oy vermem ama bu projeyi salt "paralı eğitim" olarak yargılamak acımasızca. şu gün türkiye'de üniversitelerde bedava mı okunuyor? dersanelere ve özel derslere milyarlarca doları bırakan bir ülke nasıl çıkıp "paralı eğitim" diye burun kıvırıyor. o zaman tepkinizi net koyun, harç da ödemeyin, dersaneye de gitmeyin, özel ders de almayın toplumsal bilinç oluşturun. proje koyun. bu proje yanlış diyen varsa çıksın proje koysun yoksa beyhudeye konuşmasın.