adama nasıl koyar yaşamadan kimse anlayamaz. yıllardır çocukluktan beri yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmiyordur ve bir anda başkalarından dostunuz, can yoldaşınız, kardeşiniz hakkında şeyler duyarsınız. arkanızdan konuşuyordur. kendisine sorarsınız inkar eder. ama siz artık öyle bir adilik yaptığını bilir ve mesafe koyarsınız.
braveheart filminde william wallace*'ın savaş alanında düşman askerinin başındaki zırhının altından robert bruce çıktığında yaşadığı duyguları yaşamamıza sebep olan olaydır. filmi izleyenler o sahneyi muhakkak hatırlar. ihanet budur işte.
"arkamdan konuşan arkamı, önümden konuşan önümü yesin" cümlesi ile umrunuzda olmadığını ifade etmeniz gereken durum. boşverin, sallayın gitsin. son gülen, iyi güler.
Beklenebilecek durumdur o sizin her şeyinizi harf harf anlatmak için özenle seçtiğiniz ama ruhu ayaklı gazete olan o insan neyse daha fazla konuşmayayım.
Durum buysa o kişi sizin en yakin arkadaşınız falan değildir. En yakınızdaki kişi hataniz varsa yüzünüze söyler arkanızdan atıp tutmaz. Gerçi zamane gençliği şu arkadaşlıkla dostluğu bi turlu ayırt edemiyor.