hayaldir kendisi. niye hayaldir onu acıklayayım. simdi iki tane toplum dusunelim iki ayrı adada yasayan. birinci toplum daha guzel iklim kosullarında yasıyor. denizden balık tutuyor agactan muz-ananas-kivi toplayıp yiyor ne guzel. isinma problemi yok. iklim guzel. dolayısı ile giyinme ve barınma problemleri de asgari duzeyde. kendilerince uyumlu bir kabile duzeni kurmuslar barıs icinde yasıyorlar. kapalı bir toplum ekstra bir ihtiyacları olmadıgı icin endustri de gelismemis. tam benim aradıgım ortam,ne guzel. simdi diger adaya gecelim.o ada cok daha buyuk olsun, nufusu da kalabalık. bir iklim dongusu var. dolayısı ile ihtiyaclar daha cesitli. kısın konut barınma giyinme sorunları var. insanlararası cıkar problemleri kavgalar cinayetler var. daha yuksek bir organizasyona hukuk duzenine ihtiyac doguyor dolayısı ile. sanayi ve endustri alıp basını gidiyor. sınıflar doguyor. emek sermaye isci kapitalist uretim tuketim. bunları dıs toplumlardan ve tehlikelerden korumak icin ordu-polis-devlet. yani diger adadaki ilkel toplumun bilmedigi bir suru kavram kurum karmasık bir yapıya sahip. simdi bu buyuk ada kucuk adayı farkediyor.o kucuk adada da ne bileyim atıyorum buyuk ada icin degerli bir maden olsun. bu altın olabilir, sanayiye gerekli demir veya komur olabilir. dolayısı ile bu kucuk adadaki cevhere goz koyuyor. simdi bu adamlar o cevhere sahip olmak isterlerse ya onları bu fikirden vazgecireceksin ya da karsı koyacak silahın olması lazım.o adam gelip kapıya dayandıgı zaman senin rahat duzenini bozmaz mı?
o zaman ne yapacaksın. gitarla "imagine"ı mı tıngırdatacaksın. onunla sadece plajdaki yeniyetme kızları kandırabilirsin. barıs-sevgi-kardeslik guzel ben de severim ama birileri luks arabaları seviyor, birileri insanları kole gibi usak gibi kullanmayı seviyor. birileri altmıs yasındayken onsekizlik bakireleri istiyor. parayı seviyor, luksu seviyor. bana masal anlatma o yuzden. insanoglu cig bir yaratıktır. yoksa bende isterim hepimiz kumsallara uzanalım, dunyada butun insanları alacak kadar kumsal var. ama elin oglu gelip tufegi bogrune dayadıgı zaman ne yapacaksın bana onu soyle? ya senin de silahın olacak onu caydıracaksın.ya da onun silah yapmasına engel olacaksın ki basa soyledigim seylere insanın bitmek bilmez hırsına donuyoruz. onun silah yapmasına engel olamazsın. insanın gercegi budur. cocuk olmayın, hayal dunyasında yasıyorsunuz. askın gucu guc askına baskın gelse iyi olur, dunya fıstık gibi olur. ama bugun herkes mahallenin en guzel kızını becermek istiyor. yetmiyor digerlerini de istiyor. istiyor babam istiyor. ya bu insanlardan uzak duracaksın kendine birini bulup tenha bir yere cekileceksin. ya da bu hayatı boyle kabul edeceksin.
diger haliyle kulturel cesitlilik-zenginlik,cokrenklilik anlamında iyidir hostur ama ne yazık ki ekonomik ve siyasi karsılıgı olmayan daha dogrusu utopya olan bir durumdur-kavramdır.
kendisi temelde emperyalizme karsı uretilmis bir dusuncedir ama ne yazık ki utopyadır. isci ozgurce dolasamıyor ama sermaye dolasıyor. kusura bakmayın ama bu uretim sistemiyle dolasamaz da zaten. nereye dolasıyorsun.?haydi teorik olarak orduyu yok sayıp sınırları kaldırdık diyelim.ee sonra ne olacak.?halihazırda bugun ucuncu dunyanın yoksul insanları canlarını ortaya koyarak binbir sekilde yasadısı yollardan batıya kapagı atmaya calısıyor.ve bu ulkelerdeki calısan sınıfın refahını tehdit ediyorlar. tamam batı bunu hakediyor gecmisteki emperyalist politikaları sonucu ucuncu dunya yoksul kaldı.ama bu sorunun cevabını ve cozumunu getirmiyor bize. kulturel anlamda enternasyonalizm guzel birsey, cokseslilik,cesitlilik.ama ekonomik anlamda yok oyle birsey. sanki dunyadaki calısan sınıfların ucretlilerin gelismislik duzeyi aynıymıs gibi dusunmek hatasına dusuluyor. bugun uluslarası kapitalizm yuzunden ulus devlet modeli cozuluyor. emperyalizme karsı en etkili durus ulus devlet modeliydi ama onunda sonu geldi. size kısaca soyle soyleyeyim, eger bir insan bir evi ve bir arabası olmasını istiyorsa veya bundan da fazlasını istiyorsa bir yerde bir iste sabit durup calısmak zorunda,ve bunu isteyen bir cok insan var. oyle basını alıp diyar diyar gezemezsin. kulturel anlamda evet guzeldir enternasyonalizm ama ekonomik anlamda hayal dunyasında yasamayalım.. "butun dunyanın iscileri birlesin" sozu malesef utopyadan ibaret bugun icin. belki yuzelli sene once anlamlı bir sozdu.ama bugun icin anlamsız.ici bos. bugun batılı bir isciyle bir ucuncu dunya iscisi arasında neredeyse sınıf farkı var.hem isci dedigin adamın tanımı cok degisti, ucretle calısıyor olmak aynı kosullarda yasamak ve calısmak anlamına gelmiyor. batının issiziyle ucuncu dunyanın issizi arasında bile ucurum var. deli mi adam niye birlessin, zenginligini seninle paylassın.?
Enternasyonalizm en basit ifadeyle nasyonalizmin, yani milliyetçiliğin zıddıdır. Onu şu ya da bu biçimde milliyetçilikle bağdaştırma yolunda atılmadık takla kalmadıysa da gerçekte bu iki şey birbirine taban tabana zıttır. Enternasyonalizm dediğimiz zaman bizim anladığımız işçi sınıfı enternasyonalizmidir. işçi sınıfı tüm dünya üzerinde çıkarları ortak olan evrensel bir sınıftır ve varlığı ve mücadelesinin özü enternasyonalisttir. işçi sınıfı enternasyonalizmi, her ülkedeki işçi sınıfının en başta kendi ülkesindeki egemen sınıf olmak üzere tüm dünya burjuvazisine karşı ortak mücadelede kendisini daima tek bir dünya işçi sınıfı ordusunun parçası olarak görmesidir. Ve bunun da en yüksek ifadesi, diğer ülkelerdeki sınıf kardeşleriyle birlikte uluslararası düzeyde örgütlenmesidir. Bu nedenle işçi sınıfı enternasyonalizmi, halkların kardeşliğinden söz etmekten, uluslararası dayanışma çağrıları yapmaktan ya da hatta ezilen ulusların kendi kaderlerini tayin hakkını tanımaktan daha fazlasını ifade eder. Bir ülkenin işçileri başka bir ülkenin işçilerine karşı kendi ülkesinin burjuvalarıyla hangi şekilde olursa olsun işbirliği ya da ittifak yapıyorsa, bu işçiler enternasyonalizm ilkesine aykırı davranıyorlar demektir.
Öte yandan enternasyonalizm, işçi sınıfı açısından, olmasa da olur kabilinden bir süs, ya da tali bir sorun veyahut keyfi bir tercih değil, nesnel temeli olan bir zorunluluktur, vazgeçilmez bir ilkedir. Tüm tarihsel deneyimin kanıtladığı gibi, işçi sınıfının kurtuluş mücadelesi, ancak ve ancak enternasyonalizm ülküsüne bağlı kaldığı ölçüde başarı elde etmiştir.