"ergenekon çetesinin beyaz kadın ticaretine el atmaması" şeklinde olsa daha şık olacak başlıktı,. ne yazık ki karakter sınırlamasına takılan başlıklar kervanına katıldı ve tahrifata uğradı biraz, affedin...
inanır mısınız günlerce bekledim. bir genel ev müdürünün ya da herhangi serbest çalışan bir pezevengin soruşturmalar sırasında içeri alınmasını... günler geçti, geçti, geçti... ergenekon atatrük'ün ruhunu bile çağırdı ama moldovyalı hatunları türkiye'ye çağıramadı. beklentilerimi boşa çıkardın veli küçük... alacağın olsun!
iddianame açıklanmadan önce soruşturmalar vardı biliyorsunuz. dalga dalga gözaltılar... tabi daha neyin ne olduğu net değildi. hoş hala net değil ama o zamanlar daha bi bulanık suda balık avlamaca oynuyorduk. deli gibi siyasi tartışma programı izliyordum, gecelerce uykusuz kalıyordum. sırf bir ümit ışığı belirir mi acaba diye? yoktu, yoktu, yoktu... hala bi ipucu, o yönde usülsüz sızdırılmış bi belge yayınlanmadı tarafta.
ulan madem ortalık toz duman kimse net fikirlere sahip değil ne demeye tartışma programları yapılıyor, onca prof, akademisyen, gazeteci çağırılıp boşa yoruluyor? "iddianameyi görmeden konuşmam doğru olmaz" lafı beylik bir lakırdı olmuştu. bana da sirayet etmişti bu kaotik hal. yemiyor, içmiyor, uyumuyordum. performanstan düşmüş, sevişme tekliflerini "iddianameyi görmeden sevişemem" deyip kibarca geri çeviriyordum.
eğer ki ufacık da olsa beyaz kadın ticareti ile ilgili bi bulguya rastlasaydım işte o an ergenekon çetesi benim gibi sosyalist başbuğ bir fikri lider kazanacaktı. ancak oyunu başından yanlış oynadıkları için beni ve bu tehlikeli satrancı kaybettiler. şimdi akılsız başlarının dertlerini nereleri çekecek hep beraber göreceğiz oturumlar başlayınca.
ergenekon zaten insanlari icin tehlikeli olan uc beyaz isi icindedir. bu uc beyaz un, seker ve tuzdur. zira bu uc beyazin ticaretini yaparken, beyazi dortleme ihtiyaci hissetmemislerdir.
