Engizisyon kelimesinin Türkçe karşılığı soruşturmadır. Orta çağ Bati ülkelerinde kurulan Engizisyon mahkemeleri Katolik kilisesi tarafından kurulmuştur. Katolik ve Protestanlık mezhebine sahip Hristiyanlık, bu iki mezhep arasında çatışmanın çıkmasına neden olmaktadır. Katolik mezhebi, Protestanlık mezhebine kıyasla daha katı ve sert kurallara tabidir.
Avrupalılar için bir kara leke olan Engizisyon mahkemeleri ilk defa 1231 yılında Papa IX.Gregorius tarafından kuruldu. Mahkemenin kurulmasının amacı Hristiyanlık ilkelerine karşı gelenlerin cezalandırılması, Katolik mezhebine karşı gelenleri ise sapkın olarak suçlamaktı. Çünkü dine isyan etmek devlete isyan etmekle eş değer görülüyordu.
ispanya’da 1483 yılında yeni bir engizisyon mahkemesi kurularak Yahudiler, Müslümanlar, Ortodokslar dinleri yüzünden suçlanarak vahşice idam edildi. Hristiyan dinine mensupmuş gibi davranan Yahudileri ihbar yoluyla bularak cezalandıran mahkeme, o dönemde totaliter bir yapıya sahiptir.
Mahkeme tarafından halka Katolik mezhebine sahip olmayanları ihbar etmeleri şu sözlerle salık verilmiştir:
“Eğer Musa’nın şeriatına göre Şabat tutan herhangi bir kimseyi tanıdınız veya duyduysanız; Cumartesi günleri Yahudilere mahsus şekilde temiz kıyafetler giyinip Yahudi bayram günlerinde masalarına temiz örtüler, yataklarına temiz çarşaflar seren, Cuma akşamından itibaren ışıklarını söndüren, yiyecekleri eti suda iyice temizleyip kanını akıtan ya da yedikleri sığır veya kuşun boğazını keserek öldüren; bu esnada bazı sözler söyleyerek kanı toprakla örten, et yenilmesi yasaklanan Paskalya perhizinde veya başka kutsal günlerde et yiyen, ölüm döşeğinde duvara doğru dönen ve öldüğünde kişiyi yıkayıp vücudundaki tüm kılları kesen birilerini tanıyorsanız mutlaka ihbar edin.”
Engizisyon mahkemelerinde avukat bulunmuyordu, sorgulayıcı kurul, noter ve yetkisi yüksek yargıçlar mahkemeleri yürütüyordu. Engizisyon mahkemelerinde sorgulanan kişilere suçları itiraf edilene kadar vahşice işkence ediliyor, zulüm had safhalara ulaşıyordu. Diri diri yakmaktan, yırtıcı hayvanların önüne atmaktan, Böğüren Boğa metoduyla metal bir boğanın içine atılıp alttan ateş yakarak acıyı en yükseğe çıkarmaya kadar çeşitli işkenceler bulunuyordu.
işkenceden sağ kurtulanlar halkın gözü önünde infaz edilerek, halkın mahkemeden korkması sağlanıyordu. Müebbet cezası alanların ise mallarına el koyularak ailesi ve yakınları yoksulluğa terdi ediliyordu.
Avrupa’nın kara lekesi olarak tasvir edilen Engizisyon mahkemeleri bir çok katliam düzenleyerek, canice Katolik olmayanları cezalandırmıştır. Orta çağdaki Avrupa’nın kara günlerini temsil eden Engizisyon mahkemeleri matbaanın yaygınlaşması, halkın din konusunda bilinçlenmesiyle mahkeme ve Papa’ya olan bağlılık sorgulanmaya başlanmıştır.
Mahkemelerin kaldırılması ise 1807 yılından başlayarak 1820 yılına kadar sürmüştür. Kapatılan en son engizisyon mahkemesi Portekiz’dedir.
En meşhuru ispanyol engizisyonu olur. O dönemde ispanya siyasi birliğini tamamlamakla kalmamış, avrupa'da birbiriyle ilgisiz tonla yeri de kontrol altında tutmaktadır. endülüs ve bugunku benelüks'te katolik olmayan herkese karşı gaddarlığıyla bilinir.
davalık olanların genelde cadı diye yakıldığı veya korkunç şekillerde idam edildiği mahkemelerdir. misal bir insanın cadı olup olmadığına onun üzerine ağırlık bağlayıp dereye, denize attıktan sonra boğulup boğulmamasına göre karar verirlermiş. ölürse cadı değil. ölmezse yakıyorlar. üstelik cadı, iblis, kafir vs gibi şeylerle yargılanman için sokakta herhangi birisinin seni itham etmesi yeterli imiş. hey maşallah benim tosunlarıma hey..
aslında suçunu itiraf edersen ölmüyordu. şimdi bu engizetörler korku salmıştı ve köy köy gezip nerede bir kafir varsa avlamaya çalışıyordu. halk ise bu histerik hal almıştı ve bu durumu da kötüye kullanıyordu. mesela istihbarat olarak köydekilerden bilgi alan katolik kilisesi görevlileri bir çok iftira ile de karşılaşıyordu. halk sevmediği veya çıkarı olduğu kişileri suçlu diye ihbar ediyordu. seni görevliler çağırınca ise öyle ahkam kesip ben suçsuzum diyemiyordun çünkü mutlaka bir suçtan iftiraya uğramış olabilirdin. hal böyle olunca da mecbur itiraf etmek zorundaydın yoksa ölürdün. ancak itiraf etmek bu kadar kolayken ve ölüm gibi bir sonuç da yokken neden insanlar itiraf etmiyordu?
çünkü bu kişiler inançlı kişilerdi ve yalan yere itiraf etmek günahtı. bu insanlara göre dünyada yakılmak cehennem azabının yanında hiçbir şeydi, işte bu yüzden yalan yere itiraf vermektense işlemediği suçtan yargılanıp öldürülüyordu.
suçlar büyücülük suçuydu ve kadınlar yakılarak öldürülüyordu. erkekler de fakat kadınlar daha ağırlıktaydı. ayrıca itiraf etsin diye işkence de yapılıyordu.
hatta cadı nasıl yakalanır üzerine kitap bile yazılmıştır.
bide kadınları yakmalarının nedeni onları temizlemektir, yakılarak temizlenip tanrının karşısına temiz çıkması sağlanıyormuş.
insanı tersten asıp bacak arasından testereyle kesmeye başlayan mahkeme.
Peki neden tersten asılıyor?
Bunun sebebi: beynin sinir iletimini engelleyen hormonu ters çevrilince salgılayamaması. Normalde bir acı hissetmeye başlarsanız beyin hormon salgılar ve bir süre sonra acıyı hissetmezsiniz. Ters çevrildiğinizde ise beyin o hormonu vücuda gönderemez.
orta çağ avrupası'nda katolik inançlarına uymayanları cezalandırmak üzere katolik kilisesi tarafından kurulan engizisyon mahkemeleri yüzyıllar boyunca, masum insanları suçlu ilan edip çeşitli işkencelerle öldürmüşlerdir.