Onu teselli etmek için bir şeyler söylemek istememe rağmen aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Yalnızca ''üzülme bir gün bunların hepsi geçecek'' diyebildim.
Bir yalan uydururken, yalan söylemenin doğası gereği yanlış olup olmadığını, etik olarak bazı koşullarda haklı görülüp görülemeyeceğini düşünüyor olabilirim.
buradan şu sonuç çıkar ki, insan ruhu tanrının sonsuz zihnin bir parçasıdır: ve bundan dolayı insan ruhu filan ya da falan şeyi kavrıyor dediğimiz zaman, tanrının sonsuz olması bakımından değil, fakat ruhunun tabiyatıyla ifade edilmiş olması veya insan ruhunun özünü kurması bakımından, tanrının filan veya falan fikri olmasındanbaşka şeyi anlamıyoruz ve yalnız insan ruhunun tabiyatını meydana getirmesi bakımından değil, insan ruhuyla birlikte başka bir şeyin fikrine de sahip olması bakımından, tanrının filan veya falan fikri olduğunu söylediğimiz zaman, insan ruhunun bir şeyi parça halinde ve upuygun olmayarak (indequate) kavradığını söylemiş oluruz.
eğer dikkatle kendi küfürlerinin iç yüzüne ve dalaletlerinin mahiyetine bakabilseler, görecekler ki; imanda bulunan makul ve layık ve lazım olanazamete karşı, yüz derece muhal ve imkansızlık ve imtine o küfrün altında ve içindedir.