bugün

işte tam da burada yani uludagsozluk'te yalnızlığını gidermesini beklediğin kişiyi aradığında.
gece ışıkları kapattıktan sonra yatağa gidilen yol.
insanın en çok içini acıtan yer orasıdır.
allah'ı olanın yalnızlığı olmaz derdi pederim. sağ olsun çok işe yaradı bu bilgilendirmesi.
çok eğlenceli bir etkinlikten sonra eve geldiğimde.
Acemi birliğine ilk geldiğim gün. 100lerce belki 1000lerce kişi var etrafta ama yalnızsın. Kimsesiz olduğunu işte orada anlıyorsun.
Çok kalabalık bir düğün. Evet kalabalıklar içerisinde yalnızız.
Birinci sınıfın ilk günü, annen- baban seni okula bırakır ve sen artık evinden uzakta yalnız ve tek başınasındır, tam sahipsizlik hissi, Konfor alanını ilk terk ediş.
Gecelerim...
Çünkü paylaşmak isteyecek kimse yok.
rehberi 3-4 defa baştan sonra gezdikten sonra telefon ekranını kitlediğim anlar.
Yaşlılık yalnızlığını görmeden beylik laflar etmeyin. Gençlik yalnızlıkları bir şekilde aşılır.
bir kaç ailenin toplandığı yerler, düğünler, tuzu kuru arkadaş grupları, anlamadığın bir dersin kalabalık sınıfı... kısacası hayata geç kalmış ve yetersiz hissettiğin her an.
ait olmadığını bildiğin ortamlar ruh tüketir.
ne yapman gerektiğini anlayıp, ders alıp uzaklaşın oradan.
Sabah uyandiginda baslayan, gece yatana kadar devam eden har an.
O hissi bilmiyorum ama insanın kendini en yalnız hissedeceği an ölüm anıdır sanırım.
Az önce annemin yanına uzandım uyuyordu o. O kadar üzgün ki kıyamıyorum ona herkes çok üzgün, bazı şeyler nasıl hallolucak bilmiyorum.
Kendimi çok yanlız hissettim nedense yanımda annem uyuyordu ama ben yine de cok yalnızdım. Aklımdan bı sürü şey geçi, binlerce olasılık. Yapacaklarım, yapmam gerekenler, hatalarım, doğrularım son günlerde bı şekilde aramın bozulduğu insanlar hepsi geçti.
sonra şey diyosunuz kendinize neden her şey üst üste geliyor ki ne gerek var?
Ama aslında iyi oluyor da bu bı bakıma hepsine biraz biraz üzüluyor hiçbir şeyi takıntı yapmıyorsunuz. Ve normal bı zamanda çok daha fazla üzüleceginiz şey gün içinde aklınıza gelmiyor bile. Böyle bi takımlar seyler
Gece yattığımda, yani şu saatler.

En zayıf anlarım sanırım.
üniversitedeki ilk 3 günüm.

ben 25 yaşında kazık kadarım, arkadaşlarım 18-19 yaşlarındalar. tabi iletişimimiz vardı konuşuyorduk falan ama ben kendimi salak gibi hissediyordum.
Her an.

Ailemle yaşıyorum. Daha doğrusu sadece bedenim onlarla yaşıyor. Ruhum bu dünyada yalnız. Kimse yok, hiç kimse. insanların hepsi bir et parçasından ibaret. Ben yalnızım. Birisiyle çarpışmam ben, usulca içinden geçerim. Kim attı beni bu yeryüzüne?

Bedenlerimiz aynıyken, ruhlarımız neden bu kadar farklı?
içerik bulunamadı.
kazık yedikten sonra anlatılacak bir ailenin olmadığının farkına vardığın an.
Tam da su an.
(bkz: ) yalnızlığa düşman olan insan
evlenince.
sevdiğin insanla evlenince.
gençler çok da şeyapmayın yani sevdiğim hep yanımda olsun diye.
ayrı ayrı evlerde yaşarken daha güzel her şey.
konser, tiyatro gibi etkinliklerin saatini ve yerini öğrendiğim an.
En yakın arkadaşın ile tartışıp soğuk hissettiğin an.
evin kapısına gelip kilidi açtığın zaman en vurucu olanı beyninde hissedersin.