en güzel şiirler

entry260 galeri1 video3
    252.
  1. şuraya bir iki güzel şiir atında okuyalım.
    0 ...
  2. 251.
  3. Can Yücel in hiç bir zaman unutmayacağım 'unutma' adlı şiiri bu başlığın altında olmayı en çok hak edenlerdendir.
    Unutma!
    Yüreğinde bir ismin imzası var
    Ve sen onu silemezsin
    Söküp atamazsın ne kadar uğraşsan da
    Seninle beraber büyür ıcındekı sızı
    ilk önce onu hissedersin başkasına dokundugunda

    Unutma!
    Bir kere sevdin mi uzun uzun yanarsın
    Sitemler.. öfkeler birikirken ıcınde
    Sen azalırsın.
    Dilinde küfür elinde kadeh eksik olmaz
    Günler böyle geçer. alışırsın…

    Unutma!
    Sabahlar artık gecikir.
    ister sağa dön ister sola
    Gözüne uyku değil gidenin hayali gelir…
    Kendini şiirlere verirsin
    Elin sigaraya gider her on dakika da bir
    Fena zehirlenirsin…

    Unutma!
    Bir süre güvenmeyeceksin kimseye
    Kendine sığınacaksın
    Aşk konuşulduğunda sen susacaksın
    Of’larla ah’larla başlayacaksın her cümleye
    Çevrende senden başka herkes haksız olacak
    Senin haklılığınsa çaresiz gidecek çöpe..

    Unutma!
    Bir gün kaldığın yerden başlayacaksın
    Biri seni bulacak…
    Önce korkacaksın eski acılara yakalanmaktan
    Biraz ürkeceksin.
    Ne kadar dirensen de nafile
    insansın sonuçta seveceksin….
    Eski acılara bakıp da küsme sevdalara
    Gavura kızıp da oruç bozulmaz
    Sök at kafandan acaba’ları!
    Bir kemik aynı yerden
    iki defa kırılmaz..
    Artık kararmaz gecelerin.
    Bir daha yaşlar akmaz gözünden.
    Sabahların gecikmez.
    Kim bilir ağladığın günlere gülersin
    Bir defa öldün ya zamanında?
    Bir daha ölmezsin…



    Can YÜCEL
    1 ...
  4. 250.
  5. Ayrıca aysel git başımdan şiirini rüştü asyalı dan dinlemelisiniz mutlaka.
    0 ...
  6. 249.
  7. Aysel git başımdan ben sana göre değilim
    Ölümüm birden olacak seziyorum. 
    Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim 
    Aysel git başımdan istemiyorum. 

    Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün 
    Dağıtır gecelerim sarışınlığını 
    Uykularımı uyusan nasıl korkarsın, 
    hiçbir dakikamı yaşayamazsın. 
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim. 
    Benim için kirletme aydınlığını, 
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim 

    Islığımı denesen hemen düşürürsün, 
    gözlerim hızlandırır tenhalığını 
    Yanlış şehirlere götürür trenlerim. 
    Ya ölmek ustalığını kazanırsın, 
    ya korku biriktirmek yetisini. 
    Acılarım iyice bol gelir sana, 
    sevincim bir türlü tutmaz sevincini. 
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim. 
    Ümitsizliğimi olsun anlasana 
    hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim. 

    Sevindiğim anda sen üzülürsün. 
    Sonbahar uğultusu duymamışsın ki 
    içinden bir gemi kalkıp gitmemiş, 
    uzak yalnızlık limanlarına. 
    Aykırı bir yolcuyum dünya geniş, 
    Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki. 
    Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş. 
    Sakın başka bir şey getirme aklına. 
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim, 
    ölümüm birden olacak seziyorum, 
    hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim. 
    Aysel git başımdan seni seviyorum...
    2 ...
  8. 248.
  9. Xweşike
    Spi boz e deste / Wek ezman e çave we
    Ji bo min e strane we / gul vedibe di zimane we
    Nabeje le nabeje ji min hezdike
    Hezdike ji min nabeje, fedidike
    Xweşike ax xweşike, ji min hezbike rojeke
    Keçike ax keçike, şuna te bu vedeke
    Ewre spi deste we
    Reşe tari pore we
    Heyrana bedewa we
    Wek spinder bejna we.
    1 ...
  10. 247.
  11. Elimde, sükutun nabzını dinle,
    Dinle de gölümü alıver gitsin!
    Saçlarımdan tutup, kor gözlerinle,
    Yaşlı gözlerime dalıver gitsin!

    Yürü, gölgen seni uğurlamakta,
    Küçülüp küçülüp kaybol ırakta
    Yolu tam döerken arkana bak da,
    Köşede bir lahza kalıver gitsin!

    Ümidim yılların seline düştü,
    Saçının en titrek teline düştü,
    Kuru yaprak gibi eline düştü,
    istersen rüzgara salıver gitsin!
    0 ...
  12. 246.
  13. diyecekler ki arkamdan
    o yalnız şiir yazardı
    yağmurlu gecelerde
    elleri cebinde gezerdi
    yazık diyecek
    hatıra defterimi okuyan
    yazık imanı gevremiş parasızlıktan....
    2 ...
  14. 245.
  15. Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan
    Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam...
    Ben seninle bir gün Veyselkarani'de haşlama yeme ihtimalini sevdim.
    ilkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında
    Ankara'da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o zaman
    özlemeye başladım herkesi...
    Ve bu hasret öyle uzun sürdü ki, adam gibi hasretleri özlemeye başladım sonra..
    Bizim Kemalettin Tuğcu'larımız vardı...
    Bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı...
    Yumurta kokan arkadaşlarla paylaşılan kahverengi sıralarda,
    solculuk oynamaya başladık..
    Ben doktor oluyordum sen hemşire, geri kalanlar kontrgerilla...
    Kırmızı boyalarla umut ikliminde harfler yazılıyordu pütürlü duvarlara ve
    Türk Dil Kurumu'na inat bir Türkçeyle...
    Ağbilerimizden öğrendik, S harfinden orak çekiç figürleri türetmeyi..
    Ankara'ya usul usul karbonmonoksit yağıyordu.
    Ve kapalı mekanlarda sevişmeyi öneriyordu haber bültenleri.
    Oysa Ankara'da hiç sevişmedim ben.
    Disiplin kurulunda tartışılan aşkım olmadı benim..
    Sınıfça gidilen pikniklerde kıçımıza batan platonik dikenleri saymazsak..
    Ankara'ya usul usul kurşun yağıyordu..
    Ve belli bir saatten sonra sokağa çıkmamayı öneriyordu haber bültenleri.
    Oysa hiç kurşun yaram olmadı benim
    Ve hiç bir mahkeme tutanağında geçmedi adım
    Çatışmaların ortasında sevimli bir çocuk yüzüydüm sadece
    Sana şiirler biriktiriyordum fen bilgisi defterimde, ama sen yoktun
    Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum, suni teneffüs saatlerinde
    Okul servisi seni hep zamansız, amansızca bir lojman griliğine götürüyordu
    Ben, senin benimle Tunalı Hilmi Caddesi'ne gelebilme ihtimalini seviyordum.

    Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum.

    Yaz sıcağı toprağa çekiyor da tenimin çatlamaya hazır gevrekliğini
    Sonra otobüs oluyordum, kırık yarık yolların çare bilmez sürgünü
    Ne yana baksam dağ ve deniz sanıyordum
    Muş ovasının yalancı maviliğini
    Otobüs oluyordum bir süre
    Yanımızdan geçen kara trenlerle yarışıyordum, yanağım otobüs camının garantisinde
    Otobüs oluyordum
    Bir ülkeden bir iç ülkeye
    Çocukluğuma yaklaştıkça büyüyordum.
    Zap suyunun sesini başına koyuyordum şarkılarımın listesinin
    Korkuyordum
    Sonra iniyordum otobüsten
    Çarşıdan bizim eve giden, ömrümün en uzun,
    ömrümün en kısa, ömrümün en çocuk,
    ömrümün en ihtiyar yolunu koşuyordum.
    Çünkü sonunda annem oluyordum, babam kokuyordum sonunda..
    Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan
    Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam
    Ben seninle bir gün Van'daki bir kahvaltı salonunda
    Ben seninle sadece bilmek zorunda kalanların bildiği
    bir yol üstü lokantasında
    Ben seninle, Ağrı dağına mistik ve demli bir çay kıvamında bakan
    Doğubeyazıt'ın herhangi bir toprak damında
    Ben seninle herhangi bir insan elinin
    terli coğrafyasında olma ihtimalini sevdim

    Ben senin, beni sevebilme ihtimalini sevdim!

    Yılmaz Erdoğan .
    1 ...
  16. 244.
  17. Sana gitme demeyeceğim.
    Üşüyorsun ceketimi al.
    Günün en güzel saatleri bunlar.
    Yanımda kal.

    Sana gitme demeyeceğim.
    Gene de sen bilirsin.
    Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
    incinirsin.

    Sana gitme demeyeceğim,
    Ama gitme, Lavinia.
    Adını gizleyeceğim
    Sen de bilme, Lavinia.


    Özdemir Asaf
    3 ...
  18. 243.
  19. benim için ismet özel'in sebeb-i telif şiiridir.

    Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
    yaprakla yağmurun aşkı meselâ
    kim olsa serpilen coşturuyor bizi
    imreniyoruz başkalarının mahvına.
    Yağmur mahvoluyor çarparak
    kendini parçalıyor mâşukunun açılan kıvrımında
    yaprak dirimle irkiliyor nazlı ve mağrur
    silkiniyor vuran her damlayla.

    Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
    bakıp başkasının başkayla kurduğu bağlantıya
    aşka dair diyoruz ilk anı bu olmalı
    ilkönce damarlarımızda duyduğumuz çağıltısını
    uzak iklimlerin
    kokusu gitmediğimiz şehirlerin önceden
    bir baş dönmesiyle kabarıyor hafızamızda
    sonra ayrılıklar düşüne dalıyoruz:
    Bize ait olan ne kadar uzakta!

    Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
    başkalarının düşünceleriyle değil.
    "Üstümde yıldızlı gök" demişti Königsberg'li
    "içerimde ahlâk yasası".
    Yasa mı? Kimin için? Neyi berkitir yasa?
    ister gözünü oğuştur, istersen tetiği çek
    idam mangasındasın içinde yasa varsa.
    Girmem, girmedim mangalara
    Yer etmedi adalet duygusu
    içimde benim
    çünkü ben
    ömrümce adle boyun eğdim.
    Yıldızlı gökten bana soracak olursanız
    kösnüdüm ona karşı
    onu hep altımda istedim.

    Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
    ve devam ediyor başkalarının hınçlarıyla
    düşmanı gösteriyorlar, ona saldırıyoruz
    siz gidin artık
    düşman dağıldı dedikleri anda
    anlaşılıyor
    baştan beri bütün yenik düşenlerle
    aynı kışlaktaymışız
    incecik yas dumanı herkese ulaşıyor
    sevinç günlerine hürya doluştuğumuzda
    tek başınayız.

    Diyorum hepimizin bir gizli adı olsa gerek
    belki çocuk ve ihtiyar, belki kadın ve erkek
    hepimiz, herbirimiz gizli bir isimle adaşız
    yoksa şimdiye kadar hesapların tutması lâzımdı
    hayatımıza kendi adımızla başlardık
    bilmediğimiz bir isim, hesaptaki bu açık
    belki dilimi çözer, aşkımı başlatırım
    aşk yazılmamış olsa bile adımın üzerine
    adımı aşkın üstüne kendim yazarım.
    0 ...
  20. 242.
  21. 241.
  22. kapımdaki asmaya
    niye kondun yarim
    götürseler asmaya
    kıyamam sana basmaya.
    1 ...
  23. 240.
  24. ne ölümden ne de kendinden
    kaçabilirsin.
    yalnız yıllarca saklayabilirsin .
    1 ...
  25. 239.
  26. Ağlasam sesimi duyar mısınız,
    Mısralarımda;
    Dokunabilir misiniz,
    Göz yaşlarıma, ellerinizle?

    Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
    Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
    Bu derde düşmeden önce.

    Bir yer var, biliyorum;
    Her şeyi söylemek mümkün;
    Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
    Anlatamıyorum.
    2 ...
  27. 238.
  28. Turgut Uyar'ın son noktayı koyacağı başlıktır.
    Okumaya üşenenler için Osman Sonant'ın sesiyle : https://www.youtube.com/watch?v=xbdN_DSm0bs

    Palyaço
    i.

    kaç kişiyi öldürdüm düşlerimde
    kaç kilo çekerdi yalnızlık
    kaç kere ezildim altında
    yaz yağmurlarının

    belki de palyaçolar ağlardı pazartesi sabahları
    her sirk geldiğinde ağlamaklı olurduk
    hep ağlamaklı olurduk gülünecek halimize

    kim sevmezdi çiçekleri filan
    ”ben sevmezdim” dedim, “yalan” dedi

    bunu palyaço söyledi,
    palyaço söyledi ben yazdım
    yazdım, yazmasam ağlayacaktım

    herkes ağlarmış biraz, ben de ağladım
    sırf bu yüzden mi ağladım
    alçaklık gibi bir şey oldu bu biraz

    biraz birazdım her şeyden
    dün biraz sinirlenmiştim mesela
    yarın bir kadını seveceğim biraz
    biraz biraz kör oldum bügünlerde

    ama rakı kadehlerini boşaltmayın
    eksilmesin hiçbir şey
    hiçbir şeyden dahi olsa
    kalsın biraz

    ii.

    umursamıyorum yılgınlığımı filan
    çünkü sessizce yaşanmalı her şey
    bir devrim sesszce olmalı mesela
    ve her sözcüğüne inanmalı bir palyaçonun

    bir palyaço neden yalan söylesin ki
    ben palyaço olsaydım söylemezdim
    marangoz olsaydım da söylemezdim
    ben insan olsaydım yalan söylemezdim!

    hem nereden çıkardınız palyaçonun yalnızlığını
    kaç kilo çeker ki bir palyaço
    hem neden yüzüme vuruyorsunuz
    bir çirkin ördek yavrusu olduğumu

    gocunmam ki ben, ben gocunmam
    bir palyaço ne kara gocunmazsa
    o kadar, o kadar gocunmam işte

    rakı doldurun! eksilmesin

    iii.

    bitmedi, yazacağım daha
    yazmazsam ağlayacağım çünkü
    alçakça olacak biraz

    hem biz o zaman kimdik ki, nerelere giderdik
    her sokakta biraz daha eksilirdik
    bilirdim, geceleri puslu puslu olurdu bazen
    bazen birisi fısıldarmış gibi olurdu
    ”duyamadım”, derdim, “tekrar et!”
    sessizliğe bürünürdü o vakit her şey
    sokaklar daha bir puslu
    palyaçolar daha bir ağlamaklı olurdu
    ve ben daha bir alçak olurdum
    ağlardım biraz

    hem sen kimsin, çekiştirme diyorum
    hatta kuyruğuma basma diyorum
    acıyor, tırmalarım,-
    diyorum

    kahrol, kahrol!
    diyorum

    iv.

    geçen gün yüzüme rastladım bir ilan panosunda
    korktum birden, kusacak gibi oldum
    ”olur öyle” dedi palyaço,
    ”herkes alçaktır biraz”
    ”otur ulan!” dedim, bağırdım ona
    ben bazen bağırırım biraz

    ”rakı doldur!” dedim, “eksilmesin!”
    ben bazen eksilirim biraz
    aslında hepimiz eksilirmişiz biraz
    bunu sonradan öğrendim

    ben aslında her şeyi sonradan öğrendim
    herkes herkesi sonradan öğrenirmiş
    bunu da sonradan öğrendim

    örneğin;

    geçen gün bir kadınla seviştim
    biraz değil çok seviştim

    ya işte öyle palyaço
    diyorum ki,
    bunu da yeni öğrendim
    sevişmek de eksilmekmiş biraz

    v.

    kim sevmezdi ki kuş ötüşlerini filan
    ”ben sevmezdim” dedim, “yalan”
    dedi
    bunu palyaço söyledi
    palyaço söyledi, ben yazdım
    yazmasam, alçak olacaktım
    hem ben roman da yazdım biraz

    bazen diyorum ki, palyaço,
    sen olmasan ben ne yaparım
    alçakça eksilirim belki biraz
    her yağmur yağışında yerindi dibine girerim
    hiçbir kadının kasıklarını öpemem belki
    ya da unuturum sonradan öğrendiklerimi

    biraz biraz anlıyorum ki,
    yüzler eller, o terli vücutlar filan
    her şey plastikmiş biraz

    vi.

    haydi sirtaki yapalım palyaço
    rakı doldur, yine eksildik biraz
    2 ...
  29. 237.
  30. Attila ilhan'dan "Böyle Bir Sevmek" ara ara sıkılınca okurum.
    0 ...
  31. 236.
  32. gel benim ol, sözlerim ol.
    gecelerim kalsın gündüzlerim ol.
    düşlerim ol, gülüşlerim ol,
    gurbetlerden geriye dönüşlerim ol.

    ateşini yolla bana.
    2 ...
  33. 235.
  34. "Selamın geçiyor,
    besbelli...
    Yeşillendi,
    Telgraf direkleri.
    Seneler sonra,
    ormanından ayrı."

    M. Niyazi Akıncıoğlu
    1 ...
  35. 234.
  36. güzel kadınsın vesselam,
    güzelsin,
    kadınsın
    ve selam.
    0 ...
  37. 233.
  38. Unumu eledim ama,
    eleğimi ama
    eleğimi asmadım.
    0 ...
  39. 232.
  40. 231.
  41. 230.
  42. gece gelir
    ve geceden sonra karanlık
    karanlıktan sonra
    gözler
    eller
    ve soluklar, soluklar, soluklar...
    ve suyun sesi
    musluktan
    damla
    damla
    damlayan su
    sonra iki kızıl nokta
    yanan bir çift sigara
    saatin tik takları
    ve iki kalp
    ve iki yalnızlık

    furuğ ferruhzad
    0 ...
  43. 229.
  44. 228.
© 2025 uludağ sözlük