bugün

o güzel kazığı yedikten, bir süre mesafeli durduktan sonra tekrar o kişiyle yine arkadaş olmak ( tabi eskisi kadar sıkı fıkı değilsinizdir ya da sırlarınızı artık ona anlatmazsınız ) ondan alınabilecek en iyi intikamdır. deneyin hoş oluyor. o kazık atan arkadaş iyiliğiniz ve onu hoş görebilme olgunluğunuz altında öyle bir eziliyor ki. değmeyin keyfinize. (bkz: kötülüğe iyilikle karşılık vermek) bu olsa gerek.
çıkar ilişkisiymiş meğerse.
insanı derinden etkiler. çok güvenirsin onun için belki de çok fedakarlık yaparsın hep yanında olursun ama o seni bir çıkar için bırakıp gider daha doğrusu kazık atar.
sevgilinin terk etmesi kazık atması pek koymaz ama dostun ki çok acıdır...
Eski yani artık eski sevgilinizin ayartılmasıdır. Çok fena moral bizar çikolata ve dondurma krizlerine sürükler.
kale içerden fethedilir sözünün sosyal hayatta başa gelmesidir.
çok normal bir şey. insanlar kazık yemediyse korkmaya başlamalı asıl.
insanları tanımanıza yol açan hededir. içinizi açarsınız sırlarınızı anlatırsınız yanınızdadır, bigün nedensiz küser size yani belkide nedeni vardırda söylemiyordur size, ama arkadaşınızı tanıyorsanız daha öncede babasına, kuzenine 3-5 ay nedensiz yani saçma sapan nedenlerle küstüğünü biliyorsanız. Pek umursamazsınız, siniri geçer diye düşünürsünüz. Gel zaman git zaman babanız hastalanır, hastaneye yatar kime haber vereceksiniz arkadaşınıza yönelirsiniz sadece bir ' geçmiş olsun' alırsınız, sizi üzen bu değildir aslında zamanında annenizi babanızı çok seven arayan soran bu kişi arkasını döner size, üzülürsünüz. Ama eskiden sizin başka arkadaşlarınız olmasına içerleyen bu dost ' bigün onlar gidecek ben kalıcam' demiştir ama babanız hastanede yatarken o gitmesi beklenen herkes tek tek sizi ve ailenizi aramıştır. işte dost kazığı budur.
Sizin en son ' itirafınız' da eski sevgilinizin eskiden en yakın arkadaşı olan kişiyle hala görüştüğünüzü yazmanız üzerine ve sadece 3-5 saat geçmesinden sonra eski dostunuz ve eski sevgilinizin konuşmaya başlaması dost kazığı değildir. Hatta ilerletip kanka ayağına bağlamaları dost kazığı değil, hele hele eski dostunuzun eski sevginiz hakkında zamanında 'ezik, salak, sana yakışmıyordu, aman bırak o sorunluyu vs vs' gibi sözlerini duyup kanka olmaları dost kazığı değildir.
bir daha o en yakın arkadaşın adını anmayarak çözülebilecek olay. ben liseden üniversiteye geçişte birsürü adamdan aynı ayarı aldım mesela. çok yakın arkadaşlarımdı, muhabbetimiz çok iyiydi falan adamlar üniversiteye gelince -aynı şehirde olduğumuzu belirteyim- çok değiştiler çok. selamı sabahı kestiler. ben birkaç kere her şeyi eskisi gibi yapmaya çalıştım olmadı. şimdi hayatımda yoklar. adam mı yok kodumun piyasasında onlardan başka?
aşk acısından beterdir. hele de 'iyi dostlar biriktirdim' diyebilen biriysen. bi de eski sevgili varsa işin içinde kafayı bozdurur bozdurur harcatır insana.
adamınn iflahını keser ki bu adama nassıl benim en yakın arakdasım diyee...
aynı kızı sevdiyseniz ya sen ona yaşatırsın ya o sana yaşatır....
her insanın başına en az bir kere gelmiş bir durumdur.
(bkz: sıralasam burdan dominik e yol olur)
dün boktun bugün koktun arkadaşıdır.
sizi hayata hazırlar. iyidir.
beraber büyüdüğünüz insan ise bu en yakın arkadaş, çok sevdiğiniz bir yakınınızın aniden ölüm haberini almış gibi olursunuz.
bir bob marley alıntısıyla;

''gerçek şu ki herkes seni incitecek. yapmak gereken tek şey; acı çekmeye değer birini bulmak''
er geç herkesin başına bir gelecek olandır. ama önemli olan ikinci defa yaşamamaktır.
bir söz var ya 'yalan sölediğin için değil bir daha sana güvenemeyeceğim için üzülüyorum' diye onu hatırlatır işte. kelimeler hücum eder beynine önce ama boğazında düğümlenir konuşamazsın. içinden sorarsın kendine sadece neden diye.
en yakın arkadaş gelip sana platonik aşkını anlattı diye yıllarca aşk acısı çekmek de vardır.
kazığın hasıdır. çıkardığını zannetsen de saplandığı yerde kalır meret. Eskimez de... Acısı her dem tazedir.
şaşılmaması gereken bir durum aslında, sonuç olarak insan sevdiğini sikermiş diye bir laf var.
Acıtır. Çok acıtır hemde. Yakın arkadaşın kazığı öyle sevgilininkine fln benzemez. Dağıtır insanı paramparça eder. Bi anda büyük bi boşluğa düşersin. Çünkü o şerefsiz adam sen farkında olmadan tüm dünyan olmuştur. Herşeyini paylaştığın bi sırdaş en zor anlarında sığındığın bi liman seni sen kadar tanıyan biri olmuştur. Ve bianda sen onu kaybedersin. Çünkü kazık atmıştır sana, yarıyolda bırakmıştır, tutmamıştır verdiği onca sözü. için acır önceleri ve herşey onu hatırlatır sana. Çünkü herşeyi onunla yatmışsındır. Rehberinden 'kardeşim' ifadesini siler ismini yazarsın, yine de tamamen silemezsin belki bi ihtiyacı olur belki pişman olur yaptığından da arar diye silemezsin. Ama aramaz. Zaten pişman olacak olan en yakınına kazık atmaz. Sonra geçmeye başlar o acı yavaş yavaş ama güvenemezsin bidaha kimseye. Uzun bi süre yalnız kalırsın konuşmak istemezsin kimseyle. Bundan sonra hep yalnız kalacağım dersin güvenmeyeceğim kimseye. Onun için yaptığın fedakarlıklar gelir aklına, uykusuz gecelerin gelir ah ulan dersin, ah ulan.. Sözler verirsin kendine, yeminler edersin ama nafile. Geçmez o acı ömür boyu. Ömür boyu onun adını duyduğunda sızlar sol tarafın ağrılar girer karnına. Çünkü sevmişsindir sen onu, değer vermişsindir ve o bunu hiçbirzaman anlayamamıştır..
ben de yedim, iyi ki de yedim aq yoksa nasıl güvenmemeyi öğrenecektim.
insanı pollyanna yapan olaydır. güvenmeyi öğrenmekle bir alakası yok olayın. yine güvenirsiniz. yine ayvayı yersiniz.