Sultanahmette çalıştığım bir dönem, personelin mola verdiği yer, güzel bi caddeye bakıyordu. Bir gün orada bir elde siğara, bir elde çay molanın keyfini çıkarıyorum. Erdal tosun bi bayanla geliyor ağır ağır. Hop zıpladım ayağa hafifce baş selamıyla;
-abi nasılsın?
-saol canım, kolay gelsin.(gülerek)
-teşekkürler abi. zamanın varsa bi çay ısmarlayayım?
- biraz işim var dönerim 5 dakikaya, o zaman.
-tamam abi beklerim.
Beklerim dedim ama sanatçı işte gelir mi. Benim molanın bitimine 10 dk var. Bir siğara daha yaktım..
"Ee hadi doldur bakalım bir çay" diyen sese yöneldiğimde erdal abi yanıma oturmaya hazırlanıyordu. O anın şokunu atlatıp alel acele kaptım çayı getirdim. Oturduk bi 10 dakika muhabbet ettik. Diğer personeller falan geldi hep beraber resim çekildik. Mütevazi biriydi. izin istedi, çay için de teşekkür etti gitti. işte gidiş o gidiş. Yolun aydın olsun abi..
allah rahmet eylesin.
organize işlerdeki sahnesi beni çok etkiemiştir.
sen neden hiç konuşmuyorsun diye sorar asıl oğlan.
cevap: önceden çok konuştum bir faydasını görmedim , bıraktım.