bağlamanın virtüözü kendine has çalışı ile şelpe tekniği ile diğerlerinden çok üstün olan ve kanımca tek zayıf yönü üretkenlik olan sürekli dinlediğim güzel insan.
bu ağbinin kürt kemençe virtüözü kayhan kalhor'la "the wind" adlı bir albümü vardır. dinleyen her bünyeyi sağaltacak, güzelleştirecek, derinleştirecek kadar samimi ve özgün olan bu albüm enstrümental müzikte doruk noktalarından biridir bana kalırsa.
hasret gültekin'den devraldığı şelpe tekniğini yemiş yutmuş büyük üstad. kendisiyle ilgili bir anım da var anlatayım, itü bağlama günleri oluyordu eskiden, hala oluyor mu bilmiyorum, itü'de okuyan bir arkadaşım haberdar etti erdal erzincan'ın geleceğini, biz de gittik. üstad, ön gruplardan, korolardan sonra çıktı. başladı bağlamaya can vermeye, büyük ihtimalle o an ortaya çıkardığı melodilerle serbest doğaçlama yaparken çok kısa bir es verdi ve bütün salonu dolduran o ses seyircilerin arasından yükseldi "adam nasıl çalıyor amınım yaa!"
kendine has bir şelpe tekniği geliştirmiştir. bağlamanın halk çalgısı formunun yanı sıra geliştirilebilir akademik bir yönü olduğunu insanlara göstermiştir.
hakkında 3 sayfa yazılmış olmasını hakaret olarak aldığım, bağlamanın ve şelpe tekniğinin üstadı*, türkücü olmaktan da öte büyük sanatçımız. sesi de güzeldir vesselam, farklı ve özel bir ses tonu vardır. arif sağ gibi bir üstadın yeğenidir ama o üstad bile yanında davul çalmayı tercih etmiştir. konserlerde kafası güzel olmalıdır çünkü ayık kafayla bu kadar sıradışı bir bağlama çalışa kimse beni inandıramaz arkadaş. adamın kaçırdığı nota bulana 2553456 milyon euro ödül biçilmiş.